19 yılda, bir kuşaklık zaman diliminde memleketi o hale getirdin ki seni unutmak mümkün değil...

Geldin, 10 yıla kalmadan Türkiye’yi AB’ye sokacaktın. Soka soka gri listeye soktun. Şimdi işini en iyi yapan iş insanına bile yurtdışında “Gri listelik işi olabilir” muamelesi yapıyorlar.

Geldin, tez zamanda Türkiye’yi dünyanın en iyi 10 ülkesinden biri yapacağım dedin. Şimdi pek çok bakımdan son 10 ülke arasındayız. Enflasyon, faiz, gelir uçurumu, Türk Lirası’nın değer kaybı birbiriyle yarışıyor.

Geldin, Cumhuriyetin tüm birikimlerini satmaya giriştin. Halka bunu, “Daha büyüklerini yapacağız” diye anlattın. Yenisini yapmak bir yana sattığın kurumların içini boşalttılar, geri getirdiler. Borcunu da yine milletin sırtına yüklediler. 

Dünyadan Türkiye’ye 19 yılda 1 trilyon dolar girdi, 3 trilyon dolar çıktı. 

Bu halk seni unutur mu?

***

Mustafa Kemal Atatürk’ün dünyaya örnek olmuş, Birleşmiş Milletler’in duvarına kazınmış, “Yurtta barış, dünyada barış” sözünü, “Yurtta batış, dünyada batış”a çevirdin. 

Etrafımızdaki neredeyse bütün ülkeleri Türkiye’ye karşı birleştirdin. 

Rusya kuzey komşumuzdu, şimdi güney komşumuz da yaptın. ABD Yunanistan’da sana karşı üs kuruyor. İran’la anlaşmış, 400 bin Afganı Türkiye’ye sokuyor. ABD’yi de batı ve doğu komşumuz yaptın.

Ülkenin yüz akı kamu bankalarını ABD’de, Almanya’da para aklayan, yasadışı işler yapan kurumlar iddiasıyla soruşturma dosyalarına kattın. Cumhuriyet tarihinde ilk kez kamu bankalarımız yurtdışında yargılanıyor. 

Suriye’de 10 yıl önce sabah çıktık mı akşam namazına Şam’dayız dedin. Şimdi Türkiye Suriye’ye değil, Suriyeliler Türkiye’ye girdi. Güney komşun Rusya, “Ben operasyonlar yapacağım ama sen giremezsin” diyor! Esad’ı devirip şampiyon olacaktın, Şam piyonu oldun!

Bütün bunlardan sonra dünya 5’ten büyük ama senden küçük! 

Öyle mi?

Senin Saray’da, Bakanlar Kurulu ile yaptığın toplantılarda duymak istediklerini sana söylüyorlar. Ülkenin senden beslenen yüzde 20’si İsviçre gibi yaşıyor, yüzde 40’ı Uganda’ya rahmet okutacak kadar yoksul, öteki yüzde 40’ı batıp çıkıyor.

Öyle bir sistem kurdun ki fakirden alıp zengine veriyorsun! Zengin daha zengin, fakir daha fakir! Sonra da çıkıp “Her şey yolunda, abartıyorlar” diyorsun!

TÜİK diye bir rakamları ayarlama enstitüsü kurmuşsun. Başına atadıkların soruyor:

- Efendim bu ay enflasyon rakamınızı nasıl alırsınız?

Halk bir cüzdana bakıyor, bir ekrana!

Aradaki farkı gören bu halk seni unutur mu?

İstifa hakkını bile kullanamayan, beyinleri kelepçeli, vicdanları mühürlü, liyakatin değil riyakatin egemen olduğu kadrolar yarattın.

Halkımızın bellek sorunu olduğunu düşünebilirsin, toplumsal hafızanın üç aylık olması üzerine plan yapabilirsin ama... 

Halk, pek çok şeyi unutur, bu yaptıklarını unutmaz!

Haaa yeni kuşakları da uşak sanma!

***

Bütün bunlardan sonra sen de unutma ki...

Bu halk, soğukta tir tir titriyorsa...

Artık senin karşında titremez!

Bu halk, peyniri gramla, meyveyi sayıyla almaya başlamışsa...

Artık seni saymaz!

Bu halk, cüzdanına bakıp paranın suyunu çektiğini görüyorsa...

Artık seni çekmez!

Bu halk, her şeyi ithal edip hâlâ yerli ve milli edebiyatı yaptığını duyarsa...

Önce sandık der, sandıkta da usandık der!

Bu halk, iki ayyaş diye başlayıp her fırsatta Atatürk’e hakaret edenlere değer verdiğini görürse...

Anıtkabir’i, yanıtkabir yapar!