2021 muhasebesinin yapıldığı, asgari ücreti iktidarın tam resmi yayın organlarının bile savunamadığı, enflasyonda TÜİK yalanlarının etiketlerden aktığı, çiftçinin girdilere bakıp üretmekten vazgeçtiği, Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın kayıplara karıştığı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün hukuku önümüze mi alalım arkamıza mı atışması yaptığı bir ortamda iktidara gündem değiştirecek bir konu gerekiyordu.
Bulundu...
CHP’nin ve İYİ Parti’nin bütün Anadolu gezilerini çift kamera ile izleyip provokasyon görüntüleri imal eden medyaya piyango Lütfü Türkkan’dan çıktı. Pozitif ve negatif duyguları çok yüksek olan, her iki duygusu arasında büyük geçirgenlik yaşayabilen Türkkan, partisine büyük gözaltı olduğunu bildiği halde bunun gereğini yapamadı.
Cumartesi Bingöl’de bir şehit yakınına yönelik özenle kamera kaydına alınmış hakaret üzerinden koparılan kıyamet ne ilk ne de son olacak.
***
Dördüncü yılını kutlayan İYİ Parti, AKP iktidarı döneminde kurulup barajı aşmayı başarmış tek parti. MHP’den kopanlar özünü oluşturdu. Zamanla Akşener’in siyasal birikimini de konuşturarak izlediği politika ile merkeze doğru yerleşmeye başladı. AKP için büyük tehdit!
AKP, ilk zamanlar İYİ Parti’yi yok saydı. Birkaç operasyonluk hali vardı! Ancak süreç öyle işlemedi. Akşener, bu işi uzun soluklu yapacağını parti içindeki kimi hamleleri boşa çıkararak da gösterdi. Bunun üzerine AKP ve MHP makas değiştirdi. Akşener’e seslendiler:
“Evine dön!”
Çağrı, Akşener’in MHP’ye dönmesi olarak da yorumlanabilirdi. Ama gerçek, “Git evinde otur” yönündeydi.
Bu siyasetin de tutmayacağı anlaşılınca yeni bir makas değişikliğine gidildi:
Linç...
Her yöntemi kullanarak Akşener, önce milletten sonra siyasetten koparılacaktı. Milat, 26 Mayıs 2021 olarak gösterilebilir. Akşener’in Rize gezisi sırasında yaşanan provokasyona Erdoğan’ın, TBMM’nin çatısı altında verdiği yanıt şuydu:
“Bunlar daha iyi günler, daha neler olacak neler!”
Geçen yaz neler olduğu, Akşener’in Bayburt’tan Sivas’a Anadolu gezilerinde görüldü. Son olarak da Bingöl’de!
Cumhur İttifakı, cumartesiden beri yakaladığı bu fırsatı nasıl kullanacağını planlıyor. İlk aşamada valilerin tüm şehit ve gazi derneklerini harekete geçirmesi, tüm bakanlıkların açıklama yapması öngörüldü. İstenen tetikleme olmadı.
Erdoğan, tıpkı büyükelçileri istenmeyen adam ilan etme işinde olduğu gibi isteğini hem kamuoyuna hem parti yönetimine iletti:
Derhal Meclis’ten atılsın!
AKP üç gündür bunu tartışıyor. Parti içinde bir nebze sağduyusu olanlar, buna soğuk baktılar. “Olmaz efendim, bir gün bizim içimizden de biri çıkar, baş edemeyiz. Hem milletvekilliğinin bu kadar kolay düşürülmesi yol olur” dediler.
Sızan haberlere göre Erdoğan çok ısrarcı görünmedi ama “Peki, öyle olsun” da demedi!
***
AKP’nin elinde tek seçenek var:
Seçeneği olmadığını millete göstermek.
Böylece, “Ey millet haklısınız, her şey bozuldu ama düzeltirsem yine ben düzeltirim. Bakın işte başka yolu yok” demek.
Önceki akşam Erdoğan, dün de Bahçeli durumu ne kadar vahşi kullanacaklarını gösterdiler. Akşener de gürültüye pabuç bırakmayacağını ilan etti.
Gelinen noktanın ilk sonucu şu:
İYİ Parti’yle Cumhur İttifakı arasındaki mesafe geri dönülemez şekilde açıldı!
Bu da Millet İttifakı’nın kendi içinde güçlenmesi demek.
