Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gezi gerçeği...

04 Haziran 2019 Salı

Yurtdışındaki bir toplantıda Türkiye’den gelen idareciye sormuşlar:
-Türkiye’de toplumsal patlama olur mu?
Anında, “olmaz” karşılığını vermiş. Nedenini sormuşlar, şöyle demiş:
Türk toplumu bomba mı ki patlasın!
Ülkemizde yöneticiler, toplumdan yükselen her sese “terör olayı” gözüyle bakıp anında gereğini yaptığı için bu yanıta şaşırmamak gerekir.
Gezi’nin altıncı yılındayız. 2013 yılında bugün Gezi’nin 9. günüydü. 27 Mayıs’ı 28 Mayıs’a bağlayan gece Taksim Gezi Parkı’ndaki 5 ağacın sökülmesine karşı başlayan toplanma bir aydan fazla sürdü. Kısa sürede Taksim dolup taştığı gibi Türkiye’nin her yeri Taksim haline geldi. Altı yıl önce bugün Hatay’dan acı bir haber gelmişti; CHP Gençlik Kolları üyesi 22 yaşındaki Abdullah Cömert kafasına aldığı darbe sonucu yaşamını yitirdi. Daha iki gün önce Mehmet Ayvalıtaş Ümraniye’de son nefesini vermişti. Gezi boyunca 12 kişi yaşamını yitirdi, 100’e yakını ağır, 10 bine yakın insan yaralandı.
Emniyet kayıtlarına göre Gezi sırasında 5 bin 500 kişi gözaltına alındı, 160’ı tutuklandı. Bayburt hariç tüm illerde Gezi’nin yankısı oldu. Yine Emniyet’in resmi rakamlarına göre Türkiye çapında eylemlere katılanların sayısı 3 milyon 600 bin, saptanan eylem sayısı 4 bin 900...
Emniyetin kaydı dışında her akşam bir parkta buluşup forum yapmayı, bulunduğu yerleşim yerinden sesini Taksim’e duyurmak için toplantılar düzenlemeyi kendiliğinden geliştiren binlerce insan vardı.

***

Gezi’nin istatistikleri ayrı konu; içeriği ve devletin bakışı daha uzun yıllar irdelememizi gerektiren bir durumdur.
Yazının girişinde vurguladığımız gibi idarecilerimiz toplumsal eylemlere “Hiç olmaması gereken” ve “Anında müdahelenin şart olduğu” olaylar gözüyle bakıyor.
Gezi’de de eylemler barış, müdahaleler şiddet içeriyordu. Zaten yakın tarihimizdeki toplumsal çıkışlarda kan akmışsa, bunun nedeni çok büyük ölçüde güvenlik güçlerinin müdahelesi sonucudur. Ethem Sarısülük’ten Ali İsmail Korkmaz’a kadar Gezi’de de tablo bu oldu.
Taksim’de 2013 Haziran ayı boyunca en görünür yerde posteri asılı Deniz Gezmiş ve arkadaşları da “devletin planlayarak insan öldürmesi” sonucu yaşamdan koparılmadı mı?
Gezi’nin lideri yoktu... Ya da içinden bir lider çıkarmadı...
Gezi’nin baştan planlanmış bir hedefi yoktu. Yoldaki toplantılar, temaslar sonrası kimi maddeler açıklandı, ama bunlar genel bir siyasi hedef içermiyordu...
Ancak iktidar bu olmayanları aradı! Toplum patlayamazdı; onları kötü amaçları için yönlendirenler vardı. Bir an önce de ortaya çıkarılması gerekirdi. Gezi bittikten sonra iktidarın mesaisi başladı. Buradan en az 10-15 örgüt davası çıkardı. Çok denendi, ama olmadı.

***

Aradan altı yıl geçmesine karşın Gezi’nin yankı yapmaya devam etmesinin pek çok nedeni var. Her şeyden, öncü toplumun her kesiminden katılım oldu. Daha önce hiç bu tür eylemlere katılamamış olanlar çoğunluktaydı.
Gezi’nin mizah gücü, bütün güçleri bastırdı. Zaten mizah işin içine girdi mi, hiçbir “ciddiyet” onun içinden çıkamaz.
Gençlik heyecanı da gerektiren buluşmalarda genellikle yaş ortalamasının yüksekliğinden yakınılır. Katılımcılar, “Aramızda genç var mı” diye etrafına bakınır. Gezi’de ise durum tam tersiydi. Liseden başlamak üzere büyük çoğunluk gençti. 50 yaşlarındaki bir arkadaşım yaşadığı bir anı şöyle anlatmıştı:
Yürüyoruz... Silme genç... Benim yaşta kimse var mı diye bakınırken az ötemde iki liseli beni işaret edip ‘Bu amcayı tanıyan var mı’ diye soruyordu...
Y, Z kuşaklarının ülke sorunlarıyla ne kadar ilgili olduğu tartışılırken Gezi onlarla vücut bulmuştu.
Kim ne derse desin, nasıl yaftalanmak istenirse istensin Gezi, tüm Türkiye’yi dalgalandıran bir gerçektir.
Yönetimler gelir geçer, devletler, toplumun gücü, bilinci kadar yaşamını sürdürür...
Gezi’de ortaya çıkan ruh Türkiye’nin geleceğidir...    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları