NATO savaş NATO gerilim!

25 Mayıs 2022 Çarşamba

Yunancadaki “Na to kafa, na to mermeri” Türkçede, “Nato kafa nato mermer” olarak yerleşti. Tam çevirisi şu:

İşte kafa, işte mermer...

Anlamı malum... NATO’ya ilişkin güncel gelişmeleri sütuna yatırırken bu deyim bize başlıktaki tanımı çağrıştırdı!

Ukrayna’daki NATO-Rusya savaşı üçüncü ayını doldurdu. Aynı süreçte İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya tam üyeliği gündeme geldi. 

Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra NATO’nun büyümesi demek Soğuk Savaş’ın bitmemesi demek!

1990’dan bu yana NATO’nun iki kat büyüyerek 30 üyeye ulaşması, bunun karşılığında barışın değil savaşın gündeme gelmesi böyle özetlenebilir.

ABD, Rusya’yı çevrelemek, çevrelerken de Avrupa’yı tümüyle kontrolü altına almak istiyor. Doğu Avrupa’dan sonra sıra Baltık ülkelerine geldi. 

***

Yazı aramızda 1993’te başladığımız köşe yazarlığında bitip tükenmek bilmeyen konuların başında AB’nin ve NATO’nun genişlemesi, bunun Türkiye’ye etkileri geliyor.

AB adım adım genişlerken çok büyük hayaller kurulmuştu. 2010’lu yıllarda neler olmayacaktı ki!

AB Cumhurbaşkanı...

AB ordusu...

Avrupa gerçek anlamda yüzyıllar süren özlemine kavuşacak, tam birlik gerçekleşecekti.

Ne yazık ki öyle olmadı. Özellikle AB ordusu tam bir “bitmeyen hayal” olarak arada bir gündemde görünüp kayboluyor.

Buna karşın ABD-İngiltere rotasında büyüyen NATO, belirleyici güç oldu. 

NATO’ya katılacak her yeni üye Türkiye’nin de olurunu almak zorundaydı. O nedenle Doğu Avrupa ve Balkan ülkelerinin liderlerinin biri gelip biri gidiyordu. Türkiye bunların tümüne evet dedi, üye sayısı 30’u buldu.

Şimdi İsveç ve Finlandiya gündemde... Yine her iki ülke temsilcileri Türkiye’nin kapısını aşındırıyor.

Ne olur?

Bugüne kadar olan olur!

Erdoğan bir konuda çok yüksek perdeden konuşuyorsa bunun Türkçesi şudur:

Her türlü pazarlığa açığız!

Erdoğan, hafta başından bu yana yaptığı konuşmalarda söz konusu ülkelerden terörü desteklemeyeceklerine ilişkin söz istedi, yaptırımların kalkması gerektiğini söyledi.

Bunlar hep pazarlığa tabi işler, ilkesel şeyler değil!

***

Dünya savaş ekonomisinin değil, barış ekonomisinin daha çok getirisi olacağını anlatabilecek liderlerden yoksun. 

Bunun sancılarını yaşıyoruz.

Türkiye geçmişte olduğu gibi bugün de NATO’nun en kritik ülkesi. Soğuk Savaş döneminde “ileri karakol” olarak tanımlanıyordu. Sonra “Önemi azaldı” yorumları yapıldı ama bugün fiilen “merkez karakol”!

Dünya gibi Türkiye de stratejik bakışa sahip liderlerden yoksun.

Önümüzdeki yıllarda sadece Türkiye’nin etrafındaki değil, Avrupa’daki haritalar da değişebilir. 

Türkiye, şu iki yaman ucun dengesini bulmalı:

1- Türkiye, NATO’nun dışında kalırsa NATO Türkiye’ye girer!

2- Türkiye, bu kurumun içinde kalıp büyüğünden küçüğüne bütün NATO üyelerinin teröre karşı ödünsüz olmasını sağlayamazsa üye ülke değil, hedef ülke olur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları