Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sivas yangını sürerken...

05 Şubat 2020 Çarşamba

Sivas davasının hapisteki hükümlülerinden Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı kararı ile affedilmesi çok şaşırtıcı bir gelişme değil. Uzun zamandır iktidarın derin kanadındaki yayın organları kampanya yapıyordu. 

Affın ardından yerel yayın organı “Bizim Sivas” gazetesinde haber şöyle duyuruldu:

“Müjdeli Haber!”

Af isteminin dayandırıldığı üç gerekçe var:

“Yaşlı, hasta, suçsuz!”

Af, yaşlılık ve hastalığa dayalı ise şu anda hapishanelerde bu durumda olan 500’ü aşkın mahpus var... Cumhurbaşkanlığı’nın af yetkisini onlar için değil de Sivas davasının önde gelen hükümlülerinden biri için kullanması aklımıza dava sürecine ilişkin onlarca konuyu getirdi.

1990’lı yılların karanlık olaylarını yeri geldikçe vurguluyoruz. O katliamların iki ana unsuru var: aydın kıyımları ve toplu kıyımlar. 

Sivas ikinci gruba giriyor. 2 Temmuz 1993 Sivas kıyımından hemen sonra 5 Temmuz 1993’te Başbağlar kıyımının yaşanması rastlantı değildir.

Her iki olayın toplumun hangi sinir uçlarını harekete geçireceği elbette çok iyi biliniyordu!

***

Böylesi olayların iki unsuru vardır: birincisi olayın toplumda yarattığı yankı, ikincisi olayla ilgili soruşturma ve dava aşaması.

Sivas davasının seyri neredeyse olayın kendisi kadar toplumun derinliklerinde iz bıraktı. 

Sivas davası 21 Ekim 1993’te açılmış, bir yıl içinde karar verilmişti. 33’ü Sivas’a gelen aydın, sanatçı, 2’si otel görevlisi 35 kişinin yaşamını yitirdiği olayın 85 sanığına 2 ile 15 yıl arasında değişen cezalar verildi.

Davanın, laik devlet yapısını ortadan kaldırmaktan açılması gerektiği yönünde ciddi tartışmalar yaşandı. Ancak yerel mahkeme, sanıkları sadece ölüme sebebiyet vermekten suçlu buldu.

1997’de Yargıtay kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada bu kez sanıkların 33’ü hakkında idam kararı verildi. İdam kalkınca bu hükümle ömür boyu hapse dönüştü. Affedilen Ahmet Turan Kılıç bunlardan biriydi.

Bu cezalar verildi ama sanıkların çoğu ortada yoktu. Çoğunun yurtdışına kaçtığı ortaya çıkmıştı. Bazıları da firari olarak serbestçe yaşamaya devam etti.

Yanlış okumadınız... Serbest yaşayan firari sanıklar!

Bunlardan biri İhsan Çakmak, aranırken askere gitti, döndü, evlendi, çocuğu oldu ve nüfus kaydını yaptırdı, ehliyet aldı...

2012’de Sivas davası “kamu davası” olarak, zamanaşımına girdi. Sanıkların bir bölümü de bundan yararlandı.

Davaya ilişkin kesin rakamlar vermek mümkün değil. Bu konuda Meclis’te verilen soru önergelerinin tümü yanıtsız bırakıldı.

2 Temmuz gecesi itfaiye merdiveninden inerken görüntüsü çekilen Sivas Belediye Meclis Üyesi Cafer Erçakmak da arananlar arasandaydı. Yıllar sonra bulundu.

Nerede?

Mezarda!

Erçakmak öldükten sonra bulunabilmişti!

***

Kısaca özetlediğimiz Sivas davasının bir hükümlüsünün Cumhurbaşkanlığı tarafından affedilmesi vicdanları kanatan bir karardır.

Sivas’ta yakınlarını yitirenlerle sık sık görüştük, konuştuk. Hiçbirinin içinde intikam duygusu yoktu. Başlıca istemleri olayın faillerinin cezasız kalmaması, bu tür olayların bir daha yaşanmaması idi.

Kılıç’ın affı, 27 yıldır sürmekte olan yangının en hafif anlatımla iktidarın umurunda olmadığını gösteriyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024
BOP’ta yeni süreç! 10 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları