Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyet Dönemi Ekonomisi (2)
\n\n\n
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllarca süren bağımsızlık savaşından sonra ekonomisinin nasıl bir durumda olduğunu ve nasıl geliştiğini geçen hafta anlatmıştık. Bu hafta ise 1930-1938 dönemini inceleyeceğiz.\n
\n1930 yılına kadar ekonomide toparlanma, sermaye birikimi sağlama, özel sektörü destekleme politikaları öne çıkmaktadır.\n
\nİkinci dönemde (1930-1932) özel sanayi ilkeldi ve koruma rantı denetlenemiyordu. Ayrıca özel birikim devlet tarafından yeni burjuvazi yaratmak nedeniyle desteklenince iç ticaret hadleri sanayi lehine dönmüştü. Tarım ürünlerinin fiyatlarında kötüleşme karşısında sabit giderlerini karşılayamayan orta ve yoksul köylüler ekonomik çöküntüye uğradılar. Öte yandan ücretler de düşmüştü. Bu durum koruma rantına sadece sanayinin el koyduğunu gösteriyordu. Bu olumsuz gelişmeler siyasette büyük etki yaptı. Atatürk bunun üzerine Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdurdu. Amaç işçi ve köylüden gelen tepkileri azaltmak idi. Ancak Atatük’ün dava arkadaşları olan partinin yöneticileri bunu başaramadılar ve bu nedenle parti 1930 sonunda kapatıldı.\n
\nAtatürk 1929-30 döneminde iktisadi krize karşı alınan savunma önlemlerinin yetersiz ve bunun sonuçlarının yeni rejimin temellerini giderek zayıflatmakta olduğunu güçlü gerçekçiliği ve eleştirel kavrayışıyla fark etmişti. Bu nedenle ekonomide radikal kararların alınması gerekirdi. Yapılan gözlemlerden sonra “devletçilik” ülkeyi düzlüğe çıkartacak bir politika olabilir anlayışı egemen olmaya ve 1932’de devletçilik modeli somut olarak hayata geçirilmeye başladı.\n
\n1932-1938 dönemi\n
\n- Bu dönemde dış ticareti denetleyen korumacı önlemler arttırılmıştır.\n
\n- Bu yıllar yabancı sermayenin sınırlandığı ve denetlendiği bir dönem olmuştur.\n
\n- Millileştirmeler bu dönemde yapıldı. Belediye hizmetleri, maden, demiryolları gibi yabancı sermayeli yatırımlar devletleştirildi. Rusya ve Britanya bu yatırımlar için kredi sağladı.\n
\n- Bu dönem yabancı sermayeye az başvurulan, dış ticaret hesaplarının dengelenebildiği dönemdir.\n
\n- Devlet üretici ve yatırımcı olarak önemli ekonomik oyuncudur... Deniz ulaşımı (kabotaj hakkı) devlet tekeline geçti.\n
\n- Türkiye dünyadaki ilk ulusal planlamayı bu dönemde gerçekleştirmiştir. İlk beş yıllık kalkınma planı 1932 sonlarında Sovyet uzmanların yardımı ile başlatıldı ve 1934 yılında kabul edildi. Bu plandan çok projelerin, yatırımların neler olacağını gösteren ve yatırım kararlarına rehberlik eden önemli bir ekonomi belgesi idi. Bu plandaki hedeflere 1938’de ulaşıldığı çoğu kişi tarafından kabul edilmektedir.\n
\n- 1939 yılına gelindiğinde sanayileşmede önemli mesafe alınmıştı. 1923’te un, şeker ve giysi gibi temel malları ithal eden Türkiye artık bunları ülkesinin fabrikalarında üretir duruma gelmişti.\n
\n- Bu dönemin devletin sermaye birikimi yaratmada aktif rol oynadığı bir dönem olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.\n
\nBu ekonomik gelişme modelini “Kemalist Gelişme Modeli” olarak adlandırmak mümkündür.\n
\nSavaştan çıkmış, devlet olmak için bir sürü iş yapmaya başlamış bir Türkiye’de 1929 büyük buhranını da dikkate alırsak ekonomide ‘Kemalist Model’in başarılı olduğunu, savaş kazanan ülkenin ekonomik savaşı kaybetmediğini öngörmek yanlış olmayacaktır.\n
\nAncak son yıllarda bu kadar iş yapmış büyük insana görülen reva ne dine, ne bilime, ne mantığa ne de ahlaka sığmaktadır.\n
\nŞimdilerde Atatürk diktatördü, değildi tartışmaları moda oldu. Üç beş kitap okuyarak gazeteci, tarihçi, stratejist, ekonomist olduğunu sananlar hayatlarında hiç zorluk çekmemiş, çetin kış şartlarında yaşamamış, aç kalmamış, defalarca ölümle burun buruna gelmemiş oldukları halde oturdukları yerden yıllarını cephelerde savaşarak, sonra da ülkesinin devlet olması için olağanüstü çaba harcayan Atatürk ve diğer kahramanların hakkında fikir yürütürken hadlerini çok fazla aşıyorlar. O dönemin kendine özel muazzam koşullarını hiç kale almadan teknoloji çağının pembe gözlüğüyle eleştiriyorlar. Bugünün demokratik diktatörlerine bir şey diyemiyorlar, ama kısacık ömrünü ulusuna adamış adamı yerden yere vuruyorlar.\n
\nEvren bir denge ise yapılan haksızlıkların yarattığı dengesizlikler de yeni bir denge yaratacak; vicdansız ve zalim toplumların ve kişilerin hesapları şaşıracak ve bunlar haksızlıklarının ve ihanetlerinin altında kalacaklardır. Bunun için yaratılan dengesizlik dengesine bir dokunmak ve uykudan uyanmak yetecektir...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi