Oylara sahip çıkmak

28 Mayıs 2023 Pazar

İlişikteki fotoğraf eniştem, Dr. İsmail Ertan. Cumhuriyetle yaşıt. Önümüzdeki ağustos ayında 100 yaşında olacak. 

İlk turda oy kullanmaya böyle gitti. 

Zatürre başlangıcı teşhisi ile kaldırıldığı hastaneden birkaç saatliğine çıktı ve tekerlekli sandalyesi ile oyunu kullanıp hastaneye geri döndü.   

(Dr. İsmail Ertan)

Bugün 2. turda sandığa gene bu şekilde tekerlekli iskemle ile gidecek. 

Bu yaşta bir insanı hasta yatağından kaldırıp, bu kerte zorlayıcı koşullarda oy kullanmaya iten nedir?

Bunu, ülkenin geleceği hakkında söz sahibi olma hakkını “sonuna dek” korumak arzusu olarak özetleyebiliriz. 

“Bunca tarihi bir seçime yatağımda eli kolu bağlı seyirci kalamam” diyor Dr. Ertan ve bir doktor olmasına karşın sağlığını riske atmak pahasına oy kullanmaya gidiyor. 

Ne derece olağanüstü koşullarda olduğumuzun kanıtı. 

Oylarımız çok değerli. Asırlık çınarları dahi bu kerte motive eden sandığı hiçbir koşulda ihmal etmeyin. Gidin, oyunuzu kullanın ve sandığa sahip çıkın. 

‘ÖZGÜR VE ADİL SEÇİM’

“Oy kullanmanın” bizde vatandaşlık görevi olduğu hep hatırlatılır da nedense aynı zamanda bir “hak” olduğu hep savsaklanır.

Zira konu “haklar” bağlamında ele alındığında “oy kullanma”nın esasen en temel ifade özgürlükleri arasında olduğunu hatırlatmak gerekir. 

Mevzu biçimsel olarak bir sandığa kapalı bir oy pusulasını bırakmaktan ibaret değil oysaki.  

Asıl mesele “oy pusulası”nda ifade edilen tercihin nasıl oluştuğu, hangi kriterlerle tanımlandığı ve şartlanmamış bir iradeyi temsil edip etmediği... 

Tercihin hiçbir baskı, şiddet, tehdit ve kısıt altında kalmaksızın özgür koşullarda oluşmasına ancak “özgür ve adil seçimler” deniyor. 

Bu ifade tam ne anlama geliyor, açalım: 

“Özgür oy hakkı”nın “ifade özgürlüğü” sayılmasının anlamı, “doğuştan gelen özgürlükler” kapsamında değerlendirilmesine eşdeğer. Oy kullanmaya her gidişimizde, en temel ifade özgürlüğümüzü kullanmış oluyoruz. 

Bu nedenle “ifade özgürlükleri”nin gerilediği ortamlarda, “oy kullanma hakkı” üzerindeki baskı ve manipülasyonlar da artıyor.

“İfade özgürlükleri” skalası ile adil ve özgür seçimler arasında birebir, fasit daire bir ilişki var. Biri ne kadar kısılıyorsa, diğeri de ona koşut daralıyor.

Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar hikâyesi... 

“İfade özgürlüklerinizin” kısıtlanma standartlarınıza bakarak “serbest oy hakkınızın” ölçütleri üzerinde fikir edinebilirsiniz. 

“İfade özgürlüklerinizin” aşama aşama makaslanma sürecinde sansür ve otosansür içselleştirilegeliyor ve “serbest oyun” hangi ölçülerde tıraşlandığı seçim gecesi birdenbire “trafodaki kediler”, “Üsküdar’ı geçen atlar”la fark ediliyor, “şok şok şok” gelişmeler yaşanıyor.

Bir sonraki seçim, bir öncekinin fiilen daralttığı “hak ve özgürlükler” tabanından mesafe alıyor.  

Oyu korumak özetle, bir seçim gecesinden diğerine yalnızca “Oy ve Ötesi” gibi organizasyonlarla değil, günbegün “ifade özgürlüklerine” sahip çıkmakla mümkün. 

ORWELL GERÇEK OLDUĞUNDA

“İfade özgürlüklerinin” hak olarak içselleştirildiği ülkelerde, muhalefet ve iktidarın kamuoyuna kendilerini duyurmak ve tanıtmak açısından eşit araçlara sahip olmaları, en doğal koşuldur...   

İfade özgürlüklerinin gözetildiği diyarlarda, adayların hiçbir şartlanmaya maruz kalmaksızın görüş dile getirmeleri, görüşlerini hiçbir kısıtla karşılaşmaksızın paylaşmaları, linç ve şiddete muhatap kalmaksızın kampanya yapmaları ve medyaya, özellikle de devlet medyasına, hükümet partisi adaylarıyla eş koşullarda ulaşmaları kesinlikle olmazsa olmazdır.

Özgür ve adil seçimlerin, “hilesiz sandık”la yan yana anılan kriterleri bunlar... 

Son yıllarda bunlara “post gerçek-post truth” ile mücadele de eklendi. 

Post-gerçek, yani “yalan, iftira, montaj, kara propaganda” üzerine inşa edilen “sahte/fake” anlatılar, “Orwell-vari distopyalar”a gelişmiş demokrasilerde bile kapı araladı. 

Zor zamanlar yaşıyoruz. 

Ama illaki bir yerlerden başlamak lazım. 

Söylenebilecek tek şey: Haklarınıza sarılın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları