Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sarkozy'den Kurtulmak
“Fransa halkını böldünüz!”
Rakibi Sarkozy’ye, maç merakıyla izlenen TV karşılaşmasında Hollande’ın yaptığı en etkileyici eleştiri bu oldu:
“Diyalog yanlısı, bütünleştirici, birleştirici bir liderlik yerine halk kesimlerini sürekli birbirine karşı kışkırtarak bölmek; ‘öz - öz olmayan Fransız’ ayrımı yapmak; on yıldır iktidarda olup devamlı hatalardan başkalarını sorumlu tutmak; biricik karar mercii iken dara gelindiğinde çamura yatıp ‘mazlumu’ oynamak…”
Fransa’da bugün ikinci turu yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde François Hollande, Sarkozy’yi bu sıraladığım yönleriyle hedefe oturttu.
Gereksiz ölçüde gergin ve sert…
Çatışmacı…
Kendisiyle dolu…
Küstah ve zaman zaman terbiyesiz…
Agresif…
İlaveten tutarsız…
Hollande’ın kâh satır arasında; kâh açıkça Sarkozy’ye yönelttiği bu suçlamalar, rakibinin cumhurbaşkanlığındaki icraatlarından ziyade; dengesiz kişilik yapısından gelen bu özellikleri oldu.
Rakibinin kişiliğini hedef aldı
“Ne mutlu Fransızlara!” diye geçirdim içimden; “Karşılarında seçim yapabilecekleri somut bir alternatif var. TV ekranlarında sürekli orası burası oynayan ve tikleriyle asap bozan Sarkozy’nin üzerine bir çarpı koyup, yeniden ruh sağlıklarına kavuşabilecekler!”
Ne imrendirici bir rahatlama değil mi?
Chirac döneminde bakanlık koltuğunda 5 yıl, arkadan da Elysee Sarayı’nda ikinci bir 5 yıl boyunca katlanmak zorunda kaldıkları Sarkozy’den -sonuçlar kamuoyu yoklamaları beklentileri doğrultusunda çıkarsa- bu gece kurtulabilecekler...
Sırf böyle bir “kurtuluş olabileceği” duygusu bile insana huzur vermeli...
Demokrasi olmakla olmamak arasındaki fark burada.
Fransa gibi bir demokrasi olmadığınızda, elhak başınızda kim varsa “mezara dek” icabında katlanmak zorunda olduğunuzu bilerek yaşıyorsunuz.
Hafta arası global köy TV’lerinde naklen yayınla verilen Sarkozy-Hollande tartışmasını izledim...
Beş yıl önceki Segolene Royal-Sarkozy kapışmasını da takip etmiştim...
Sosyalistlerin ilk kadın cumhurbaşkanı adayı Royal’e Sarkozy o dönemde tepeden bakan, maço tavırla saldırmış; “Sinirlerinize hâkim olun Madam Royal. Sinirlerinize hâkim olamazsanız, cumhurbaşkanı olamazsınız!” diyerek tam bir isterik muamelesi yapmıştı...
Bu defa Hollande muhafazakâr adayın sorunlu kişiliğini devamlı öne çıkartarak Sarkozy’ye bir çeşit “isterik” muamelesi çıkardı.
Böylelikle Segolene Royal’in öcünü almakla kalmadı, TV’deki karşıtlaşmada basbayağı Sarkozy’yi sindirdi.
Hollande İslamofobiye karşı
Bu çarpıcı “kişilik çatışması” dışında, kampanyanın başından beri merakla beklenen tartışmanın ekseni; “ekonomi” ve “göç” konuları oldu.
Ekonomide Hollande; “kemer sıkma köktenciliğini” yerip; “istihdam” ve “büyümeye” ağırlık vereceğini belirtirken “Sarkozy zamanında işsizlik ve borç yükünün büyüdüğünü; fakirlerin daha fakir, zenginlerin daha zengin hale geldiğini” söyledi.
Sarkozy buna karşın Fransa’nın tüm olumsuz koşullara rağmen krizi öteki Avrupa ülkelerinden görece olarak daha hafif geçirdiğini belirtti ve Hollande’ı “zengin düşmanlığı” ile köşeye sıkıştırmaya çalıştı. Klasik bir “sağ vuruş” ile “Bu ülkede siz zenginlerin sayısının daha az olmasını, ben ise fakirlerin daha az olmasını istiyorum!” dedi.
“Göç” konusunda en hararetli çekişme Hollande’ın, göçmenlere tanımak istediği “oy kullanma hakkı” üzerine patlak verdi.
Sarkozy “göçmenlere oy hakkı vermenin” kimlik ve cemaat hakları taleplerini arttırmakla eşanlama geleceğini söylerken Hollande, Sarkozy’yi “İslam karşıtlığı” yapmak ve İslamofobiyi körüklemekle suçladı...
İş ki sürpriz olmasın
Ha Hollande ha Sarkozy... Türkiye’de bizim için fazla bir şey fark etmez şeklindeki değerlendirmelere ben pek katılamıyorum.
Beş yıl önceki Segolene Royal-Sarkozy karşılaşmasında Türkiye, “AB adaylığı” kontenjanından hatırlarsanız uzun uzadıya gündem olmuştu...
Aradan geçen beş yılda Avrupa’nın ufkundan tamamen çıkan Ankara, bu defa adaylar arasında hiç tartışılmadı. Elysee’ye kim çıkarsa çıksın; Türkiye, Paris’in ajandasında artık sadece bir Ortadoğu ülkesi olarak yer alacak.
Bu açıdan bizim için Sarkozy-Hollande tercihi arasında tayin edici fark görünmese de, Hollande İslamofobiye karşı en azından farklı bir duyarlılığı temsil edecek. Türkiye ile ilişkileri eli mahkûm etkileyen “anti-İslam ırkçılığa” karşı “siyaseten doğruculuğu” öne çıkaracak. İlaveten “sol fikirleri” yeniden dolaşıma sokarak Eski Kıta’da solun toparlanması için yeni bir fırsat yaratacak…
“Komşuda pişer, bize de düşer!” hesabı bunların bize olumlu dönüşleri olabileceğini, en azından yeni bir sayfa açma imkânı tanıdığını düşünüyorum.
İş ki büyük bir sürpriz olmasın ve kamuoyu yoklamalarının “Hollande zaferi” beklentisi boş çıkmasın!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu