Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Virüsle yaşamak

09 Nisan 2020 Perşembe

Evimin karşısında 12. yüzyıldan kalma bir kilise var.

Çan kulesi bin yıl öncesinde olduğu gibi duruyor.

Kilisenin gövdesi ise çağlar içinde yeniden inşa edilmiş.

Yan cepheye 1750 yılında posta kutusu gibi taşa bir delik oymuşlar. Üzerine de tarihiyle bunu yazmışlar.

Bu neyin nesi?” diye baktığımda taştaki yazıları okudum.

Evlerde ve hanlardaki hastalara dair bilgileri buraya bırakın!” diyen yazı aksi durumda uygulanacak yaptırımları hatırlatıyor.

Oyuğun oraya açıldığı yıllarda bu kilise, Katolik bir tarikatın elindeymiş. Sağlık polisi gibi görev yapan tarikat mensupları, halkı salgından korumak maksadıyla bu taş kovuğunu kullanmışlar.

İki buçuk asır öncesinin tarikatlarının gördüğü işlevi bugün şimdi akıllı telefonlar yerine getiriyor.

Cemaatlerin zamanında takibe aldığı hastalıklar, şimdi cep telefonlarıyla izleniyor.

İlk örnekleri Çin ve Güney Kore’de gördük.

Cep telefonlarına indirilen bir uygulamayla hastalık/virüs taşıyıcılarının nerede oldukları, kimlerle temas tesis ettikleri, güzergâhları saptanıyor. Yörede bulunan telefonlara da civardaki virüs tehlikesine ilişkin uyarılar gönderiliyor. Filmlerdeki gibi tam.

Kimlik gizli kalacak

Bu sistem işte bundan böyle İtalya’ya da gelecek. Hastanın kimlik bilgileri gizli tutularak çevredeki herkes tehlikeden haberdar edilecek. Aynı uygulama sayesinde, hastanın uzaktan kumandalı şekilde doktoruyla temas kurması ve doktor denetimi altında tutulması da mümkün olacak.

İnsan hiçbir yerde, İtalya da olduğu gibi böyle yüzyıllar arasında gidip gelmiyor.

Diğer Batı ülkeleri gibi İtalya da bu salgına çok hazırlıksız yakalandı. Kritik olan ocak, şubat başı dönemde korona tsunamisine “Uzakdoğu’daki uzak bir bela” gözüyle baktı.

Belayı sonra kapıda bulduğunda olan oldu.

İlacın, aşının, doktorlar için dahi maske korumasının olmadığı bir ortamda tek çareyi, ülkede, bugün bir ayı dolduran karantina tedbirlerini almakta buldu. Öteki Avrupa ülkeleri de arkadan İtalya’yı izlediler.

Birinci Dünya ülkeleri”nin sağlık koşullarının böylelikle bir de korona krizinde ne denli kırılgan olduğunu görmüş olduk. Pandeminin şokuna bir de gelişmiş dünyanın bu umulmadık kırılganlığının şoku eklendi.

İtalya, bu büyük şoka karşın karantina sayesinde kâbusun her şeye rağmen ağır dönemini arkada bırakmayı başardı.

Herkes halen hayli ihtiyatlı ama teşhis edilen yeni hastalar ilk kez günde 1000’in altına düştü.

Yoğun bakımdaki hastalar azaldı. En önemlisi 3-4 olan bulaşıcılık katsayısı 1’in altına indi.

Bu nispeten olumlu haberlere karşın İtalya, Covid -19’a verdiği 17 binin üstündeki kurban ile hâlâ başı çekiyor ve ölü sayısı hâlâ günde 600’ü buluyor...

Kademeli ‘normalleşme’

Bir türlü aşağı çekilemeyen ölümlere rağmen, tüm diğer değerlerdeki görece iyileşme giderek ihtiyatlı bir iyimserliğin önünü açıyor ve Çizme ilk kez “ikinci aşama” diye adlandırılan “kademeli normalleşmeyi” konuşuyor.

Doktorlar hâlâ çok ama çok kaygılı. Ama “pazarlarımızı rakiplere kaptıracağız” telaşındaki iş çevreleri ekonominin ivedelikle açılması için bastırıyor ve Conte hükümetine ağır baskı yapıyor. İşsizlik nedeniyle sosyal patlamadan korkan ve bu baskılardan çekinen hükümet on güne kadar yavaş yavaş ekonomiyi açmak niyetinde.

Virüsle yaşamak” olarak adlandırılan bu yeni dönemde ekonomi ve ticaretin çarkları kısmen döndürülürken, Covid -19 hayatımızdan çekip gitmeyecek. Yazının başında söz ettiğim süper teknolojik hasta takip uygulamaları devreye sokulacak ve ortak yaşama açılan alanlarda 1 metrelik sosyal mesafe korunacak, bunun mümkün olmadığı okul, stadyum gibi yerler kapalı kalacak. Öğrenciler her şeye rağmen akademik yılı kaybetmeyecekler. Sınavlar yapılacak.

Ama gerçekte normalleşme, bir normalleşme olmayacak.

Karantinadan çıktığımızda, kendimizi hiç tanımadığımız, bilmediğimiz bir dünyada bulacağız.

Kimseyle kucaklaşıp öpüşemeyeceğiz.

Yaz sıcağında bile maske, naylon eldiven kullanacağız.

Ayrışmak, uzaklaşmak, kendi küçük kavanozumuza çekilmek yeni normlarımız olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Emevi Camisi’nde namaz 15 Aralık 2024
‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları