“Ben hiçbir zaman karamsarlığa kapılıp da gelecek günlerden umudumu kesmedim, beklentilerimi yitirmedim. Yaptıklarımdan pişmanlık duymadım, ödün vermedim, boyun eğmedim. Dünyada ve ülkemde barışa, insanlığa ve kardeşliğe inandım...”
Sözler, Cumhuriyetle yaşıt bilge aydınımız, gazeteci çınarımız ve üretken yazarımız Hıfzı Topuz’a ait.
Beşiktaş Belediyesi’nce düzenlenen “Ustalara Saygı” etkinliklerinde 90’ıncı yaşı için de yüzlerce seveniyle buluştu... Kuşaktan kuşağa dostlarının içten övgülerinin ardından unutulmaz geceyi “kendini tanımlayarak” noktaladı.
Nasıl mı? Aynen aktarıyorum:

‘Helal sana!’

“Ben elbette ki soldayım. Hiçbir zaman anarşistlerden ya da proletarya diktatörlüğünden yana olmadım. Bağımsız, özgürlükçü, çoğulcu demokrasiye, parlamenter rejime, güçler ayrılığına, laikliğe, sürekli barışa, iletişim özgürlüğüne inanan, Atatürkçü bir sosyalistim.
Soldaki bütün devrimci ve Atatürkçü güçlerin birleşerek bir cephe oluşturmasından yanayım.
Çıkar gruplarının kitleleri sömürmesine karşıyım. Uluslararası finans emperyalizminin, globalleşme ya da küreselleşme adına dünyayı sömürmesine karşıyım. Terörizme, iç ve dış savaşlara karşıyım. Silah endüstrisinin emrindeki politikacıların ülkeleri ve toplumları birbirine düşürerek kin ve düşmanlık yaratmalarına ve savaş çıkarmalarına karşıyım.
Dinlerin sömürü aracı olarak kullanılmasına, cemaat anlayışıyla toplumlara yön verilmesine karşıyım.
İşçilerin, memurların sömürülmesine, sendikal direnişlerin önlenmesine karşıyım. Kadınların ezilmesine, çocukların horlanmasına karşıyım.
Paralı eğitime ve ücretli sağlığa karşıyım.
Ülkeyi sömürenlerin medyaya egemen olmalarına ve özgürlüğü savunan gazetecilerin zindanlarda işkence görmelerine karşıyım.
Toprakların yağma edilmesine, ormanların kesilmesine, akarsuların kirletilmesine, sualtı ürünlerinin, doğadaki bitki ve hayvan türlerinin tüketilmesine karşıyım. Tarihsel zenginliklerin, kültürel varlıkların yok edilmesine karşıyım.
İnsan haklarına saygıdan yanayım. Tele-kulağı insanlığın ayıbı olarak görüyorum.
Sosyal adalete inanıyorum. Elbette ki yargının bağımsızlığından yanayım. Büyük kazançlardan yüksek oranda vergiler alınmasından yanayım. Azınlık haklarına saygıdan yanayım.
Herkesin düşüncesine saygılıyım. Fikret’in ve Atatürk’ün dediği gibi hurafelere ve mantık dışı güçlere değil, aklın ve bilimin egemenliğine inanıyorum.
İşte benim solculuğum. Demokratik, barışçı, adaletçi ve tüm insanlıktan yana bir solculuk. Doğru bildiğim yolda alnım açık, başım dik yürüdüm. Aydın olmaya özen gösterdim. Kendimi başkalarından üstün görmedim. Benden bu kadar!..”
Pazartesi gecesi Akatlar Kültür Merkezi’nden çıkarken herkes “Sen çok yaşa Hıfzı Topuz” diyordu; ben de ekliyordum: “Helal sana öğretmenim...”