Olaylar Ve Görüşler

14 Mart’tan Cumhuriyet’e Tıbbiyeliler - Op. Dr. Fikret ŞAHİN

14 Mart 2022 Pazartesi

Türkiye’de modern anlamda ilk tıp fakültesi 14 Mart 1827 yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane (İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi) adıyla Sultan II. Mahmut tarafından kuruldu.            

1789 Fransız Devrimi’nin “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik” ilkelerinden etkilenen tıbbiyeliler “vatan ve hürriyet” sloganıyla Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu bunalımdan kurtulmasının mümkün olabileceği düşüncesiyle Fransız Devrimi’nin 100. yılı olan 1889’da Askeri Tıbbiye Mektebi’nde İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni kurdular. 

Tarihsel süreç boyunca daima özgürlük ve bağımsızlıktan yana tavır alan ve bu yolda mücadele vermiş olan Tıbbiyeliler Anadolu’nun antiemperyalist mücadelesinde de Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında adeta “Kuvayı Tıbbiye” olarak görev yaptılar. 

1915’li Tıbbiyelilerin tamamı Çanakkale’de şehit düştü. 1915 yılından itibaren Çanakkale başta olmak üzere Birinci Dünya Savaşı’ndaki tüm cephelerde hocasından öğrencisine kadar bütün tıbbiyeliler fiilen görev aldılar. Bu nedenle 1915 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi bir yıl kapalı kaldı. Çoğu Çanakkale’de olmak üzere savaşa katılan toplam 765 Tıbbiyeliden 346’sı şehit oldu. 1915 yılında tıp fakültesine başlayan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı şehit düştüğü için tıp fakültesi 1921 yılında mezun veremedi. 

TIBBIYELİLER BAŞLATIYOR

13 Kasım 1918’de İstanbul İngilizler tarafından işgal edilmişti. Tıp fakültesini işgalden kurtarmak isteyen Tıbbiye öğrencileri okullarının kuruluş yıldönümü olan 14 Mart 1919’da büyük bir gösteri gerçekleştirdiler. Tıbbiyeli Hikmet tıp fakültesinin iki kulesi arasına büyük bir Türk bayrağı asarken İngilizler tarafından vurularak yaralandı. 

Böylece 14 Mart 1919, İstanbul’un işgaline karşı tıbbiyelilerin direnişi başlattığı tarih oldu. Bugün ülkemizde “Tıp Bayramı” olarak kutlanan 14 Mart aslında Tıbbiyelilerin emperyalizme karşı duruşunun da yıldönümüdür. Tıbbiyeliler arasından Sivas Kongresi’ne henüz 18 yaşında olan Balıkesir-Savaştepe doğumlu Tıbbiyeli Hikmet gider, kongrede manda yanlılarına karşı söyledikleriyle tarihe geçerek Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle hitap eder: “Paşam, temsil ettiğim Tıbbiyeliler, istiklal davamızı başarmak için beni gönderdiler. Mandayı kabul edemeyiz. Manda düşüncesini siz dahi destekleseniz, sizi de reddederiz. Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak ilan eder, şiddetle karşı koyarız!”. Bu sözler karşısında Mustafa Kemal, “Azınlıkta kalsak bile, mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir; Ya istiklal ya ölüm!” demiştir. 

BANDIRMA VAPURU’NDA ÜÇ TIBBIYELİ

Tıbbiyelilerin Anadolu’da emperyalizme karşı direnişi ve ilerici hareketlere öncülük yaptığının diğer bir kanıtı da 16 Mayıs 1919’da Samsun’a gitmek üzere olan Bandırma Vapuru’nda Mustafa Kemal Atatürk’e eşlik eden 22 kişilik kurmay heyeti içinde Dr. İbrahim Tali (Öngören), Dr. Refik (Saydam) ve Dr. Behçet Adil (Feyzioğlu) isimli üç Tıbbiyelinin bulunmasıdır.  

CUMHURİYET DEMEKTİR 

Trablusgarp’tan Balkanlar’a, Birinci Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele ve Cumhuriyetin ilanına kadar olan süreçte vatanseverler emperyalist güçler tarafından kıyıma uğrarken, en gür seslerden biri de Tıbbiyelilerin ocağından gelmiştir.

Böyle bir gelenekten gelen Tıbbiyeliler için 14 Mart “Tıp Bayramı” olmanın ötesinde emperyalizme karşı başkaldırının da adıdır.

Anadolu topraklarını vatan yapan kadrolar arasında bulunan Tıbbiyeliler için Mustafa Kemal Atatürk “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” dedikten sonra birisinin “giderlerse gitsinler” demesinin hiçbir önemi yoktur! 

Kuvayı Tıbbiye bu topraklarda her zaman vardı ve var olacaktır.

OP. DR. FİKRET ŞAHİN

CHP BALIKESİR MİLLETVEKİLİ

TBMM SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları