Olaylar Ve Görüşler

AKP’nin can simidi! - Av. Murat Fatih Ülkü

16 Mayıs 2024 Perşembe

Son 22 yıldır AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaseten tıkandığı, güç yitirdiği dönemlerde hep olduğu gibi yine bir anayasa tartışması içinde bulduk kendimizi. Artık biliyoruz, bu anayasa tartışmaları nabız yoklayarak başlıyor, uygun ortam yoksa rafa kaldırılıyor; uygun ortam bulunduğunda da AKP’nin yeniden güç kazanması, kendi hedeflerine alan açması için yoğun bir propaganda eşliğinde süreç başlatılıyor.

AKP iktidarı dönemindeki “demokrasi”, “sivil anayasa”, “insan hakları” gibi süslü ve içi boşaltılmış sloganlar eşliğinde yapılan 2007, 2010 ve 2017 anayasa değişikliklerinin ülkemizi ne hale getirdiğini biliyoruz. Yargının büyük oranda siyasal iktidara bağımlı hale geldiğini, önce fiilen yaşama geçirilen güçler birliğinin 2017 anayasa değişikliği ile “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi” adı altında kurumsallaştırıldığını, tam anlamıyla bir tek adam/parti yönetimi altında ülkemizin hızla otoriterleştiğini, hukuk devleti güvencesinin büyük oranda anlamını yitirdiğini de gördük, yaşıyoruz.

1921 ANAYASASI

 Kamuoyunu hazırlamaya yönelik AKP’li siyasetçilerin söylemlerinde (Numan Kurtulmuş, Galip Ensarioğlu vb.) “1921 Anayasası”, “katılımcılık”, “demokratiklik”, “devleti merkeze almayan, insanı önceleyen” ifadelerini görüyoruz. Tabii, bu söylemlerin eşleşmek, uzanmak istediği yerler olduğu açık. Fazla olmadı, (Mayıs 2023 seçimlerinden sonra dağılan) 6’lı masanın 2022’de açıkladığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Üzerine Mutabakat Metni”nde 1921 Anayasası, “kapsayıcılık” adı altında örnek gösterilmişti. Bu metnin hazırlanmasında etkin olduğu anlaşılan altılı masa bileşeni siyasal İslamcı partilerin milletvekillerinin CHP listelerinden Meclis’e taşındığını da TBMM’deki çoğunluğun bu anayasa değişikliğine destek verebileceğini de unutmamak gerek.

1921 Anayasası’nda dönemin koşullarına göre yer alan “Devletin dini İslamdır” ve “kısmi yerel özerklik” maddeleri, siyasal İslamcı partilerin desteği yanında, yakın geçmişte (o zamanki adıyla) HDP’li siyasetçilerin de 1921 Anayasası’na vurgu yapmasını anlamlı hale getirmekte, AKP’nin anayasa değişikliği siyasetinin eşleşmek, uzanmak istediği yerleri göstermesi açısından da çarpıcı.

Son yıllarda ideolojik olarak ve siyaseten tıkanan; ekonomik, kültürel, demografik ve sosyal olarak büyük sarsıntı yaşayan ülkeyi sağlıklı biçimde yönetecek siyasetler üretemez hale gelen, önemli bir kısır döngünün içine sıkışan AKP; son yerel seçim sonuçları ile dayandığı tek siyasi meşruiyet kaynağı olan halk desteğini de yitirmeye başladı.

AKP'NİN YÖNLENDİRECEĞİ DEĞİŞİKLİK SÜRECİ

Kısaca özetlemeye çalıştığımız böyle bir siyasal iklimde, AKP’ye siyaseten yönlendirip istediği gibi eğip bükebileceği, büyük kısmı etkisi altında olan medya aracılığı ile yoğun propaganda etkisinde yaşanacak bir anayasa değişikliği süreci ile aleyhine dönen siyasi dengeleri lehine çevirmeye çalışacağı çok açık. 2009 yerel seçimlerinde oy oranı yüzde 38’lere düşen, sonrasındaki açılım süreci ve Habur çadır mahkemeleriyle büyük güç kaybeden AKP’nin, CHP’deki genel başkan değişikliği sonrası yapılan 2010 anayasa değişikliği referandumu ile siyasi dengeleri nasıl lehine çevirdiğini unutmayalım.

AKP “demokrasi”, “sivil anayasa”, “katılımcılık” diyor, sonucunda biz uyulmayan bir anayasa, kâğıt üstünde kalmış bir hukuk devleti, artık büyük oranda ortadan kaldırılmış bir laiklik, tasfiye edilmiş Cumhuriyetin kurucu felsefesi ve kurumları, her şeyin tek adama/partiye bağlandığı gittikçe otoriterleşen bir yönetsel yapı görüyoruz. Yine aynı oyun sahnede. Einstein’in ünlü sözünü anımsatarak bitirelim. “Sorunlar, onları yaratanların mantığı ile çözümlenemez.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları