Olaylar Ve Görüşler

Anadolu’da Bir Kızım Var - Prof. Dr. Ayşe YÜKSEL

30 Mart 2021 Salı

Yıl 1997, Türkân Hocam ile beraber mülki idare amirleriyle birlikteyiz. Öğreniyoruz ki Pervaride kızlar liseye devam etmiyor. Nasıl olur! Üstelik o yıl Cumhuriyetin önemli kazanımlarından biri gerçekleşmiş, ilköğretim zorunlu olarak sekiz yıl olmuştu. Kırsal alanda yaşayan birçok ailenin zorunluluktan haberi olmayabilirdi, kızlarını altıncı sınıfa göndermeyebilirlerdi. Liseye gidebilmek için önce altı, yedi ve sekizinci sınıfa gitmek gerekiyordu.

Okullulaşmalarında, eğitim bursu vermek kızlarımızı güdüleyebilirdi. ÇYDD olarak,  o yıl eğitim-öğretim dönemi başlarken Pervaride, 6. sınıfa devam eden, burs verdiğimiz on yedi kız öğrencimiz oldu. Yıl boyunca onlarla mektuplaştık, başarılarına tanık olduk. Küçük bir eğitim bursu kızlarımızda heyecan, istek oluşturmuştu.

TÜRKÂN HOCANIN EMEĞİ

Ertesi yıl, Tunceli Valiliğinden gelen 200 kız öğrenci evrakı ile Tuncelide Bir Kızım Var Öğretmen Olacak” hayaline, başka ilçelerde burs bekleyen kızlarımızı da katarak ve başka destekçiler de bularak 417 öğrenciye burs verebildik, üçüncü yılda 700e yaklaşmıştık. 2000 yılının şubat ayında, bursiyer kızlarımızın bir kısmı ile tanışmak istedik, derneğimiz adına yola çıktım. Karlı kış günlerinde Ardahan, Kars, Ağrı illerinde burs alan kızlarımızla tanıştım, heyecanlarını gördüm, yaşadıkları zorlukları fark ettim.

Dönüşte, Türkân Hocama, kız öğrencilere burs desteğinin çok kıymetli olduğunu anlattım, o da hayal kurdu Bu yıl 5 bin öğrenciye burs veriyoruz” deyiverdi. Şaşırmıştım, çok büyük bir sayı idi, büyük bir bağış gerekiyordu, nasıl bulabilirdik! Türkân Hocam, her zamanki kararlılığıyla bu projeye emek verdi ve bağışçı bulundu. Çok sevinmiştik. Bağışçı kurum ile çalışmaya başladık. Kalkınmada öncelikli illeri belirledik, kız öğrenci sayılarını hesapladık, 5 bin bursu 33 ilin 138 ilçesine paylaştırdık.

Valilere mektup yazdık, projeyi anlattık, katılmak istedikleri takdirde istenen evrakı listeledik. Postacılar, her gün evrak zarfı taşıyorlardı, henüz bilgisayarımız yoktu, her işi elle yapıyorduk. Haftanın üç günü, evrak, burs paralarını hazırlıyor, diğer iki günü burs dağıtım törenleri için bağışçı kurumla birlikte illere gidiyorduk. Vali, kaymakamlar, milli eğitim müdürleri, veliler ve bursiyer kızlar bir arada çok heyecanlı törenler yapıyorduk. Çalışmalarımız basında da yer alıyordu, ülkemizde heyecan ve mutluluk dalgası başlamıştı; ekonomik yetersizlikler nedeni ile okuyamayan kız çocukları için bir çözüm bulunmuştu.

MESLEK SAHİBİ KADINLAR

Yıllar içinde, başka başka kurumlar da bu projeye destek oldular. Burs verilen kız öğrenci sayısı arttı, yıllar içinde de bireysel bağışçılar kız öğrencileri okutmak için seferber oldular.

Liseyi bitiren kızlarımız üniversiteyi kazandıkları takdirde bursları devam ediyordu. Onların mezuniyeti ile seviniyor, doktor, öğretmen, mühendis kısaca meslek sahibi kadınlar yetiştiriyorduk. 

HALK SAĞLIĞI SORUNU

Yaptığımız değerlendirmede, liseli kızlarımızın üniversiteye yerleşme başarısı yüzde 20yi geçmiyordu. Bu çok düşüktü, başka bir destek daha gerekiyordu. Lise son sınıf öğrencilerine üniversite sınavına hazırlık desteği vermeye karar verdik. Uzmanlardan görüş aldık, kurumsal bir çalışma olabilmesi için Sarıyer Akademi ile görüştük, bu konuda gönüllü desteği sağladık, mezun öğretmenlerimize ulaştık, her birinin takip edeceği öğrencilerimizi belirledik, kız öğrencilerimizi üniversite sınavında destekleyici programa başladık. Gönüllü bir seferberlik başladı adeta. Kızlarımızın bu destek ile hayal ettikleri bölümlere yerleştiklerini gördüğümüzde biz de çok sevineceğiz.

Ne yazık ki ekonomik koşulları yetersiz bölgelerde ortaeğitime devam eden öğrencilerimize yaptığımız deneme sınavında başarı notu açısından hemen hemen hepsinin kötü durumda olduğunu gördük. Bu da bize, ülkemizde eğitime verilmesi gereken önemi gösterdi bir kez daha. Destek çalışmalarının başarıya ne ölçüde katkı vereceğini önümüzdeki deneme sınavlarında göreceğiz.

Derneğimizin eğitim bursu ve kişisel gelişimine katkıları ile mezun olan, kendi kendine yetebilen genç kadınlarımız, kendileri, aileleri ve çevreleri için iyi örnek, rol model olarak, Atatürk Cumhuriyetinde barış içinde, İstanbul Sözleşmesinin varlığının önemini savunarak, 21. yüzyılın gereksinimlerini öğrenmeye çalışarak kendi ayakları üzerinde duruyor. Şiddet çok önemli bir halk sağlığı sorunudur, önlenmesi için İstanbul Sözleşmesinin yürürlükte olması şarttır.

PROF. DR. AYŞE YÜKSEL

ÇYDD GENEL BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları