Gereği düşünüldü: Davanın reddine... - Av. Dr. Başar Yaltı
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Gereği düşünüldü: Davanın reddine... - Av. Dr. Başar Yaltı

28.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

İkinci Meşrutiyet öncesi siyasi iklim entelektüel açıdan oldukça gelişmiş bir tartışma ortamına sahne olmuştur. Abdülhamit’in istibdat yönetimi karşısında bunalmış aydınların “özgürlük” isteği yanında, batmakta olduğu artık görünür hale gelen Osmanlı İmparatorluğu’nu kurtarma çareleri, düşünce üretimini oldukça verimli hale getirmiştir.

O dönemde yaşanan tartışmaların bir özeti sayılabilecek Yusuf Akçura’nın “Üç Tarzı Siyaset” (1904) adlı makalesi bu anlamda oldukça önemlidir. Akçura makalesinde, izlenebilecek siyaset tarzlarını olumlu ve olumsuz yönleriyle, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük olarak belirtir ve son kararı okuyucuya bırakır.

Sonuçta Osmanlı dağılır ve yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Cumhuriyet kurulurken Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Osmanlı’nın yıkılışı dönemindeki tartışmalardan yararlanmadığı söylenemez. Elbette Cumhuriyet, Osmanlıcılık ve İslamcılık üzerine kurulmamıştır. Ancak Cumhuriyetin, Anadolu insanına indirgenmiş, ırka dayalı olmayan, ulus ve yurt sevgisine dayalı bir Türkçülükle, Batıcılığın (çağdaş uygarlığın) harmanlanmasından üretilmiş yeni bir kültür temeli üzerinde, laik bir Cumhuriyet olarak inşa edildiği açıktır.

Böyle bir inşa sürecinin temel unsuru ise hiç kuşku yok ki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’dir. CHP kurtuluştan kuruluşa geçiş sürecinde Cumhuriyetin yapılandırılmasının ana dinamosu olarak görev yapmış ve modern Türkiye’nin temelleri bu sayede atılmıştır.

DÖNÜŞTÜRME PROJESİNDE 'YENİ' ADIM

Yusuf Akçura tarafından dile getirilen Osmanlıcılık ve İslamcılık akımları ise Osmanlı İmparatorluğu dağılmış olmasına karşın Cumhuriyetin antitezi fikirler olarak kendilerini bugüne kadar taşımıştır. Bu akımların temsilcileri modern Türkiye’yi bir türlü içine sindirememiş, 1950’li yıllardan başlayarak Cumhuriyeti peyderpey yıpratmaya çalışarak sonuçta iktidar olmayı başarmıştır. Ülkeyi 22 yıldan beri yöneten bu anlayış, Türk-İslam sentezi çerçevesinde, “yeni Osmanlıcılık” projesiyle Cumhuriyeti dönüştürme cesaretini özellikle 2017 anayasa değişikliğinden sonra kendisinde görerek şimdi, “yeni anayasa” adı altında hayallerine erişmek istemektedir.

Kabaca çizdiğimiz bu tarihsel arka plan unutulur ve mevcut iktidarın zihin yapısı ve hedefleri doğru şekilde deşifre edilmezse, Türkiye’de olup bitenleri anlamak ve önem sırasına koymak olanaklı olamaz.

Biz, daha demokratik ve “sivil” anayasa taleplerinin, iç barışı güçlendirme hedefinin, terörsüz Türkiye sloganlarının tümünün asıl hedefinin Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan modern, laik Cumhuriyet olduğu konusunda bir tereddüt olmadığı kanısındayız. Mevcut anayasa kurallarını ve kendi çıkardıkları yasaları dahi uygulamayanların hukuktan, tek adam yönetimini savunanların demokrasiden, en basit insan haklarını dahi tanımayanların sivil anayasadan bahsetmeleri elbette inandırıcı olmamaktadır. Onların asıl hedefi, akıllarından hiç çıkarmadıkları, şimdilerde “yeni Osmanlıcılık” olarak tanımlanan Osmanlıcılık ve İslamcılıktır.

HEDEFTE CHP VAR

Son dönem tutuklamaları ve yargı üzerinden yürütülen “operasyonun” asıl hedefi ise laik, demokratik Cumhuriyettir. Dolayısıyla bu yolda ayak bağı olanlar bir bir saf dışı bırakılıyor. Direnç noktaları olarak görülen Ekrem İmamoğlu, Selahattin Demirtaş, Can Atalay, belediye başkanları, gazeteciler bu amaçla tutuklanıyor. Toplumsal karşılığı olduğu bilinen bu figürlerin tasfiyesinin mümkün olduğu görüldükçe asıl hedef olan, Cumhuriyetin kurucu partisi CHP’ye sıranın geleceği çok açıktı.

Bu çerçevede kendi çamurunda debelenen bazılarının CHP’ye açtıkları davalarla yeni Osmanlıcıların ekmeğine yağ sürdüklerini kavrayamadıkları anlaşılıyor. Kargaşadan öteye bir sonuç vermeyecek bu davalaşma süreci, üstelik yargının içinde olduğu güven vermeyen hal dikkate alındığında “seni kimseye yar etmem” avamlığından başka bir anlam taşımamaktadır.

Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (AHM) açılan ve 4/5 Kasım 2023 tarihinde yapılan 38. olağan kongrede alınan kararların tümünün iptali istenilen dava, bu konuda uzman hukukçuların da belirttiği üzere, iki açıdan yanlıştır:

* Siyasi Partiler Kanunu’nun (SPK) 21. maddesine göre seçimler seçim kurullarının gözetiminde yapıldığından seçim kurulunun kararlarının iptali adliye mahkemelerinden istenemez,

* Yine SPK, m.121 gereğince her ne kadar TMK ve Dernekler Kanunu hükümlerinin siyasi partiler hakkında da uygulanacağı belirtilmiş ise de madde hükmünde, “... bu kanuna aykırı olmayan hükümleri...” uygulanır dendiğinden Dernekler Kanunu’na göre açılmış davada kongre seçim sonucunun iptali istenemeyecektir. Çünkü seçim kurullarının kararlarına karşı görevli ve yetkili son merci Yüksek Seçim Kurulu’dur. Kongrenin seçim sonuçları seçim kurulları tarafından tescil edildiğinden, asliye hukuk mahkemesi kararıyla bu sonucu ortadan kaldırmak olanaklı gözükmemektedir. Kaldı ki daha sonra yapılan olağanüstü kongre ile seçim yenilenmiş, kurullar yeniden seçilmiştir. Bu kongrenin genel başkan davetiyle toplanmış olmasının da sonuca etkisi bulunmadığı baskın bir görüştür.

BİTMEYEN DAVA

Ceza davasına gelince, iddianame söylentiye dayalıdır. İddianamenin eki olan belgeler içinde somut durumlar varsa, bu somut eylemlerin iddianame içinde yer alması gerekirdi. Çünkü CMK 225/1. madde gereğince hüküm ancak iddianamede belirtilen fiil ve fail hakkında verilmektedir. Ayrıca, bizce dava doğru mahkemede, doğru yasa hükmüne göre açılmış ancak mahkeme hakimi görevsizlik kararı vererek yanlış bir yönlendirme yapmıştır.

Eğer 42. AHM hâkimi ceza davasını bekletici mesele yaparsa (ki iddia edilen somut olguların belirlenmesi bakımından bu gereklidir) bitmeyen bir dava ile karşı karşıyayız demektir. Dolayısıyla sonuç olarak neresinden tutulursa elde kalan bir hukuksuzluk ortaya çıkmaktadır.

Bu davalaşma süreci, kişilerin ancak boyları kadar bir ufku görebildiğinin en güzel örneğidir.

Ülke gündeminden etkilenen, sesini ve sözünü esirgemeyenler olarak bizlerin de bu davalar karşısında söyleyecek sözü olmalıdır:

Önce davayı açanlara; dinle küçük adam! Davanı Cumhuriyete karşı açtığının farkında dahi değilsin, sonrası için pusuda bekliyorsun ama bütün çıplaklığınla ortadasın!

Mahkemeye de sözümüz olmalı; yargının görevi kargaşa yaratmak değil, sorunları çözüme ulaştırmaktır. Adaletli bir karar, sonucu itibarıyla kargaşa yaratan bir karar olamaz. Böyle bir kargaşadan yarar umanlara hizmet etmek başlı başına hukuksuzluktur.

Kuşkusuz CHP yönetimine de sözümüz var; attığınız her adımın stratejik anlamını ve önemini hesaplayarak atmazsanız, CHP kurumsal kimliğini kişilerin isimleri arkasına saklarsanız, Cumhuriyete sahip çıkamazsınız. Cumhuriyet de size sahip çıkmaz.

Yazarın Son Yazıları

İBB davasında yargılama süresi - Hikmet Sami Türk

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) hakkındaki yolsuzluk iddianamesiyle İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 12.12.2025’te başlayan ve ilk duruşmasının 9 Mart 2026 günü yapılmasına karar verilen davada hedeflenen yargılama süresi, mahkeme tarafından en çok 12 yıl 6 ay olarak belirlendi.

Devamını Oku
24.12.2025
Menemen Devrim Şehitleri Anıtı ve Cumhuriyet -

Yunus Nadi: “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur.

Devamını Oku
23.12.2025
Kubilay olayının anlattıkları - Osman Selim Kocahanoğlu

23 Aralık 1930 salı günü, Menemen’de insanlık tarihi- nin en hunhar cinayetlerinden bi- ri işlendi.

Devamını Oku
23.12.2025
Cumhuriyetimizin vazgeçilmez değeri - Azmi Kişnişci

“Eşitlik”, Cumhuriyetin yalnızca hukuki bir ilkesi değil; toplumsal yaşamımızın adalet duygusunu ayakta tutan temel dayanaklarından biridir.

Devamını Oku
22.12.2025
Büyüyen eşitsizlik, yaygınlaşan yoksulluk - Sıtkı Ergüney

Ekonomide; fiyatlar genel düzeyindeki; artış “enflasyon”, gerileme “deflasyon”, duraklama ile birlikte yaşanan artış da “stagflasyon” olarak tanımlanır.

Devamını Oku
20.12.2025
Yenilmezlikler ve dokunulmazlıklar - Cengiz Kuday

Tarih, bazen büyük savaşlarla değil; küçük, sessiz ve ilk bakışta sıradan görünen olaylarla yön değiştirir.

Devamını Oku
20.12.2025
Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma - Prof. Dr. Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025