Hiroşima’ya atom bombası atılışının 76. yıldönümünde - Prof. Dr. Rona AYBAY
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Hiroşima’ya atom bombası atılışının 76. yıldönümünde - Prof. Dr. Rona AYBAY

06.08.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tam 76 yıl öncesinin bugünlerinde, milyonlarca insanın ölümüne, sakat kalmasına, canını kurtarmak için yerini yurdunu bırakıp göç etmesine yol açan İkinci Dünya Savaşı bitmiş gibiydi. Sovyetler Birliği askerleri, Berlin’e girip orak-çekiçli bayrağı çekmişler, Nazi faşist saldırgan savaşın mimarı Hitler intihar etmiş, Almanya teslim olmuştu. Böylece, çok kanlı ve zalim bir savaş faşist güçlerin yenilgisiyle sona eriyor, insanlık tarihinde yeni bir dönem başlıyordu.

Savaşın getirdiği bütün maddi manevi yıkıntılar, apaçık ortadaydı ama Avrupa’da halklar her şeye karşın savaşın sona ermesinden dolayı sevinçliydi. Ancak Nazi Almanyası’nın müttefiki Japonya cephesinde durum çok farklıydı. Japonya, aldığı yenilgilere karşın, teslim olma eğilimi göstermiyor, karşısındaki, başta ABD olmak üzere müttefik güçlere karşı savaşı sürdürüyordu. 

İşte bu ortamda, İkinci Dünya Savaşı boyunca ABD Başkanlığı görevini yapmış olan Franklin D. Roosevelt’in 12 Nisan 1945 günü ölmesi üzerine, onun yerine geçen, yardımcısı Harry S. Truman’ın kararıyla dünyada ilk kez bir nükleer bomba Japonya’nın Hiroşima kenti üzerinde patlatıldı. 

6 AĞUSTOS 1945 SABAHINDA HİROŞİMA

Hiroşima halkı, hava saldırısı alarmlarına alışkındı. O sabah alarm 7.30’da kaldırılmıştı. Hava saldırılarının gece yapılmasına alışmış olan halk, savaş zamanının sıkıntılarıyla da olsa yeni bir güne başlıyordu.

O sıralarda B-29 tipi bir ABD savaş uçağı Hiroşima’ya yaklaşmaktaydı; uçakta tarihte ilk kez bir kente atılacak “atom bombası” yüklüydü. Uçak tam saat 8.15’te Hiroşima üzerinde atom bombasını attı. Hiroşima halkı bir anda yukarıdan aşağı gelen, gözleri kör edici bir parlaklık ve sıcak dalgası ile aşağıdan sağır edici bir gürültüyle gelen sarsıntı arasında kalmıştı! Dünyada ilk kez bir kent üzerinde patlatılan atom bombası, Hiroşima’yı adeta haritadan silmişti. Onun yerinde yükselen alevler ve göğü görünmez hale getiren kara duman bulutları vardı artık! Binlerce kişi ilk anda can vermişti; sağ kalabilenler, toza, toprağa ve kana bulanmış halde çaresizlik içindeydi.

Sonraları, ilk anda ölenlerin görece “talihli” olduğunu düşündüren bir olgu ortaya çıktı: O zamana kadar görülmemiş radyasyon hastalıkları... Saçlar dökülüyor, diş etleri kanıyor, lenf bezlerinde, kemik iliklerinde daha önce bilinmeyen hastalıklar görülüyordu. Tıp çaresizdi. Hastalar, birbiri ardına ölüyordu. 

ATOM BOMBASI MÜZESİ 

1990 yılının ocak ayı, eşimle birlikte Hiroşima’da Atom Bombası Müzesindeyiz. Müze atom bombası felaketinden 10 yıl sonra açılmış; bombanın yarattığı yıkımı gösteren türlü nesneler sergileniyor: bir anda yanıp kül olmuş okul çocuklarının sıcaktan yamru yumru olmuş sefer tasları, radyasyon karşısında hiçbir anlamı olmayan ilk yardım çantaları ve öteki tıbbi malzemeler, resimler, grafikler vb. Bunlar arasında biri var ki, bakınca yüzümüze bir tokat atılmış gibi oluyoruz: Atom bombası patladığı anda bir mermer merdivende oturmakta olan bir insanın gölgesi kalmış mermer üzerinde! 

Japonlar, çok soylu bir davranışla, bütün bunları, hiç abartmadan, düşmanlığı değil de barışı ve dostluğu öne çıkaran bir anlayışla sergilemişler. Zaten müzenin adı da “Barışı Anımsayıp Yüceltme Müzesi!” Gördüklerimizden o denli duygulanmış durumdayız ki gözyaşlarımızı birbirimizden gizlemeye çalışıyoruz. Ziyaretçi defterine Nâzım Hikmet’in dizelerini güçlükle yazıyorum: “Amca, teyze bir imza ver; çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.” 

Müzeyi her yıl 1.5 milyon insan ziyaret ediyormuş. Her yıl 6 Ağustos’ta müzenin olduğu büyük parkta barış töreni yapılıyor, barış çanları çalınıyor, “Hiroşima’lar olmasın” (No more Hiroshimas) diye başlayan barış bildirisi okunuyor. Barış Parkında, dünyanın çeşitli ülkelerinden armağan edilmiş, barış temalı heykeller var. Türkiye’den bir şey var mı diye bakıyoruz. Yok! 

“Olmalı!” diyorum. Yurda döner dönmez konuyu dostum Prof. Dr. Selçuk Erez’e açıyorum. Onun aracılığıyla İstanbul Belediye Başkanı Nurettin Sözen’e konuyu iletiyoruz. İlgileniyor. Zamanın İstanbul Belediyesi Genel Sekreteri, sınıf arkadaşım Alev Coşkun da yardımcı oluyor ve karar veriliyor: İstanbul halkı adına, Hiroşima’ya bir barış heykeli gönderilecek. Ama ortada henüz heykel yok! Selçuk Erez, ünlü heykelcimiz Haluk Tezonar’a konuyu açıyor. Onun da ilgilenmesi üzerine atölyesindeki heykellerden uygun birini seçiyoruz: Kolları birbirine dolanıp, göğe uzanmış iki el! Nükleer silaha isyanı ve aynı zamanda barışa özlemi anlatan anlamlı bir yapıt olabilir diyoruz. Tezonar’ın izniyle heykelin adını ben koyuyorum: “Eller birleşsin barıştan yana” 

Çok sevinçliyiz ama birden bire karşımıza bir sorun çıkıyor: Heykel bronzdan yapılmış, çok ağır bir yapıt. Onun Hiroşima’ya taşınması için gereken para, altından kalkamayacağınız kadar büyük bir yük.

Sonunda, o zamanki THY Genel Müdürü Cem Kozlu’nun yardımıyla, heykel Hiroşima’ya uçuruluyor. Ben de heykelin açılış törenine, Tokyo Büyükelçimiz Umut Arık’la birlikte katılıyorum. O günden sonra, Hiroşima Barış Parkını ziyaret edenler, Türkiye’den gelmiş bir heykel görüyorlar; tabelasında Türkçesinin yanında İngilizcesi ve Japoncası da yazılmış: “Eller birleşsin barıştan yana”

PROF. DR. RONA AYBAY

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025