Olaylar Ve Görüşler

Lübnan’da yeni dönem ne vaat ediyor? - Muhammed NUREDDİN

23 Kasım 2021 Salı

Lübnan’da yıllardır yaşanan bunalımların, iç ve dış faktörlerin sonucu olduğunu kimse inkâr edemez. Sorunların çözümü de iç ve dış faktörlerin birleşmesinden geçer. 

Eski Başbakan Saad Hariri, hükümet kurmayı başaramadan on aydan fazla kaldı. Açıklanan neden, oluşumda ortak olan cumhurbaşkanına, hükümet üye sayısının üçte birini vermeyi reddetmesi, muhaliflerin ise Hariri’yi, Suudi Arabistan’dan yeşil ışık almadan, hükümet kurmamakla suçlamasıydı.  

ALIŞIK OLUNMAYAN MANZARA

Necip Mikati, Saad Hariri gibi, eski “başbakanlar kulübü” üyesi olmasına rağmen hükümeti kurmayı başardı. Bu, prensipte, engelleyici faktörlerin ortadan kaldırıldığı anlamına gelir. Gerçekten de öyledir. Cumhurbaşkanı Michel Aoun, hükümetin üye sayısının blok olarak üçte birini ve daha fazlasını kazandı. Bu önemli. Çünkü ABD’nin itirazları kalktı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron aracılığıyla, hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak için anlaşmaya varıldı. Eşgüdümü de Macron ve İran Cumhurbaşkanı Reisi sağladı. 

Hükümetin kurulması, Lübnan’daki ABD baskısının başarısız olduğunun göstergesiydi. ABD, Hizbullah üzerinde baskıyı yoğunlaştırmak istedi. Hizbullah meydan okudu. ABD ambargosunu deldi, İran petrollerini, İran gemileriyle Suriye üzerinden tankerlerle Lübnan’a getirdi. Bu, Şii olmayanlar arasında bile Hizbulah’ın popülerliğini ikiye katladı. ABD boyun eğdi. Fransa ve ABD’nin koyduğu ölçütlere aykırı, yeni bir hükümet kuruldu. Bu ölçütlerden en önemlisi, bakanların uzman, ancak partili olmamasıydı. Ama hükümet, tamamı siyasi partilere mensup bakanlardan oluşuyor. 

Hükümet, Lübnan’ı ekonomik çöküşten kurtarabilir mi? 

4 Ağustos 2020’de Lübnan’ın başkenti Beyrut Limanı’nda yaşanan patlamalar, büyük maddi hasara yol açmıştı. Yetkililer patlamanın, yıllar önce el konulan ve limanda depolanan 2.750 ton amonyum nitrata bağlı olduğunu açıklamıştı.

Kimse hükümetten, çöküşü durdurması dışında bir şey beklemiyor. İki yıl önce hızlanan çöküş her şeyi tüketti. Yurttaşların çoğu yoksullaştı, paraları çalındı veya bankalarda el konuldu. Fiyatlar yüzde 800’den fazla arttı. Para, yüzde 90 değer kaybetti. Lübnanlıların evlerinde sakladığı “beyaz kuruş”, kara günde buharlaştı. Lübnan, en ilkel kabilelerin yaşamadığı bir aşamaya geldi. Elektrik yok, mazot yok, benzin yok, ilaç yok. Bu, Lübnanlıların yüz yıl önce Büyük Lübnan’ın kuruluşundan bu yana bilmediği bir şey. 

İMKÂNSIZA YAKIN

Hükümet, idari düzeni, karar alma mekanizmasını yeniden kurabilir. Ama çalınan parayı iade etmez. Hükümet, yorgun yarışçıya bir tas su veren, ona nefes aldıran oksijen gibidir. Ancak yurttaşlara düzgün bir yaşamın gereklerini sağlayamaz. Hükümetten beklentiler düşük. Bunun sebebi de bu hükümetin de önceki hükümetler gibi çöküşe neden olan sistemin parçası olması. Eğer hükümet, özgüveni sayesinde değil, dış dinamiklerin baskısıyla bazı mütevazı başarılar elde ederse, Lübnan’ı reformlar yoluyla düzeltmek imkânsız olur.

REFORM YETMEZ

Çünkü reformu engellemek, içeride ve dışarıda ortak bir amaç. İç güçler, devlet hazinesinden yaşarlar. Devletteki her sektör, bir mezhebe aittir. Dış güçler, bölgesel ve küresel güçlerin Lübnan üzerindeki rekabeti dikkate alındığında, Lübnan’ın refah içinde yaşamasını değil, asgari düzeyde yaşamasını isterler. 

Bugün Lübnan’da yeni bir hükümet, yeni bir süreç var. Ama bu, önceki aşamaların devamı gibi görünüyor. Lübnan’da sadece yoksulların ve hırsızların kalacağını bilmek, büyük sayıdaki beyin göçüne tanık olmak, acı veriyor. Lübnan iki sistemin tutsağı olmaya mahkûm: İçeride yolsuzluk ve mezhepçilik, dışarıda ABD kuşatması. Lübnan’da mezhepçilik ve kayırmacılık kök salmıştır. Çözüm, mezhepçiliğin ortadan kaldırılmasıyla başlar.

MUHAMMED NUREDDİN

LÜBNANLI AKADEMİSYEN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları