Montrö Boğazlar Sözleşmesi Egemenlik Meselesidir - N. İsmet HERGÜNŞEN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Montrö Boğazlar Sözleşmesi Egemenlik Meselesidir - N. İsmet HERGÜNŞEN

28.03.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

TBMM Başkanı’nın vermiş olduğu bir mülakatta Montrö Boğazlar Sözleşmesi”ne yönelik açıklamaları esasen denizcileşmeye ne denli ihtiyacımız olduğunun yeni bir göstergesidir.

Yine geçmiş yıllarda aynı makamda bulunan bir siyasetçinin Ege Denizi karasuları sorunu”na ilişkin yapmış olduğu değerlendirme hafızalarımızdaki yerini korurken bu ve benzeri açıklamaların ilgili ülkeler nezdinde memnuniyet yarattığı gerçeğini de görmezden gelemeyiz.

Türk boğazları olarak anılan İstanbul ve Çanakkale Boğazı Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları ekseninde önem derecesi yüksek stratejik bir üstünlüğe sahiptir. Emperyalizmin her dönem hedefi haline gelmiş olan Türk boğazları Karadeniz ile diğer denizler arasındaki alternatif tek bağlantı olmasının yanı sıra hegemonik güçlerin bugün bile rekabet alanıdır. Binlerce yıldır askeri, siyasi ve ekonomik açılardan büyük önem taşımış, dünyanın paylaşamadığı ve de arzuladığı bölge olmuştur.

MUTLAK EGEMENLİK

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan günümüze kadar, 247 yıldır zaman zaman Türkiyeye yöneltilen tehditlerin başlıca kaynağını oluştururken, genellikle de Türkiyenin jeopolitik ve jeostratejik önemini artırıcı bir özellik taşımıştır.

Çanakkale Boğazı’nı 1356da, İstanbul Boğazı’nı 1453te, Karadenizin bütün kıyılarını da 1475te ele geçiren Türkler, Karadeniz ve Marmara Denizini birer içdeniz haline getirerek boğazları uluslararası geçişe de kapatmışlardır. Bu tarihten itibaren günümüze kadar Türk toprakları içinde kalan Türk boğazlarına ilişkin bu devreyi, Türklerin mutlak egemenlik devresi” olarak nitelemek yerinde olacaktır.

Bu statü Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 1774te akdedilen Küçük Kaynarca Antlaşması’na kadar devam etti. Bu antlaşma ile ilk defa yabancı bir devletin ticaret gemilerine boğazlardan serbest geçiş hakkı tanınmıştır.

Boğazlar çok taraflı antlaşmalara konu olduğu 1840 yılına kadar, geçiş rejimi ikili antlaşmalarla belirlenmeye çalışılmıştır. Bu devrede aktörler, bir tarafta Osmanlı Devleti diğer tarafta ise Rusya veya İngiltere olmuştur.

1841 yılında yapılan Akdeniz ve Karadeniz Boğazları Hakkında Londra Sözleşmesi” ile boğazların statüsü uluslararası bir nitelik kazanarak I. Dünya Savaşı’na kadar uygulanmıştır.

Hiçbir zaman yürürlüğe girmemiş ve ölü doğmuş bir antlaşma olarak tarihe geçen Sevr Antlaşması’nı tatbik etmek isteyen sisteme ve zihniyete karşı verilen Milli Mücadeleden sonra, barış düzenine 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması” ile geçilmiştir.

TİTİZ VE ETKİN

Antlaşmanın 23. maddesine göre akit taraflar, aynı gün imzalanan ve antlaşmaya ekli olan ve aynı hukuki değeri haiz olacağı belirtilen Boğazların Tabi Olacağı Usule Dair Mukavelename” ile Çanakkale Boğazı’nda, Marmara Denizinde ve İstanbul Boğazı’nda, barışta ve savaşta, denizden ve havadan geçiş ve ulaşım serbestliği ilkesini kabul etmişlerdir.

Böylece boğazlar, uluslararası statüsünü ve rejimini bir müddet daha devam ettirmiştir. Ta ki Türk boğazlarının hukuki statüsünü belirleyen ve boğazların rejimine ilişkin olarak bugün hâlâ geçerli olan tek belge Montrö Boğazlar Sözleşmesi” 20 Temmuz 1936da imzalanana kadar.

Sözleşme; varlık, egemenlik ve güvenlik meselelerinde Türkiyeye uluslararası platformlarda çok önemli ve tekrar elde edilmesi zor ve hatta imkânsız gibi gönen önemli avantajlar sağlamaktadır.

Türkiye II. Dünya Savaşı’nın zor yıllarında dahi bu sözleşme ilkelerine büyük bir titizlikle sadık kalmış ve özellikle güvenlik konusunda tüm ülkelerin haklarını eşit seviyede koruyarak sözleşmeyi etkin bir şekilde uygulamıştır.

DENİZCİLEŞMEKLE MÜMKÜN

Soğuk Savaş döneminde bile denge unsuru olan sözleşme Karadenize kıyıdaş tüm ülkelerin güvenliğini sağladığı gibi barış iklimi yaratmış ve yaratmaya da devam etmektedir.

Kafkas petrolünün taşınmasında Türk boğazlarından geçen gemilerin sayısı, boyutu ve taşıdıkları tehlikeli yük miktarının büyük ölçüde artmasından dolayı seyir güvenliğini sağlamak üzere 1982, 1994 ve 1998 yıllarında iç hukukta bazı düzenlemelere de gidilmiştir.

Dünya üzerinde bu kadar değişiklik olmasına rağmen sözleşme güncelliğini yitirmeyen bir belge olarak halen karşımızda durmaktadır.

8 devletin imzacı olduğu o tarihlerde 36 bağımsız devletin var olmasına rağmen, günümüzde 200e yakın devletin mevcut olduğu bir ortamda böyle bir sözleşmenin var olması sadece Türkiye ve Karadenize kıyısı olan ülkelerin güvenliğine değil dünya barışına da hizmet etmektedir. 

Denizlerimizin kontrol altında tutulması, deniz hak ve menfaatlerimizin korunması, yıllarca özenle korunan Montrö Boğazlar Sözleşmesinin lafzına ve ruhuna halel getirecek söylem ve eylemlerden kaçınılmasından ve Türkiyenin denizcileşmesinden geçmektedir.

N. İSMET HERGÜEN
EMEKLİ DENİZ KURMAY ALBAY

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025