Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Öldüren Adalet - Av. Bülent YÜCETÜRK
Başlık çok acımasız ve birçok yargı mensubu için de incitici olabilir ama içinde bulunduğumuz süreç ancak böyle çarpıcı ve rahatsız edici bir başlıkla anlatılabilir. Uzun süredir yargı düzenine eleştirel yaklaşan yargı içindeki sesler ve halen bu konuda söz söyleyebilen aydınlar, yargı yetisinin kaybının, aslında insanlar arasındaki bağı ve ortak bir yaşam olanağını ortadan kaldırdığını, bu durumun da ülkeyi kaosa sürüklediğini kamuoyuna anlatmaya çalıştılar
Ülkemizdeki kötülüklerin, adaletsizliklerin, kadına karşı şiddetin, çocuk tacizlerinin, doğayı ve çevreyi tahrip eden yapılaşmalar ile iş cinayetlerinin birçok nedeni ve bileşeni vardır ama kuşkusuz en büyük etken, yargı kurumunun yaşadığı iflastır.
Peki, yargı nasıl bu hale geldi? Yargının nasıl bu hale geldiği sorusunun cevabını, yargının kendisini ve faaliyetlerini, siyasi iktidar ile kendisi arasındaki bir ilişki olarak görmesi ve bir türlü, o mahkeme kararlarının başında yazan “Türk Milleti Adına Karar Verilmiştir” ilkesine uyan topyekün bir duruş ortaya koyamaması, giderek bu tümcenin içinin boşaltılması ve bu şekilde slogandan öteye geçememesine neden olunmasında aramak gereklidir.
İKTİDARIN ‘YARGI’SI
Buna karşın verilen kararların, Türk milleti adına değil, mevcut siyasal iktidarın çıkarları ve istekleri doğrultusunda verildiği algısının, toplumun büyük bir kesiminde oluştuğu da bir gerçektir. Kısaca yargının kendisini halka karşı değil iktidara karşı sorumlu hissetmesi, aslında yargının topyekûn iflasının da gerekçesidir. Özgürlük, demokrasi ve adalet kavramları, günümüzde maalesef bir slogandan öteye geçemediği gibi “yargı erki” kavramı da bu süreçte içi boş bir kavramdan öteye geçmemiştir.
Mevcut iktidarın yargı erki ile ilişkisi, baştan itibaren yargıyı fethetme anlayışıdır. FETÖ ile işbirliği yaparak kurdukları AKP - F ittifakı ile, yargı erkine hükmedip yargıyı Fethullahçı Terör örgütüne teslim etmişler, 15 Temmuz’da FETÖ’nün darbe kalkışmasının başarıya ulaşamaması üzerine önce Fethullahçıları sözüm ona yargıdan temizlemişler, sonra da bu bahane ile yargıda ve devletin diğer kurumlarında aynı biçimde süren cadı avıyla, tüm kendilerine karşı olduğunu düşündükleri kesimleri, sindirmiş yargıyı da onlara karşı baskı kurma aracına dönüştürmüşlerdir.
Liyakatli ve demokrat birçok yargıç ile cumhuriyet savcısını emekliliğe, meslekten ayrılmaya zorlamışlar: mesleğe kabulde de, Murat Ağırel’in Sarmal adlı kitabında da belirtilen dinci vakıf ve dernekler ile bağlantısı olan kişileri, çoğunluk olarak mesleğe kabul edip yeni bir yargı erki inşa etmişlerdir. Yeni yargı erki, artık iktidarla tam uyumlu olarak işlemektedir.
Tekrar başlıktaki iddiaya dönüp neden bu ithamda bulunduğumuza gelirsek, uydurma delillerle örgüt üyesi olmaktan tutuklanan, hiçbir talepleri kabul edilmeden, ortaya kamu vicdanını tatmin eden gerekçeler konulmadan, uzun süre tutuklu tutulup ceza verilen avukat Ebru Timtik ile avukat Aytaç Ünsal’ın, açlık grevi ile canlarını ortaya koydukları karşı duruşlarıyla talep ettikleri “Adil Yargılanma Hakkı”, yargı tarafından maalesef görmezden gelinmiştir.
Tüm uyarılar, çığlıklar görmezlikten gelinmiş ve maalesef Ebru Timtik’in kalbi buna dayanamamış, adil yargılanma çığlıkları arasında hayatını kaybetmiştir. Siz bu satırları okurken, Aytaç Ünsal da halen ölümle pençeleşirken, geçen her bir dakikanın onun içinde geri dönüş için çok geç olacağı saatleri yaşıyor olacağız.
Yargının bu işlevsizliği nedeniyle cezaevinde ölen Kuddusi Okkır ve Kaşif Kozinoğlu, adil yargılanmayı beklerken canına kıyan Ali Tatar, Enver Arpacı ve daha niceleri, “adil yargılanma hakları”nın ihlal edilmesi nedeni ile yaşanılan hukuksuzluklar sonucu yaşama haklarının katledilmesine örnek, en acı ve en sert gerçeklerdir.
ACİL YAPILMASI GEREKENLER
Acil olarak yapılması gerekenler: Artık siyasi iktidarın yargıyı bir sopa olarak kullanmaktan vazgeçip yargı işini yargıçların vicdanına bırakması; uzun süredir tutuklu olan ve adalet bekleyen kişilerle ilgili cumhuriyet savcılarının, mahkemelerin, Yargıtay’ın hatta Anayasa Mahkemesi’nin öncelikle karar vermesi; yargının, öncelikle tutuklamanın sonlandırılması ile ilgili verdiği kararlardan sonra tüm yargı pratiği hiçe sayılarak tutuklama kararlarının verildiği, yaşanılan birçok örneklerle sabit olduğu göz önüne alındığında, artık Cumhurbaşkanı’nın, yetkili ve etkili kişilerin, yargıçlar üzerinde baskı oluşturacak söz ve eylemlerden vazgeçmeleri; yargı mensuplarının gerçekten kararlarında yazıldığı gibi “Türk milleti adına” karar vermeleri ve karar verirken yasaya, delile, dosyaya ve vicdanlarına göre karar vermelerinin sağlanması.
ORTA VADEDE YAPILMASI GEREKENLER
HSK’nin yapısının acilen değiştirilmesi; mevcut siyasi sisteme göre bir siyasi partinin genel başkanının, tek başına belirlediği kurul yapısından derhal vazgeçilmesi ve tarafsız, ülkenin tüm kesimlerini kucaklayan, evrensel hukuk ilkelerini benimsemiş, objektif kişilerin atanacağı yeni bir yapının kurulması; istinaf mahkemelerinin kapatılarak, burada bulunan yetişmiş hakim ve Cumhuriyet savcıların tekrar kürsüye gönderilmesi; liyakat sahibi, tarafsız ve bağımsız davranacak kişilerin atamalarının yapılması; Yargıtay’ın ve Danıştay’ın yeniden etkin işleyebilmesi için, gerçekten tarafsız, bağımsız ve liyakat sahibi yüksek yargıçlara yer verilebilmesi için seçimlere objektif kriterler getirilmesi; cumhuriyet savcılarının ve yargıçların etkin soruşturma ve yargılama yapmalarının önündeki yasal, teknik ve fiziki engellerin kaldırılması.
Uzun vadede yapılması gerekenler ise öncelikle yasalardaki antidemokratik, hukuk devletini hiçe sayan hükümlerin ayıklanması; hukuk eğitiminde, ihtiyacımız olan hukukçu kadar hukukçu yetişmesi için gerekli niteliksel ve niceliksel değişiklilerin yapılması; buna bağlı olarak “Hâkimlik ve Savcılık Mesleğine Giriş Sınavı”nın, bir partinin teşkilatından veya bir cemaatten alınan referansla kazanılan sınav olmaktan çıkarılması; baroları siyasallaştıran uygulamalardan vazgeçilmesi.
YENİDEN TARAFSIZ YARGI
Sonuç olarak, ülkemizin yeniden ekonomik olarak kalkınmasını, işsizliğin bitmesini, herkesin özgürce barış ortamı içinde yaşamasını, kadın cinayetlerinin, iş kazalarının, çevre katliamlarının, çocuk istismarlarının ve ölüm oruçlarının sona ermesini kısacası herkese hukuk güvenliğini istiyorsak zaman geçirmeden yaşanan yargı sorununun çözülmesi gereklidir.
İktidarın muhalefetle birlikte yanına tüm yargı organlarını alarak, sivil toplum kuruluşları, barolar ve üniversiteler ile birlikte çözüm için bir araya gelmesi ve ülkenin ihtiyacı olan bağımsız ve tarafsız yargıyı yeniden inşa etmesi gereklidir.
AV. BÜLENT YÜCETÜRK
ANKARA BAROSU CEZA ENSTİTÜSÜ BAŞKANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev