Olaylar Ve Görüşler

‘Önde zeytin ağaçları’ - Mehmet Şakir ÖRS

28 Ekim 2021 Perşembe

Zeytinlik alanlardan her geçişimizde ve zeytin ağaçlarını her görüşümüzde, belleğimizde ve bilincimizde Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizeleri ses bulur, ‘Sitem’ isimli şiirinin her dizesi zeytin dalı ve her sözcüğü zeytin danesi olup yüreğimize düşer: “Önde zeytin ağaçları arkasında yâr / Sene 1946 / Mevsim / Sonbahar / Önde zeytin ağaçları neyleyim neyleyim / Dalları neyleyim. / Yâr yollarına dökülmedik dilleri neyleyim...”

ŞİMDİ ZEYTİN ZAMANI

Bugünlerde eğer yolunuz özellikle Ege ve Akdeniz’in kıyı kesimlerine düşerse zeytin bahçelerinde, zeytinliklerde hummalı bir çalışmaya tanık olursunuz. Zeytin ağaçlarının altında çullarını sermiş, düzeneklerini kurmuş, zeytin silken ve zeytin toplayan üretici ailelerini görürsünüz. Bizim de geçmişimizde, çocukluğumuzda ve ilk gençlik yıllarımızda, zeytinliklerde ve üzüm bağlarının içinde bulunan zeytin ağaçlarının altında çok zeytin toplamışlığımız vardır. O anılarımızı ve geçmişte çekilen sıkıntıları / zorlukları hiçbir zaman unutmayız, her daim hatırlarız...

Zeytin ve zeytinyağı, özellikle sağlık açısından çok değerli ve önemli gıda ürünleridir. Bu değerleri giderek daha çok anlaşılmakta ve yaygınlaşmaktadır. Ama onların ağaçtan ve bahçeden soframıza gelişi, oldukça uzun ve zahmetli bir emek zincirinin halkalarını oluşturur. Hele soğuk havada, karda, kışta zeytin toplamak hiç de kolay değildir...

ÖLMEZ AĞAÇ, BARIŞIN SİMGESİ 

Zeytin ağacı “ölmez ağaç” olarak bilinir. Bu yönüyle de uzun yaşamı simgeler ve ölümsüzlüğü çağrıştırır. Aynı zamanda zeytin ağacı üstüne pek çok mitolojik öykü vardır. Zeytin ağacını, zeytini, doğadaki diğer ağaçlardan ve bitkilerden ayıran özellikleri sıralamaya kalksak yazımızın boyutları yetersiz kalır.

Ancak zeytinin, zeytin dalının, hayatın içinde ifade ettiği / çağrıştırdığı bir büyük güzelliği ifade etmeden geçemeyiz. O da zeytin dalı ile barış düşüncesinin buluşmasıdır. Zeytin dalı, tarih boyunca barışın ve barış düşüncesinin simgesi olmuştur. 

EGE/AKDENİZ KÜLTÜRÜ VE YAŞAM BİÇİMİ

Zeytin ağacının var olduğu iklim kuşakları ve coğrafyalar, kendine has özgün yaşam tarzının boy verdiği yaşam alanlarıdır. Bu alanlarla ve coğrafyalarla, zeytin ve zeytinyağı ürünü de buluşur, bütünleşir. Zeytin ve zeytinyağı, öncelikle bir Ege ve Akdeniz kültürüdür. Bu kültüre koşut olarak, aynı zamanda bir yaşam biçimidir.

Son zamanlarda zeytinyağının sağlık açısından önemi daha iyi kavranmakta ve tüketimi de artmaktadır. Ancak yine de ülkemizdeki tüketim oranlarının yeterli olduğu söylenemez. Bunun temel nedeni olarak, zeytinyağının piyasaya yansıyan fiyatları kadar bilinçli ve sağlıklı tüketim anlayışının yeterince yaygınlaştırılamaması da önem taşımaktadır.

ZEYTİN ALANLARININ KORUNMASI

Günümüzde zeytincilerin ve çevrecilerin neredeyse her daim teyakkuz halinde olması gerekiyor. Bunun nedeni, çıkar odaklı bazı çevrelerin gözlerinin sürekli zeytin ve tarım alanlarının üzerinde olmasıdır. Zeytincilik yasasında yer alan zeytin alanlarının korunması ile ilgili maddeler, bu kesimler tarafından sürekli aşılmaya ve hatta mümkün olsa tümden ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Neredeyse ay / yıl geçmiyor ki bu yolda yeni bir girişimde bulunulmasın. Kısa erimli çıkarlarını kollayan bu kesimler, gözlerini zeytin alanlarının üstüne dikmiştir. Oysa bu alanlar, ülkemizin ve halkımızın vazgeçilemez zenginliğidir. Hep birlikte korunmalı, geliştirilmeli ve geleceğe taşınmalıdır. Bu duyarlılık, yurtseverliğin gereğidir ve aynı zamanda hepimizin ortak sorumluluğudur.

NE ÜRETİCİ MUTLU NE DE TÜKETİCİ!

Zeytincilik sektöründe yeni bir hasat dönemi yaşanırken, var olan tarımsal / ekonomik / ticari koşullar, üreticiyi ve tüketiciyi memnun etmekten çok uzaktır. Tarımsal üretimdeki maliyet artışları, hemen her üründe olduğu gibi zeytin ve zeytinyağını da derinden etkilemektedir. Üretici ürününü değer fiyata satamadığından yakınırken tüketici de içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle ürüne erişemediğini ifade etmektedir.

Zeytinyağı ihracatına zaman zaman getirilen bazı kısıtlamalar da sektör temsilcileri tarafından eleştirilmektedir. Bu alanda üretim yapan firmaların bir başka önemli talebi de zeytinyağının raf fiyatlarındaki KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesidir. Üretimdeki primin artırılması da tüm üreticilerin ortak istemidir. Zeytincilik sektörü yeni bir hasat dönemini yaşarken hem üretimin ve hem de tüketimin artırılması için zeytine, zeytinyağına ve bu değerli ürünleri üretenlerin emeğine, alın terine sahip çıkılmasını istiyoruz.

MEHMET ŞAKİR ÖRS



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları