Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sağlık Ocaklarından Aile Sağlığı Merkezlerine - Prof. Ayşe YÜKSEL
Halk Sağlığı Öğretim Üyesi Yıllar geçerken devletler, koruyucu sağlık hizmetlerinden yavaş yavaş uzaklaşıp tedavi edici sağlık hizmetleri için büyük yatırımlar yapıyor, maliyet yükseliyor, borç artıyor. Bu durumda da herkes hasta olsun, sektördeki firmalar para kazansın, vatandaş borç ödesin durumu ortaya çıkıyor.
Pandemi döneminde, hepimiz koruyucu sağlık hizmetlerinin ve özellikle aşının önemini öğrendik ama hâlâ öğrenmemekte ısrar edenler var ne yazık ki... Covid-19 şüphesi duyduğumuzda aile hekimimizi aradık, bizi yönlendirmesi ile hareket ettik, aşı zamanı gelince randevu aldık aşımızı olduk. Tüm bu süreçlerde sağlıkçılarımız canla başla çalıştı.
ARADAKİ FARK BARİZ
Tüm bu süreçte görüldü ki 1 Ocak 2012 tarihinde ülkemizde uygulamaya başlanan yeni yasa, eskiden sağlık ocaklarında olduğu gibi kapsamlı koruyucu sağlık hizmetleri verilmesini sağlamıyor. Sağlık ocakları dönemine yetişmiş bir halk sağlığı öğretmeni olarak aradaki farkı çok net görüyorum ve biliyorum.
İlk defa 1963 yılında Muş ilinde uygulamaya konan, 224 sayılı “Sağlık Hizmetlerinin Sosyalizasyonu Yasası”, her yıl başka illeri de kapsayarak 1983 yılında tüm ülkede uygulanmaya başlandı ve günümüze kadar da yürürlükte kaldı.
SAĞLIK OCAKLARININ ANLAYIŞI
Neydi bu yasanın özü dersek öncelikle eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir mesafede sağlık hizmetinin sunulması diyebiliriz. Özellikle kırsal alanda kurulan sağlık evleri ve sağlık ocakları ile bölge nüfusuna çok yönlü hizmet sunan bir ekip çalışması vardı.
Sağlık evinde çalışan ebeler sağlık ordusunun en kahraman üyeleri idi. Tek başlarına 2 bin nüfuslu bölgelerinde başta bebek, çocuk ve kadınlar olmak üzere herkese koruyucu sağlık hizmeti götürüyor, aynı zamanda da toplumu eğitiyorlardı.
Köy ve kasaba kadınları ebelerimizin arkadaşı, can yoldaşları idi. Ebe onların her sorununu bilir ve çözümler üretirdi. Kadınlar da ebeyi evlerinin bireyi gibi görür, pişirdikleri ekmeği, sağdıkları sütü onunla paylaşmadan edemezlerdi. Ebenin bağlı olduğu sağlık ocağı hekimi, hemşiresi ve diğer çalışanları ona her gereksinim olduğunda destek verirlerdi.
Sağlık ocağı, bulunduğu bölgede, kişiye ve çevreye yönelik bütün koruyucu sağlık hizmetlerini uygulamaktan sorumlu idi. Bütün nüfusu tanır, ev ya da köy ziyaretleri yapar, sağlık hizmetlerini halkın ayağına taşırdı. Her yıl haziran ayında yapılan ev ziyaretleri sonucu gerçek nüfus, yaş grupları, cinsiyet vb. veriler toplanır ve bu bilgiler ışığında gereksinimler tespit edilir ve uygulama planlanırdı.
BÖYLE OLMAZDI
Aşılama bu çalışmalardan en önemlisi sayılırdı. Özellikle bebekler Sağlık Bakanlığı aşı takvimine göre zamanında aşılanır, bulaşıcı hastalıklardan korunur, böylece geçmişte yaşanan kızamık ölümleri de önlenmiş olurdu. Günümüzde bebek, çocuk aşıları, aile sağlığı merkezlerinde elbette tam zamanlı yapılıyor ama sadece kayıtlı olanlara yapılıyor.
Oysa sağlık ocağı ekibi, aşılama haftasını planlar, köy köy, mahalle mahalle dolaşır, duruma göre o sırada kayıtta olmayan ve bölgeye misafir gelen çocukları da aşılar ve hedefin üzerinde aşılama yapılabilirdi. Böylece aşılama fırsatı kaçmamış olurdu.
Bütün bunları neden anlattım? Ülkemizin kırsalında yaşayan 60 yaşında bir kadın tanıdığımın, beni telefonla arayıp “Bana aşı ne zaman yapacaklar” diye sorması sonrasında anlatma gereği duydum. “Senin sıran geldi, aşı olmadın mı?” dediğimde yanıt olarak “Kimse bize gelmedi, beni de çağırmadı” dedi. Eğitimi olmayan, internet kullanmayan bu kadınımız gibi çok sayıda yurttaşımız var.
Onlar internetten randevu almaları ya da aile sağlığı merkezine gitmeleri gerektiğini bilmiyorlar. Aile sağlığı merkezine sordum, “Pandemi döneminde aşıyı randevu alanlara yapıyoruz” dediler. “Hizmet vermekle yükümlü olduğunuz yaş gruplarına aşı sırası geldiğinde, kayıtlardan bakıp randevu almayan, gelmeyenler için ne yapıyorsunuz?” dedim, “Bir şey yapmıyoruz” yanıtını aldım. Aşı karşıtları için Sağlık Bakanlığı ikna ekibi oluşturmuş, ziyaretler ile aşı yapılmasına gayret ediliyor ama habersiz olanlara ise hâlâ ulaşılmıyor sanırım.
İŞ İŞTEN GEÇMİŞ DEĞİL
Sağlık ocağı döneminde sağlık çalışanları, sorumlu oldukları nüfusu iyi tanıdıkları, kayıtları iyi tutup iyi takip ettikleri ve de sağlık ocağında yeterli aşı stokları olduğu için bana telefon eden kadınımıza mutlaka ulaşır, aşı için davet ederler ya da ev ziyareti yaparak aşı uygularlardı.
21. yüzyılda doğal olarak çok şey değişti ama sağlık ocakları çalışma modeli, bilim ve teknoloji ile geliştirilip herkese, kişisel ve çevresel koruyucu hizmetleri sağlayabilirdi. Gönlümden geçen de o güzel sistemin yeniden canlandırılması.
PROF. DR. AYŞE YÜKSEL
HALK SAĞLIĞI ÖĞRETİM ÜYESİ
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Emekliye iyi haber yok!