Taliban İdeolojisi ve Müslüman Kadını - İsmail ÖZCAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Taliban İdeolojisi ve Müslüman Kadını - İsmail ÖZCAN

25.07.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Uzun yıllardan sonra ABD ve NATOnun Afganistandan ayrılacaklarını ilan etmeleri üzerine Afganistan ve Taliban bir defa daha dünya gündeminde ilk sıralara oturdu. ABD ve NATOnun Afganistandan ayrılması, Taliban’ın ekmeğine yağ sürmekten ve ülkede 40 yıldır süren istikrarsızlığın daha ileri boyutlara taşınmasından başka bir anlama gelmemektedir. Mevcut koşullarda bile Afganistan vatandaşları güvenli ülkelere iltica amacıyla yoğun şekilde ülkeyi terk etmeye çalışırken ülke bütünüyle Taliban’ın eline geçtiğinde terk eylemi daha da yükselecektir. Afganistan dünyada vatandaşları tarafından en çok terk edilen 3. ülkedir. Tam bir Taliban egemenliğinde esas mağduriyeti yaşayacak olanlar ise Afgan kadınlarıdır.

En kanlı terörist yöntemleri kullanan radikal İslamcı bir yapı/örgüt olan Taliban, dünyada kadın hak ve özgürlüklerinden en fazla rahatsız olan örgüttür. Talibana göre kadın okutulmaz, ne bürokraside ne akademide ne de başka bir alanda görev yapamaz, sadece yuvasını bekler, çocuklarını yetiştirir, kocasına hizmet eder. Taliban’ın, günümüzde kadının hem insan hem de kadın olarak bütün uygar ülkelerce tanınan ve hayata geçirilen hak ve özgürlüklerinden hiçbirine tahammülü yoktur. 

Taliban’ın Afganistanda egemen olduğu 20 yıl kadar önce Batılı bir kadın gazeteci mesleği öğretmenlik olan Afganlı bir kadınla kafe/lokal benzeri bir mekânda bir röportaj gerçekleştirmişti. Bu sırada ikisi de pipetle şişe kola içiyorlardı. Gazeteci kadın kolasını rahat, özgür bir şekilde içiyordu. Afgan kadının ise kafası, gözü, ağzı, yüzü dahil bütün bedenini örten burkasının altından pipetli kolasını ağzına ulaştırabilmek için bir merasime” katlanması gerekiyordu. Bu, izleyenlere acı veren, iç burkan bir manzaraydı. Bu manzara o günlerin birçok yazılı ve görüntülü medyasında yer almıştı. En çok Afganistanda gölen burka” denen lanet olası giysi, kadını köleleştirmenin alternatifsiz araçlarından biridir.

MÜCADELENİN YOLU BELLİ

Kadın konusu ta baştan itibaren Müslümanlığın yumuşak karnı olmuştur. İslamın kadınla ilgili buyruk ve açıklamaları, büyük ölçüde dinin içine doğduğu ve yayıldığı toplumun ve coğrafyanın etkisinde şekillenmiş, esas amacından çok uzaklaşmıştır. Müslümanlık, kadına kendisinden önceki zamanlarla mukayese edilemez derecede önemli haklar tanımıştır; ama bu haklar kendisinden sonraki zamanların ihtiyaçlarına göre anlaşılıp yorumlanamamıştır. Bilakis İslam öncesi Arap geleneklerinin ve Arap coğrafyasının etkisinde geriye dönüş yaşanmıştır.

Burada dinsel metinlerin, kaynakların nasıl anlaşılması gerektiğine ilişkin olarak tanınmış ilahiyatçı akademisyen Prof. Dr. Mehmet Aydından bir örnek vereceğim. Mehmet Aydın Kuranda yer alan iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine eşit olması durumuyla ilgili olarak şöyle diyor: Kuran’ın bu ayeti ilk yüzyılların Müslüman kadınları için doğru idi. Çünkü o yüzyıllarda çoğu kadın evinden çıkmaz, çarşıya pazara gitmez, toplumsal bir faaliyete katılmazdı. Yani olandan bitenden habersizdi. Ama bugünün kadını için bunu söyleyebilir miyiz?”

İşte Kuran’ı, hadisleri ve diğer metinleri anlamada böyle bir bakışla, bir anlayışla davranılmazsa ulaşılacak yerler Talibanlar, DAEŞ’ler, Hizbullahlar oluyor.

Kadın eve kapatılır, kendisine toplumsal hayatta hiçbir hak tanınmazsa, yüzde 50sinin yaşadığı zamanda olan bitenden habersiz olduğu bir toplumla karşı karşıya kalırız. İslam dünyasında bu ne yazık ki yüzyıllardır geçerli durum budur. Bunu en çok besleyen uygulamalardan biri de harem selamlık” yaşantı olmuştur. Üzücüdür ki bu da en çok Osmanlı İmparatorluğunda hayat bulmuştur. Küçümsenemeyecek bir kesimce harem selamlığın bugün bile uygulanma ısrarı Taliban ve benzerlerinin toplumda kolayca zemin bulmalarının temel sebeplerinden biridir.

Bütün Müslüman toplumlarda radikal İslamcı örgütlerle mücadelenin tereddütsüz en akılcı yolu, kadınlara hakları olan eşitlik ve özgürlüğü bir koşula bağlamadan, ama/fakat” demeden tanımaktır.

İSMAİL ÖZCAN

EĞİTİMCİ/ YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025