Olaylar Ve Görüşler

Tarımda planlama olmazsa gıda güvencesi sağlanamaz - Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

26 Temmuz 2020 Pazar

Son Covid-19 sürecinde dünyada olduğu gibi ülkemizde de gıda güvencesi ve sürdürülebilirliği konusu önemini iyice hissettirdi. Çoğu kişinin Gardırobumda iki gömleğim, bir ayakkabım eksik olsun, telefonum eski model de olabilir, ancak günlük gıda ihtiyacım ve temiz hava alma ortamım eksik olmasın, sağlığım yerinde olsun” dediğini duyar olduk.

Türkiye bulunduğu coğrafyanın sağladığı iklim ve toprak yapısı itibarı ile insanlığın ihtiyaç duyduğu gıdaların kaynağı olan bitkilerin yetişebildiği ender ülkelerden biridir. Dünyadaki en zengin bitki çeşitliliğine sahip coğrafyamızda çoğunluğu planlamaya dayalı sorunlardan kaynaklanan ve arz-talep dengesine bağlı tarımsal ürün fiyatlarında yaşanan aşırı iniş-çıkışlar çoğunlukla yoksulların sofrasına ve sağlığına kadar olumsuz yönde yansımaktadır. İnsanoğlu tarımı yaşamın zorunlu ihtiyacından çıkarıp tarımın bir gelir kaynağı olduğu günden günümüze kadar örümcek ağı modelini bilerek/bilmeyerek uygulayıp gıdadaki birleşik kaplar prensibini yaratmıştır. Örneğin bir yıl soğan fiyatı düşük olduğu için bir sonraki yıl çiftçi soğan ekiminden kaçınır. Soğan ekim alanı az olunca tekrar fiyatlar yukarı çıkmaktadır. Çiftçiler önceki yılı baz alarak soğan para ediyor diye yeniden soğan ekim alanını artırıyor ve ürün talepten fazla olunca fiyatlar yeniden düşük kalıyor. Arz-talep aralığındaki kısır döngü bu şekilde hem üreticiyi hem de tüketiciyi olumsuz etkilemektedir. Üretimdeki dengesiz değişim ekonomiden toplum sağlığına kadar birçok alanı etkileyen sürecin ciddi bir planlama yetersizliğinden kaynaklandığı görülmektedir.

PLANLAMA NEDEN ÖNEMLİ?

Ülkeni refahı ve gelişmesi için öncelikle kendi kaynaklarını amaca uygun ve planlı bir şekilde üretime dönüştürmek ve ihtiyacının dışındakini diğer toplumlara ihraç etmesi o toplumun refahı ve saygınlığı için çok daha anlamlı olacaktır. Eğer üretimde bizim için öncelik para-pazar-ihracat derseniz o zamanda son birkaç yıldır soğan-patates, domateste yaşanan fiyat dalgalanmaları toplumda huzursuzluk ve eleştiri ortamını doğurur ki; bu da siyasi mecralara kara gerginlik konusu oluşturur ve aynı zamanda yoksulların beslenme kaynaklarını da azaltmış olursunuz. Bu durum doğrudan gıda güvencesi ve onun sürdürülebilirliğini zorunlu olarak acil çözülmesi gereken konu olarak çıkmaktadır.

Üretim planlanmasının yapılması ve ülkenin öncelikle kendi kendine yeterliliğinin belirlenmesi gerekir. Kendine yeterli bitkisel ve hayvansal gıda üretiminin yanında endüstrinin ham madde ihtiyacının bilinmesi gerekir. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin bugün tarımsal üretim ve dağıtımda yaşadığı sorunların altında planlama kadar sağlıklı bir veritabanı ve veritabanını yönetmesi sorunu görülmektedir. Başta tarımsal istatistiki veri ve kayıtların düzenli tutulması oluşacak veri bankasının iyi yönetilmesi ile birçok alanda daha gerçekçi projeksiyonlar ve stratejilerin çizilmesi mümkün olacaktır. Çağımızda çiftçi kayıtları, bölgesel bitki ekim desenleri, uydu verileri ve bilgisayar programları yardımı ile temel gıda ihtiyaçları merkezi planlama ile rahatlıkla sağlanabilir. Ancak ne yazık ki birçok alanda yaşadığımız nitelikli insan gücü ve liyakat sorunu burada da karşımıza ciddi sınırlayıcı faktör olarak çıkmaktadır.

DAHA KORUMACI OLACAKLAR

Son yıllarda ülkemizde tarım ürünlerinin fiyatları ihracat politikaları belirlemektedir. Ülkelerin bütünlüklü bir yaşam ve kalkınma hedefi olmasa, tarımda da planlama yeterince sağlanmayabilir. Önceliğiniz insanınızın karnını doyurmak, yaşam kalitesini artırmak ve onun üzerinden gelişmek ise ülkenin ihtiyacı olan gıdayı kendi coğrafyanızda kendi olanaklarınızla temin edersiniz. Üretim fazlasını da dünyanın diğer ülkelerinde ihtiyacı olanlara satabilirsiniz. Dünyanın coğrafi ve ekolojik koşullarının değişkenliği toplumları belirli gıda kalemlerinde birbirine bağımlı hale de getirebiliyor. Nerdeyse dünyanın hiçbir ülkesi tek başına kendi kendine yeter düzeyde değildir. Hatta buna teknoloji, hammadde ve diğer kaynaklarını da dahil edebiliriz.

Yaşadığımız bu salgın (pandemi) günlerinde, uygulanabilir bir tarımsal planlama ve stratejik tarımın uygulanmasının ne kadar önemli olduğu anlaşılınca bazı ülkeler tarımda koruyucu duruma geçtiler. Başta ABD, Çin, Avrupa ülkeleri dahi birbirlerinin başta maske olmak üzere tıbbi malzemelerine sorgusuz sualsiz el koyma dahi birçoğu içe dönük kendine yeten korumacılığa gittiklerini gördük. Birçok ülke öncelikle kendi kendine yeterliliğe önem verdi. Bu süreçte başta maske olmak üzere birçok üründe hiçbir ülke kendi ihtiyacını gidermeden maskeleri satmadı.

Türkiye’de meyve sebzede yeterlilik durumu kabul edilir düzeyde. Ancak buğday, mısır, yağ ve baklagil bitkilerinde dışa bağımlılık yaşanmaktadır. Et ve hayvansal gıdalarda da yer yer dışa bağımlılık yaşanmaktadır.

Ülkemizin de gelecekte yaşanacak olası iklim değişimleri ve pandemilerden en az zararla ya da tamamen zararsız kurtulması için ülkemizin gıda güvencesini sağlama almamız gerekir. Bunun için ekim-dikim ve ürünlerin planlanmasının devlet tarafından organize edilmesi artık kaçınılmaz görülmektedir. Ancak devletin gözetiminde, bilim ve teknolojinin öngörüsünde hazırlanacak planlamalarda herkese eşit mesafede ve şeffaf bir şekilde olması ve topluma güven vermesi gerekir. Aksi takdirde güvensizlikler kişilerin tekrar bildikleri yola başvurmalarına neden olacaktır. 

NE YAPILMALI?

Bu durum ileride olası salgın ya da başka bir doğal felaketten kaynaklanacak kıtlık ve açlık durumlarına hazırlıklı olmamızı ve her alanda kendi kendimize yeter duruma geçmemiz için önemli bir ders olmuştur. Acilen gıda güvencesi ve sürdürülebilirliğini sağlamak için aşağıdakilerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir:

Türkiye tarımsal veri bankasının kurulması, Toprak-Su, Köy Hizmetleri gibi doğrudan tarım, toprak-su konusunda temel yönetim mekanizmaları oluşturulmalı.

Türkiye temel toprak haritaları hazırlanmalı, Türkiye’nin toprak ve su varlığı net olarak belirlenmeli ve amaca uygun arazi su kullanım planlaması yapılmalı.

•Sulanabilir tarım alanlarının genişletilebilecek sınırlarının belirlenmesi ve üretime yönlendirilmesi

•Bitkisel üretimde 2002 öncesi şekerpancarı ve tütünde olduğu gibi yeterlilik eksenine göre önceden planlamanın yapılması

•Desteklemelerin ürüne değil, kaliteye ve toprak korumaya bağlı ödenmesi

•Çiftçilerin kullandığı petrol ve gübrede KDV’lerin minimize edilmesi

Tarım teknolojilerinin temininde kolaylık sağlanması.

•Toplum sağlığını kamusal eksende sosyal devlet anlayışı ile her insanın minimum gıda, su ve temiz havya erişimini sağlayacak düzeyde bir gelire sahip olması sağlanmalıdır.

 Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları