Öner Yağcı

Elveda diyen güzel insanlar

24 Aralık 2022 Cumartesi

Zamana verdiğimiz adlar ardı ardına gelip gidiyor.

Anlar, dakikalar, saatler, günler derken haftalar, aylar, mevsimler de birbirini kovalıyor.

Bir bakıyoruz 365 günü, 52 haftayı, 12 ayı, 4 mevsimi bağrında taşıyan yıl da yaşanıp bitmiş.

Tüm bu zamanlarda insanlık barışı aradı, güzellikleri çoğaltarak yaşamanın, insanlaşmanın düşlerini kurdu.

Düşler gerçekleşmedi diye bu arayış bırakılamaz.

İnsanın ve yaşamın sanatla bütünleşme çabası sürdürülmek zorunda, bu arayış biterse insanın ve insanlığın umudu da biter.

UMUDU SÜRDÜRENLER

Geçtiğimiz günlerde, insanlığın düşlerini gerçekleştirme yoluna kendini adayan güzel insanlar bir bir ayrıldı aramızdan.

Sivas katliamında Madımak Oteli’nden yaralı kurtulup morgda eşi Lütfiye Aydının sağ olduğunu anlayarak onu hayata döndüren Av. Cafer Can Aydın, sessiz bir entelektüeldi.

Okumayı, öğrenmeyi, öğretmeyi, özveriyi yaşamının parçası bellemişti.

SEVGİYLE VE CESARETLE GAZETECİLİK

1956’da Vatanda başladığı gazeteciliğini sürdüren, ömrü boyunca fotoğraf makinesinin deklanşörüne basan bir gazeteci ağabeyimiz olan Ergin Konuksever (Havza, 1937), 1960’lı yıllarda, 27 Mayıs devriminin, 22 Şubat ve 21 Mayıs olaylarının, El Fetih’in Filistin’deki mücadelesinin ve Arap-İsrail Savaşı’nın gazeteci tanığıydı.

Şimdi bu fotoğrafa baktığımda boğazım düğüm düğüm oluyor dediği Deniz Gezmişin parkalı fotoğrafını o çekmiş, Mahir Çayanın Kızıldere’de üzerinde delik deşik olan mavi kazağı cezaevi ziyaretinde o vermişti.

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı fotoğraflaştırırken yaralanarak Rumlara esir düşen, İran-Irak Savaşı’nı, Birinci ve İkinci Körfez Savaşı’nı sahada fotoğraflayan o idi.

Gazeteciliğin sevilerek ve cesaretle yapılacak bir iş olduğunu düşünürdü Konuksever.

RIFAT ILGAZ’A YAKIŞAN

Babasının savunduğu değerlerin günümüze taşınmasını boynunun borcu bellemişti Aydın Ilgaz (İstanbul, 1940).

Rıfat Ilgazın kitaplarını yayımlayarak başladığı ve eşi Nilgün Ilgazla soluk soluğa bir tempoyla sürdürdüğü Çınar Yayınları’ndaki atılımlarıyla yayın dünyamızın Aydın Abi’si olmuştu.

Rıfat Ilgaz’ın dostları onun da dostu olmuştu. Babası yaşarken başlamıştı dostluğumuz.

Babasının Sınıf adlı şiir kitabından Hababam Sınıfı efsanesine yazınsal, siyasal, toplumsal yürüyüşünü ve kararlılığını aktardığı, Sınıf’ın Efsanesi adlı kitabıyla, severek katıldığı kitap fuarları ve söyleşileriyle ona yakışan bir oğul olduğunu kanıtladı.

1 MAYIS MARŞINI YARATAN

1969 yılında Ankara Devlet Konservatuarı kompozisyon bölümünden mezun olarak 1970’te TRT’de çalışmaya başlayan Sarper Özsanla (Bandırma, 1944), 12 Mart döneminde tutuklu olduğumuz Mamak günlerinden beri sürüyordu dostluğumuz.

İstanbul Devlet Konservatuarı’nda öğretim üyeliği ve müzik eğiticiliğiyle yaşamını sürdüren Özsan, Bir Ceza Avukatının Anıları, Asiye Nasıl Kurtulur, Fosforlu Cevriye ve 1989’da 2. Ankara Film Şenliği “En İyi Müzik Ödülü”nü alan Av Zamanı gibi filmlerin müziklerini yaptı.

Cem Karacanın seslendirdiği Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini şarkısının da yaratıcısı olan Özsan, AST’ın (Ankara Sanat Tiyatrosu) Ana oyunu için (Bertolt Brecht-Maksim Gorki) 1 Mayıs Marşı’nı yazıp besteledi (1974):

Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır.../ Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin/ Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler.../ Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider.../ Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir...

*

İnsanlaşma umudunu sürdüren, arayışlarıyla dünyaya güzelliklerini, anılarını bırakan ve yaşama elveda diyen insanlara saygılar olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları