Amerika Rüya mı Kâbus mu? alt başlıklı bir kitabı günlerce elimden bırakamadım. 300 sayfalık Manhattan Masalları (Librum Kitap) birkaç ciltlik bir ansiklopediymiş gibi geldi bana.
Günümüzü anlamada verdiği ipuçlarıyla yeni okumalara sürüklüyor anlatılan “masallar”. Sarsıyor. Yaşamın çeşitli zenginliklerine uzanırken verdiği satır arası bilgilerle şaşırtıyor.

Bir Yörük kadını Buket Şahin
Yazarı kim diyenlere, Buket Şahin’in bir Yörük kadını, gezgin olduğunu söyleyeyim. 1991’den beri Amerika’da yaşıyor, dünyayı geziyor, Maya, İnka, Aztek uygarlıklarını günümüze getiren sergiler açıyor, yazıyor.
Eduardo Galeano’nun Latin Amerika’nın Kesik Damarları gibi, akıldan çıkmayacak bir yapıt olan Şahin’in Latin Amerika: Yakılan Bellekler kitabı için Sunay Akın, “Kibele’nin kızı Latin Amerika’nın ezilen halklarına süt taşıyor” dedi. Sınırların Ötesinde; Buket Şahin’in Gezi Direnişi’ne mesaj gönderen Noam Chomsky, aydınlar zindanlarda tutulduğu için Türkiye’ye gelmeyi reddeden Paul Auster, Chavez’in “Venezuela’nın Sevgilisi” dediği Chavez Şifresi’nin yazarı Eva Golinger, Galeano ve daha birçok aydınla söyleşilerini içeriyordu. Proudhon’dan Aşk ve Evlilik’i çeviren Buket Şahin, Frida: Meksika’nın Vicdanı’nı da yazdı.

Manhattan
Neredeyse her satırının altını çizdiğim Manhattan Masalları’nı elime ilk alınca Işık Kansu’nun Emperyalizmin Yeni Masalı Küreselleşme adlı kitabını anımsadım. Manhattan Masalları’nı okudukça küreselleşmenin özünü ve insanlığın yaşamına, kültürüne neler getirip götürdüğünü merak edenler için bir başucu kitabı olduğunu anladım bu masalların.
Buket Şahin, Manhattan’ı anlatıyor: “Vahşi kapitalizmin, kâbusa dönüşen Amerikan rüyasının, tüketim çöplüğünün, kültürünün, kültür emperyalizminin beşiği, mafya çeteleri kenti, çağdaş tarikatların ana tapınağı, modern köleler yaratan ırkçı, uyuşturucu pazarı, kızıl ezgili ağıtların yurdu, kıblesi para olan korku imparatorluğu” Manhattan’ı... Aynı zamanda “Hippi, Blues, Manhattan’ın çığlığı Beat kuşağı, Şarlo’nun ışıkları, müzikallerin anayurdu, kültürlerin kaynadığı mutfak, ütopya kenti, müze ve kütüphane cenneti, göçmenler, yurt yapan yazarlar” olan Manhattan’ı… Öyle bir anlatıyor ki babası Osman Şahin gibi yürekleri titretmeyi, kahrederken aynı zamanda umut ışıklarını saçmayı başarıyor.

Manhattan ve edebiyat
Şahin, edebiyat dünyasında iz bırakan nice yapıtta “Manhattan baş kahraman ya da baş sahnedir… Manhattan’ın yolu edebiyattan geçer” diyor ve Kafka’nın Kayıp (Amerika), Orwell’in 1984’ünü anımsatıyor: “Kölelik özgürlüktür!”
Sinclaire’in Şikago Mezbahaları, Dickens’in Büyük Umutlar, Whitmann’ın Çimen Yaprakları, Rosa Park’ın Sessiz Güç, Maya halkının ulusal kahramanı Asturias’ın Yeşil Papa yapıtlarını; Faulkner’i, Paul Auster’le (New York Üçlemesi, Kış Günlüğü, Ay Sarayı, Görünmeyen) buluşmalarını anlatıyor. “Manhattan’ı yurt yapan” Hemingway, Steinbeck, Twain, Poe, Dos Passos, O’Neill, A. Miller, S. Lewis, Halil Cibran, Capote geliyor ardı ardına.
Harlem’i, ırkçı adalet ve ırkçı polisi, Paul Robeson’u, Küresel Amerikan İmparatorluğu ideolojisini, din pazarlamacılarını, Manhattan Projesi’ni (atom bombası), ölüm tacirleri Rothschild ve Rockefeller’i; “Manhattan kahramanlarım” dediği Tesla, Edward Said, İlhan Mimaroğlu, O’Henry’i; “Manhattan sürgünleri” dediği Troçki ve Zweig’ı, başkaldırma edebiyatının öncüsü Camus’yü, Allen Ginsberg’i, postmodernizmi, medya devlerini, Hollywood’u, Allen, Stone, Al Pacino, De Niro’yu anlatıyor.
Anlattığın Manhattan Masalları’n için teşekkürler Buket Şahin.