Öner Yağcı

Şubat başının anımsattığı

01 Şubat 2020 Cumartesi

Emperyalist terör politikası 1 Şubat 1979’da aramızdan aldı Abdi İpekçi’yi...

Aynı gün yaşamdan ayrılan Niyazi Akıncıoğlu, 1940 toplumcu gerçekçi akımı çizgisindeki şiirlerini Yeni Edebiyat, Yürüyüş, Yeni Ses, İnsan, Gün, Yeryüzü, Dost dergilerinde yayımladı. 1938’de Haykırışlar adlı kitabını çıkardı. 1952’de 142. maddeden tutuklandı, yirmi ay hapis yattı. Sonrasında Kırklareli’nde avukat olarak çalıştı.

“Selamın geçiyor besbelli,/ yeşerdi telgraf direkleri” diyen, 40 kuşağı şairi Akıncıoğlu’nun düşüncesi, mahkemedeki savunmasındaydı:

“İkinci Dünya Savaşı’nın karanlık günlerini İstanbul’da yaşadım... Savunma savaşlarından başka her türlü savaş ve öldürmeden nefret ettim. İkinci Dünya Savaşı’na neden olan Almanya idi. Alman ırkçılığı idi. Nazizm idi. Ve benim lise hayatımın düşüncelerine çok benziyordu. Onun için ırkçı, Turancı milliyetçilikten nefret ettim.”

Akıncıoğlu’nun tüm şiirlerini Ömer Can-Hüseyin Atabaş bir kitapta bir araya getirdi: Umut Şiirleri.

Türkel Minibaş

Akılla sevgiyi, dostlukla gülüşü, bilinçle direnişi, güzellikle insanı bütünleştiren, çalışkan, devrimci bir aydın deyince aklıma gelen Türkel Minibaş, 6 Şubat 2009 günü aramızdan ayrıldı.

Çağ Atlatma Serüveni’nde, tek başına ele alınan olayların bir süre sonra anlamını yitirerek unutulup gideceği gerçeğine karşı 1453’ten 12 Eylül 1980’e kadarki ekonomik ve siyasal tarihimizi zamandizinsel olarak aktardı.

Cumhuriyet’teki “Göz Ucuyla” köşesindeki bilimsel yöntemiyle süzerek yazdığı yazılarla dünyanın ve Türkiye’nin gidişini, yörüngesini gösterdi.

Asıl olarak emperyalist sistemin ülkemize ve dünyaya getirdiklerini, getirmek istediklerini, küreselleşme politikalarının özünün aslında ne olduğunu irdeleyen Bu Kez Düşmanın Adı: Terör, günümüzde yaşananların, dayatmaların kavranmasının, bunlara karşı nelerin nasıl yapılması gerektiğinin bir kaynak kitabı oldu.

ÇYDD’de ikinci başkan olarak “Kardelen” kızlarımıza yıldızlar saçan Minibaş’ı Nail Satlıgan şöyle tanımladı:

“Aydın sorumluluğu diye bir şey varsa Türkel onu da şahsında cisimlendirdi. Kendisini dinlemek isteyen çevreleri, dernekleri, meslek örgütü ve sendikaları kırmamak için memleketi karış karış dolaştı. Az, ama dolu dolu yaşadı.”

İlhan Selçuk, “Pencere”sinde onun için şunları yazdı:

“Aydınlığa dönük. Bilimle haşir neşir. Geçmişle geleceğin hesaplaşmasında duruşu açık seçik. Atatürk Cumhuriyeti’nin kadını. Çalıştıkça ışıyan. Yaşadıkça güzelleşen. Gün geçtikçe kişiliği saydamlaşan. Hayatında ölümü sollayan. Bir çarpıcı örnek...”

Emine Tahsin’in Kriz, Kalkınma ve Türkiye Ekonomisi adlı “armağan kitap” hazırladığı Minibaş’ın aydınlık bakışlarını, özgür gözlemlerini çok özlüyoruz desem yeterli mi?..

İlhan Arsel 

1977’de, 30 yıl öğretim üyeliği yaptığı üniversiteden ayrılarak “Şu muhakkak ki, biz Türkler, şeriat bataklığına saplandıktan bu yana özellikle iki güzel niteliğimizi yitirmişizdir ki, bunlardan biri ‘akılcılık’ ve diğeri de ‘kadına saygı’dır” düşüncesiyle ömrünü laiklikle ilgili araştırmalara veren bir anayasa hukukçusuydu İlhan Arsel. (1920-7 Şubat 2010).

Şeriata eleştirel yaklaşımı nedeniyle birtakım kesimlerin şiddetli tepkisine uğrayan Arsel’in anayasa hukuku üzerine yazdığı kitaplarından başka Arap Milliyetçiliği ve Türkler, Şeriat Devleti’nden Laik Cumhuriyet’e, Toplumsal Geriliklerimizin Sorumluları, Şeriat ve Kadın, Aydın ve “Aydın”, Turan Dursun’a Mektuplar, Şeriat ve Kölelik, Şeriat İnsan ve Akıl, Şeriatçıyla Mücadelenin El Kitabı gibi kitapları hep güncel...

***

Aydınlık birikimimizin değerlerini saygı ve sevgiyle anarak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları