Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Doğum Sancıları
Rusya, bugün dünyanın en demokratik ülkesi, demokrasinin kalesi bile olsa, ABD’nin, AB’nin ve Türkiye’nin “düşmanlığı”ndan kurtulamaz! Adamlar, komünizmden, sosyalistlikten vazgeçti, kapitalist oldu, ama “düşman” olmaktan yakasını sıyıramıyor!
Rusya’nın yanı sıra, yine Batı dünyasında ve ülkemizde Çin düşmanlığı var. Olimpiyatlarla birlikte, Çin’i gözden düşürmenin çeşitli vesileleri doğdu!
Moskova ve Beycing. Rusya ve Çin... Biri, yıkıntılar arasından Putin’in akıllı enerji politikaları sayesinde hızla yükseldi. Ayağa kalktı! İkincisi ise daha önemli: Akıllı ekonomi politikalar, ekonomiyi merkezi ve yerel, devlet ve özel, büyük ölçekli stratejiler, bilim ve teknoloji politikaları sayesinde, dünyanın en hızlı yükselen muazzam bir ekonomik gücün ortaya çıkışı...
***
ABD ve Avrupa’nın, soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği’ne karşı “büyük savaşının” temel güncel nedenini anımsayan var mı? Söyleyelim: Özgür dünyayı savunmak, kapitalizmi, serbest piyasa ekonomisinin varlığını savunmak. Sovyetler Birliği, “sosyalist ekonomi”yi dünyaya yayma niyetine karşı, “Özgür Batı”, kendi değerlerini Rusya’ya karşı (mı) savunuyordu!
Ama şimdi bakıyorsunuz, Rusya’dan “Özgür Batı”ya karşı bir tehlike yok. Çünkü o da “Özgür Batı”ya dönüşmüş!
Peki, bu soğuk savaşın hortlamasına ne demeli?!
***
İşin özüne geldik! ABD her zaman “bir düşman” yaratarak, dünyada egemenliğini ebedi sürdürebilmenin yeni koşullarını yaratmak zorunda. Dün Sovyetler Birliği idi. Ortadoğu petrollerini denetlemek için Irak’a saldırma gerekçesi, “insanlığın düşmanı Saddam” idi. Saddam’ın, şimdi olmadıkları açıklanan nükleer silahlarıydı... Sonra, ABD’nin yarattığı El Kaide var! Bu da medeniyetler çatışmasının bir vesilesi!
Şimdi, ABD Rusya’yı nasıl bir düşman olarak dünyaya takdim edecektir, bilemiyorum; ama Beyaz Saray’a, bizim ebedi sloganımızı önerebiliriz: Moskof! Amerikalıların, bunu yaldızlayıp parlatarak dünyaya bir heyula olarak kabul ettirmeleri zor olmasa gerek!
***
Peki?
Sorun tabii ki hegemonya! Gerisi boş laf! Geniş pazarlar üzerinde alabildiğine egemenlik! Ve stratejik alanlar, ürünler, bölgeler, ülkeler üzerinde etki... Kapitalizmin, kapitalizm olduğu sürece hiçbir zaman ortadan kaybolmayacak “ulus devlet” niteliği. Ulusların egemenlik alanları savaşı!
ABD ve AB, Rusya’nın eteklerindeki ülkelerde ateşledikleri “turuncu devrim”lerin nedeni neydi? Şüphesiz Rusya’nın etkisi altındaki ülkelerde pazar egemenliğini (siyasal iktidarı yandaşlayarak) ele geçirmek... Şimdi Kafkasya’da “Batı”nın etekleri tutuştu! Kimse Moskova’dan bu sert yanıtı beklemiyordu! AB, Yugoslavya’yı parçalayarak, onlarca devletçik yaratırken iyiydi! AB ve ABD’nin Gürcistan’ın bütünlüğü politikası ise sadece çıkarları gereğidir! Rusya’nın Gürcistan’dan ayrılmak isteyenleri tanıması karşısında, AB ülkeleri aynada kendi yüzlerine bakınca ne görürler acaba!? Sakın şimdiki Rusya, aynada yüzlerine yansımasın?
Rusya komünizmi mi yayıyordu ki, “turuncu devrimler” eteklerinde tutuşturuldu? Ne geri zekâlı var bu dünyada, hele hele ülkemizde!
Rusya’ya karşı yapacakları bir şey yok, telaşa da gerek yok!
Yeniden çok kutuplu dünyanın sancılarını yaşıyoruz! Çok kutupluluk iyi bir şeydir! Kim için kötü? ABD için... Bizim için de iyidir! Uşaklığın gereği var mı?
Prof. Dr. Mehmet Neşşar, 22. Dönem CHP Denizli Milletvekili: CHP ile ilgili yazılarınızı izliyorum, bir katkı da ben koymak isterim: Dediğiniz doğrudur, görünüşte lider değişikliğinin CHP’de pek fazla anlamı olamaz, bunun nedeni de Genel Merkez gibi düşünen ve davranan “halinden memnun” örgüt yapısıdır. Otuz yıldır yenilenemeyen yüzler, yönetim kadroları ve söylemler sadece Genel Merkez’in değil, örgütlerin de bugünkü temel sorunu. Bu sorunun temelinde kanımca güncel bir problem var: akılcı-aydınlanmacı sol-sosyal demokrat çizgi ile “yeni dünya düzeninin” irrasyonel-asimetrik yapısı arasındaki uyumsuzluğun Türk solu ve CHP’deki yansımalarının yarattığı tıkanıklık. “Retoriğin münazaraya baskın olduğu” ortamda, ne hitabet, ne ahlak ve ne de evrensel doğrular seçmene cazip gelememekte, “demokrasi” teslimiyetçilik, talan ve çürümenin motoru durumuna dönüştürülebilmekte. Bu düzenle mücadele edebilmek içinse, “onlar gibi” yani irrasyonel ve asimetrik düşünebilen, akılcı-aydınlanmacı yeni bir aydın-siyasetçi kuşağına gereksinme olduğuna inanıyorum. Bu nedenle CHP’de lider değişimi, sadece mevcut yapıyı sarsıp yeni nesillerin partiye üye olabilmelerinin önünü açmaya yarasa bile olağanüstü bir adım olur...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı