‘Rüşvet’te Farklılık,

29 Aralık 2014 Pazartesi

Başbakan Davutoğlu epey bir süredir özellikle rüşvet ve yolsuzluklar konusunun üzerine basarak duruyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise uzun süredir rüşvet ve yolsuzluğun lafını etmiyor... Belki de bir yıldır.
RTE’nin, rüşvet ve yolsuzluk konusunda aklına hemen darbe geliyor, Cemaate yönelik operasyonlar da sürüyor. RTE’nin sözlüğünde rüşvet ve yolsuzluk ve bunları ortaya çıkarmanın karşısında, hükümete darbe yapmak yazıyor. Cemaat, itiraf etmeliyiz ki, devletin yüksek katlarında işleyen büyük çarkın dişlileri arasında demir çubuklar sokmuştur. En azından bir süredir bu çarklarda işlerlik bozuldu.
Peki bu çarkların başındakilerini, ve devraldığı mirası Davutoğlu ne yapacak? Kabul edip koruyacak mı, yoksa dışlayacak ve kendisiyle anılan yeni bir sayfa mı açacak?

***

Davutoğlu, ikinci yolu tercih etmiş gibi. RTE’nin aksine, konuşmalarında görülmemiş bir şiddette vurguyla yolsuzluk ve rüşvet konusuna bindiriyor, devlet üzerinden rüşvet ve yolsuzluk işleri çevirenlerin ellerini kollarını keseceğini ilan ediyor (Harama uzanan kolu kopartırız!) Ne var bunda, demeyin. Ortada hükümete yönelik yeni bir rüşvet ve yolsuzluk iddiası yok ki onlara yanıt veriyor diyelim...
Açık seçik, Yüce Divan’ı bekleyen 4 bakan eskisiyle yollarını ayırıyor… Hatta onları çağırıp “Yüce Divan’a gitmeyi ve aklanmayı kendiniz isteyin, bunu kamuoyuna açıklamayı da kendiniz yapınız” diyor (Hürriyet)... Ankara’daki arkadaşlarımız Erdem Gül ve Emine Kaplan’ın kulis haberleri, RTE-Davutoğlu arasındaki tutum farklılığını gösteriyor.
Büyük bir olasılıkla, Meclis komisyonu üyeleri, Davutoğlu’nun da gizli-açık desteğiyle bakanları Yüce Divan’a gönderme kararı alacakken “gelen bir telefon”la karar 5 Ocak’a ertelendi. Bu telefonun doğrudan veya dolaylı Kaç-Ak Saray’dan geldiği üzerine doğruluk payı yüksek spekülasyonda bulunabiliriz.
Bakanlar Yüce Divan’a gönderilmemek için çırpınıyorlar. Eğer kendinizin temiz olduğuna güveniyorsanız gidersiniz. Bu çırpınmaları, hukuki değil “siyasi aklanmanın peşinde” olduklarının kanıtıdır. Saray çevrelerinin de onların arkasında olduğunu görmeyelim mi…
Yüce Divan’a gönderilirlerse, bu bir darbedir iddiasının altı oyulacak. Tabii, Saray’ın da… Hem de seçimlere gidilirken...
Gerçi Davutoğlu da “rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun” hükümete darbe yönüne işaret ediyor. Bu konuda bir anlaşmazlıkları yok. Ama 17- 25 Aralık 2013 operasyonlarının ortaya çıkardığı ve bakanların başını yiyen yolsuzluk ve rüşvet olayını da mahkemeye havale ediyor.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in de, bakan es-kilerinin kendiliklerinden yargılama istemeleri gereğine işaret ederek Davutoğlu’na destek verdiği söylenebilir. Görüldüğü kadarıyla, en azından AKP Meclis Grubu’nda Davutoğlu etkisini artırıyor.Peki parti yönetiminde? İzleyip göreceğiz.

***

Seçime gidilirken, RTE-Davutoğlu’nun arasında, en azından iki temel konuda çatışma ortaya çıktı: 1) RTE’nin hükümeti de yönetmesi ve Başkanlık -Yarı Başkanlık sistemini fiilen yürürlüğe koymak istemesi... 2) Bakanları siyasi aklama... Davutoğlu iki konuda da direniyor.
Tabii, seçimlere gidilirken, gösterilecek millet-vekilleri adayları üzerinde de derin sürtüşmeler yaşanacak...
Parti üzerinde RTE’nin etkisi şüphesiz ki fazla. Davutoğlu dolaşıyor ve nutuk atıyor, ama Hatay’da örgütlü koro “RT Erdoğan” diye tempo tutuyor... Davutoğlu’nun önünde “partiye hâkim olmak” gibi zor ve derin bir sorun bulunuyor. RTE bu gücünü yitirmemek için çalışacaktır.
Arınç da, Binali Yıldırım’ı silip süpürerek Başbakan’a destek çıktı: “Hiçbir sıfat taşımayan birinin 5 Ocak’ta hükümet Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanacak demesi yanlış.” Arınç, bu sözlerinin ucunun RTE’ye dokunduğunu bilmeyecek kadar deneyimsiz olamaz.
Şimdi gözler 5 Ocak’ta... Bir dizi senaryo gün-demde... Bilek güreşinin ilk raundu bakalım nasıl sonuçlanacak...

***

Liberal İhanet
Merdan Yanardağ
, yaşadığımız AKP dönemine destek veren liberal kılıklılarla, solcu eskileriyle ve hâlâ bu düzenin arkasında olup da kendilerine “sosyalist” yaftası asmışlarla derin bir hesaplaşmaya giriyor kitabında (Kırmızı- Kedi). Merdan, özellikle 2007’den sonraki fırtınalı olayların içinde, bu kesimlerin savundukları görüşlere nasıl ihanet ettiklerini somut olaylar sürecinde anlatıyor. Ve bu tutumlarının AKP iktidarının çok yönlü egemenliğini kurmasına hizmet ettiğini vurguluyor.

Tabii, bunun yanı sıra, özellikle Silivri davaları söz konusu olduğunda da, iktidarla ortak yürüttükleri cadı avıyla suçsuz insanların hapislerde çürümesi ve hatta ölmelerindeki paylarını vurguluyor. Merdan, yazdıklarından ve desteklerinden örneklerle, isimlerini de veriyor... Belge’lerden tutun Altan kardeşlere, Berktay’lara ve bazılarının savaş kışkırtıcılıklarına varıncaya kadar hepsi resmi geçit halindeler.
Bu kadar değil tabii ki. Merdan, sol ve sorunlarını da tartışıyor bu bağlamda. Kitabın içindekiler size bir fikir verebilir: Liberalizm ve sol liberalizm. Liberalizm ve Ergenekon. Liberal ideolojik terör ve antiemperyalizm. Dönek, eski solcu ve sivil olmanın erdemi. Ahmet Altan ve liberal ahlakın çöküşü. Liberal İhanet’in gerekçesi: “Askeri Vesayet” söylemi. Liberal bir enkazdan portreler. Liberallerin üç dönemi.
Kitap okunmalı. Bu hesaplaşma, pek çok yönüyle sürmeli, hiçbir yanı eksik kalmamacasına.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları