Tepedeki “siyaset mühendisi” seçimlerin hangi koşullarda ve kimler arasında “oynanacağı” konusunda adımlarını bir bir atıyor.
İşe seçim yasasıyla başladı. Ekrem İmamoğlu’na sözde biri kullanılarak verilen ceza, bunun birçok önemli bir aşaması oldu.
Epey bir süredir söylediğimiz vesayet konusunu Meral Hanım dünkü konuşmasında net olarak dile getirdi. Demokrasi üzerinde vesayet.
Tabii, Türkiye’de ne kadar demokrasi var? Yarım? Çeyrek? Beşte bir? Hepsi tartışmalı. Hangi konudan baktığınıza bağlı olarak, bazı alanlarda sıfır demokrasi bile bulabilirsiniz.. Durum böyle olunca tek adam demokrasisinde tüm ülke üzerinde vesayet kurmak da kolay oluyor.
Hele para, unvan, yükseltmeler vb. dağıtmak total elinizdeyse.
Veriyorsunuz, yaptırıyorsunuz!
Vesayeti açmışken bunun bir total(iter) vesayet olduğunun altını çizmeli. Otokratik bir durum. Ersin Kalaycıoğlu buna sultanizm adını veriyor. Türkiye üzerinde, yargı, hukuk, devlet, kaymakam, vali, sendika, Türkiye Varlık Fonu içindeki şirketler (patronu, kurucu RTE)... Sayın sayabildiğiniz kadar. Bir adım sonrası, tüm özel şirketleri de bu kapsamda görecek ama henüz mevzuat uygun değil.
SIRADA NE VAR?
Seçim Yasası ve İmamoğlu yasağından sonra, güdümlü “seçim oyunu” için sırada ne var?
Tartışılan konu HDP’yi kapatmak.
Birden mal varlıklarına el konmasını istedi yargıdan birileri.
İstedi mi istetildi mi, bilemem artık.
Baktım Bahçeli en son 15 Kasım’da kapatılsın dedi, bir aydır kendini zor tutuyor olabilir. Belki de AKP’nin türban değişikliği için HDP’nin kapısını aşındırmasının sonucunu bekliyordur.
VİTRİN DE Mİ GEREKMİYOR?
AKP, “demokrasi” olarak göstermelik bir “vitrin”i korumak istiyorsa, HDP’yi kapatmaz. HDP’yi kapatmakla ne gibi bir oy kazancı elde edeceğini henüz anlamış değilim, benim hesaplarımla tutmuyor. Partisi arkasında en kararlı seçmen orada. Parti kapatılırsa, hiçbirinin aklı karışmaz, kıl bile kopartamazlar.
Hele Demirtaş’ın son açıklaması, seçmeni katlayacak sonuçlar verir. Beş yılına mal olan “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” sloganı, sonuç itibarıyla bu kez gerçekleşir, Demirtaş’ı da hapisten çıkaran bir slogana evrilir.
HDP’yi kapatma adımı ile “göstermelik vitrin”lerinin üzerine siyah kepengi de indirmiş olurlar. AKP’nin MHP’yi bu konuda ikna çalışmaları sürüyor olmalı.
İMAMOĞLU SAHADA
Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesi çok zor ve AKP’nin her türlü oyununa açık. Seçilir, mazbatası verilmez.. Bunlar tartışılıyor. Siyasi mühendislik bu konuda hukuki olmayan, keyfi tüm kozları elinde tutuyor. Aday gösterilsin, boykot yapılsın, hiç aday çıkarılmasın gibi, şimdiki koşullarda uçuk teorilerin bir anlamı yok.
Oyunu “Ekrem İmamoğlu’na yapılan haksızlığı üst mahkemelerin bozacağı” gibi, gerçeklikle ilişkisi çok zor bir beklenti üzerine kurmak, kesinliklerin gündeme geldiği bu süreçte, büyük yanlışlıklar doğurur.
Ha şu olur, istinaf bir ay içinde kararı bozar ve kesinleştirir, savcı da itiraz etmez dava düşer.. Böyle bir düş gerçekleşirse politika yeniden bir kurgu arayabilir.
VESAYET SEPETİNDE NELER VAR?
Ekrem Bey siyaseti üst düzeyde etkileyecek bir lider konumuna yükseldi. Altılı masanın güçlü bir siyasi kozu olarak seçim sahalarında boy göstermesi büyük olasılıktır. Altılı masanın seçim meydanlarında önemli kozlarından biridir.
Vesayet, mühendislik altında bir süreçteyiz.
Seçim ve sandık üzerinde bu vesayetin sadece İmamoğlu üzerinde oynandığını düşünmeyelim.
Sepette başka konular var...
