Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yoksa Herkesin Tanrısı Farklı mı?
Tepeden tırnağa yalanlar üzerine inşa edilen ve toplumu düşünsel olarak iğfal etmeye yönelen bir iktidarın, “doğru” tarafı olabilir mi!
İşte, iktidarın geldiği nokta, camide içki içildiğini görmedim, yalan söyleyemem diyen Allah’ın en sevgili kullarından bir müezzinin 6 saat boyunca iktidarın savcılarınca sorguya çekilmesidir! Bu bir zulüm makinesi/mekanizmasıdır. Tepedeki kişiyi, en alttaki uzantısından tanırsınız...
Birinin Allah’ı, görmediğini görmedim diye söyletir. Diğerinin Allah’ı ise görmediğini gördüm diye söyletmeye zorlar...
Siyasal dincinin dinciliğini, inancını/Tanrı’yı kullanmasını bundan daha net, açık, saf anlatacak dünyada başka hiçbir şey bulamazsınız!
Dinsel olarak da aslında çoğumuzun bildiği, büyük bir riyakârlık da patlamıştır!
Şu görüş dile geliyor arada sırada: 11 yıldır iktidardalar, bu kadar yanlışı nasıl yaparlar?!
Bu düşünce, yaptıklarının siyasal ve toplumsal hata olduğunu görebilecek aklı başında birilerinin iktidarda olduğunu varsayar... Oysa öyle bir şey yok, 11 yıldır tek adam iktidarını inşa etmeyi sürdüren bir siyasal ideolojiden bahsediyoruz.
Bu iktidarın 2007 seçimlerinden sonra zalimliği bir zulüm iktidarına yöneldi. O seçimlerden sonra zulmün baş adresi, yalancı bir balkon konuşmasıyla eziyete start verdi! Yandaşlar, liberaller, AKP’den demokratikleşme dahil çok şey uman pek çok kanaat önderi, bu yalanın bilerek veya bilmeyerek peşine takılarak bugüne kadar geldi...
Arkadaşlar, bugün yaşadığımız zulüm, Ergenekon, Balyoz, Odatv davaları üzerine inşa edilerek, bu kadar büyük bir toplumsal şiddete gelişti, evrildi, dönüştü!! Bu davalar içeriklerine, delillerine, doğruluğuna veya yanlışlığına bakılarak anlaşılsaydı.. daha başında hukuk adına lime lime edilse ve gerçeğin yanında durulsaydı, bugün başımıza bu dağ düşmeyebilirdi... Şu görülmedi: Bir ülkede hukuk ve adalet yoksa, hiçbir şey yoktur! Evet iddia ediyorum, ne demokrasi ne insan hak ve özgürlükleri ne başka bir şey!!
Bazı açıkgözler, gerçeği hiç öğrenmek istemeyerek, salt ordunun vesayetine son verilmesi için, bugün hapishaneleri dolduran yüzlerce suçsuz insana büyük bir kıyım yapılmasına göz yumdular. Ordunun iktidar ve toplum üzerindeki vesayetine son verilmesinin binbir yolu yordamı vardı, iktidar hiçbirini denemedi, denemek istemedi, sadece ve sadece suçsuz insanları içeri tıkma yolunu seçti.
Bugün Silivri’nin asker kanadı dünden itibaren üç günlük açlık grevine girdi. Onların büyük çoğunluğu içeride yeniden demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlükleri, tarih ve gelecek okuyarak, kitaplar yazarak, gerçekleri görerek bugün topluma gerçekten çok daha büyük değerler katacak düzeye yükseldiler...
Bu davalara göz yumularak ve destek çıkılarak 6 yıldır yapılan hata, bugün büyük bir şiddet dalgası olarak topluma geri dönüyor. O zamanın destekçilerinden pek çok kimse bugün ‘RTE bizi aldattı’ diyor. Toplumsal olarak hepimiz çok büyük bedeller ödüyor olmamıza rağmen, şüphesiz, bunu söylemek de bir erdemdir. Bu erdem yaygınlaşmalı... İnsanlar yanlışlıklarını görebilir, geç ayılabilir; gerçek, bunu çok önceden görenlerin tekelinde değildir.
Ama buradan çok önemli bir ders çıkartılmalı: Bir lider ve bir siyasal iktidar söz konusu olduğunda, ancak bir süreçten bahsedebiliriz. Gerçek olan ise bu sürecin bütünüdür, anlık veya kısa vadeli görüntüler değil. Hele hele en kötü şey, kanaat liderlerinin bir siyasal iktidara kesin teslim olmasıdır. İktidar, her zaman bir baskı aracı, çıkar dağıtma ve güç biriktirme yeridir. Aklı başında ve çıkar peşinde koşmayan hiç kimse, siyasal olarak, böyle bir iktidara kol kanat germez, geremez. Yoksa bütün icraatlarında sorumluluğu paylaşır.
Bu ise ne acı bir şeydir!
RTE, ders alacak bir kimse değil. Sadece, iktidarını her tür aracı kullanarak güçlendirecek bir diktatör heveslisidir. Yaptıkları, bize hata gibi gözükür; onların doğruları ise demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, hukuk ve adalet üzerinde yükselmez; uygarlık ve insani değerlerle zerre kadar ilişkileri yoktur. Bu nedenle, “doğrularımız”, 180 derece birbirine ters düşer!
İktidara kenetlendin mi, hata üzerine hata yaparsın.. diktatörlerin temel işlevi de budur!
Duyuyoruz ki, Ankara’da iktidarın polisiye-siyasal savcılığı, Gezi protestosunu, hükümeti darbe yoluyla yıkmaya çalışmak ile suçlayacakmış... Aman aman, Silivri’yi de bundan daha iyi hiçbir şey anlatamaz. Tıpkı RTE’nin CNN’e, BBC’ye, Reuters’e bindirmesi gibi... Batı basını Odatv davasında uyanmıştı, ama şimdi, birden, RTE’nin sözlerinde, buradaki medya üzerinde büyük zulmü ve diktatör heveslisini çıplak olarak bir anda gördü!
Bir diktatör heveslisinin, diktatörlüğünü sürdürmek istemekten başka yapacağı bir şey yoktur...
Bir de bütün bu olanlardan çıkartabileceği ders, 250 bin kişilik polis gücünü iki kat artırma olabilir ki, böyle duyumlar geliyor. Eh, sırada ordusu da var...
Ordusunu, örneğin açlık grevine başlayan subayların üzerine saldırtır mı dersiniz?!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'