Örsan K. Öymen

CHP ve ideoloji

12 Kasım 2018 Pazartesi

Siyasetin temeli ideolojidir. İdeolojiden yoksun bir “siyaset”, makam, mevki, koltuk kapmaca oyununa dönüşür. Bu oyunu siyaset sanmak ve bu oyuna siyaset adını vermek cehalettir.
İdeoloji terimi, Antik Yunanca’daki idea ve logos terimlerinin birleşiminden türetilmiştir. Bu bağlamda idea kavram, logos kuram anlamına gelmektedir. İdeoloji, kavramsal ve kuramsal bir yapıdır. Bu kavramsal ve kuramsal yapı, toplumsal ve pratik yaşamla bütünleştiği zaman, siyaset, yani politika adı verilen alan ortaya çıkar. Politika, toplumsal bağlamda, teori ve pratik bütünlüğünün sağlandığı alandır.

12 Eylül askeri darbesi ideolojik bilince vurulmuş bir darbedir. Cehaleti teşvik eden bu darbe, Türkiye’nin bugünlere gelmesinde temel bir rol oynamıştır. ABD ve CIA destekli 12 Eylül askeri yönetimi bu yolla İslamcı siyasetin önünü açmıştır.
İslamcı siyaset bir çoğunun sandığı gibi bir ideoloji değildir. İslamcı siyaset dogmatizmdir.
İslamcı siyasetin temelinde kavram ve kuram değil, “vahiy” ve “iman” yatar. İslamcı siyaset bu gerçeği gizlemek için kavramları ve kuramları süs gibi kullanır, dogmatik yapısına kavramsal ve kuramsal bir görüntü kazandırmaya çalışır.

Türkiye’de ideoloji temelinde siyaset yapanların sayısı çok azdır. Sosyalist ve komünist hareket ideoloji temelinde siyaset yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk de, farklı bir kulvarda olsa da, ideoloji temelinde siyaset yapan nadir liderlerden birisidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı olan Atatürk, ideolojisini bu parti üzerinden geliştirmiştir.
Atatürk, monarşiyi bertaraf etmek için Cumhuriyetçilik, oligarşiyi bertaraf etmek için Halkçılık, serbest piyasacılığı bertaraf etmek için Devletçilik, teokrasiyi bertaraf etmek için Laiklik, ümmetçiliği bertaraf etmek için Milliyetçilik / Ulusçuluk, statükoculuğu ve muhafazakârlığı bertaraf etmek için Devrimcilik ilkelerini, CHP’nin ideolojisi olarak ortaya koymuştur.
CHP’nin 1959 Kurultayı’nda ortaya koyduğu “İlk Hedefler Beyannamesi”, 1965 yılında ortanın solunda yer aldığını ilan etmesi, 1976 Kurultayı’nda Demokratik Sol ve Sosyal Demokrat ilkeleri benimsemesi ve Sosyalist Enternasyonel’e üye olması, daha önce Atatürk’ün geliştirdiği Halkçılık ve Devletçilik ilkeleri ve yine Atatürk’ün uyguladığı karma ekonomik model üzerine inşa edilmiştir. Karma ekonomik model, Sosyalist Enternasyonel’in İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra benimsediği ve halen geçerli olan ilkelerinden birisidir.
Kapitalizm tezdir, komünizm onun antitezidir, sosyal demokrasi ikisinin sentezidir. Sosyal demokrasi komünizmden farklı olarak sınıfları ortadan kaldırmaz, ama sınıflar arası uçurumu gidermeye çalışır; sosyal demokrasi üretim araçlarında özel sektörü ortadan kaldırmaz, ama özel sektörü dengeleyecek güçlü bir kamu sektörü geliştirmeyi hedefler. 1990’lı ve 2000’li yıllarda, Tony Blair, Gerhard Schröder ve Kemal Derviş gibi, sosyal demokrasiyi serbest piyasacı ve özelleştirmeci neo-liberal çizgiye çekmeye çalışan sözde sosyal demokratlar türemiş olsa da, sosyal demokrasinin kavramsal ve kuramsal özüne sadık kalanlar, Olof Palme, Willy Brandt, Jeremy Corbyn gibi siyasetçiler olmuştur. Türkiye’de de 1970’li yıllarda Bülent Ecevit bu çizgide bir siyaset yürütmüştür.
Günümüzde CHP yönetiminde, bunları bilen ve kavrayan siyasetçi yok denecek kadar azdır. CHP, sosyal demokrasi ile altı okun çeliştiğini savunan, Avrupa’da tarihin çöp sepetindeki yerini alan Blair ve Schröder ekolünü temsil eden, bilgiye dayanmayan fikirlerin peşinden koşan, din, mezhep, etnik kimlik üzerinden popülizm yapan, makam, mevki, koltuk kapma yarışında olan kişilerin işgali altındadır.
İslamcı siyasetin zaferden zafere koşmasının temel nedenlerinden bir tanesi budur. Bu aslında, ABD ve CIA destekli 12 Eylül darbesinin zaferidir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları