Örsan K. Öymen

Uğur Mumcu

28 Ocak 2019 Pazartesi

Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu geçen hafta ölümünün 26. yılında tüm yurtta anıldı. 24 Ocak 1993 tarihinde bir suikast sonucunda katledilen Uğur Mumcu’yu ve onun ilkelerini yok etmenin olanaklı olmadığı bir kez daha görüldü.
Cumhuriyet gazetesinin efsane yazarı Uğur Mumcu, yaşamı boyunca faşizme, dinciliğe, bölücülüğe ve kapitalizme karşı mücadele verdi. Uğur Mumcu, kendisini sosyalist olarak tanımlamıştı. Ancak Uğur Mumcu bununla birlikte, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerinin de kararlı bir savunucusuydu. Çünkü Uğur Mumcu, başta laiklik olmak üzere, aydınlanma devrimlerinin başarısızlığa uğraması durumunda, sosyalist bir düzenin de kurulamayacağını bilecek kadar bilgili ve akıllıydı. Uğur Mumcu hiçbir zaman, bazı sözde sosyalistler gibi, Atatürk’ü karşısına almadı, aksine, bir yandan Atatürk düşmanı dincilere karşı, bir yandan da Atatürk’ü eleştiren “ikinci cumhuriyetçilere” karşı büyük bir mücadele verdi.
Uğur Mumcu’nun Atatürk’e sahip çıkmasının bir başka nedeni de, Atatürk’ün antiemperyalist kimliği idi. Gerçek bir vatansever olan Uğur Mumcu, her zaman Türkiye’nin bağımsızlığı için mücadele verdi. Uğur Mumcu, ABD’nin Türkiye’de oynadığı oyunları ve ABD’nin Türkiye’nin içindeki işbirlikçilerini deşifre etti.
1970’li yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi’nin, Ülkü Ocakları’nın ve Ülkücü Gençler Derneği’nin ABD ve CIA ile bağlantılarını ve Kontr-Gerilla’nın nasıl örgütlendiğini, 1980’li ve 1990’lı yıllarda “Milli Görüş” adı altında örgütlenen dinci yapıların, cemaatlerin ve tarikatların, ABD destekli Suudi Arabistan’dan nasıl yardım aldıklarını ortaya çıkardı.
Uğur Mumcu, kendisini “milliyetçi” ve “milli” olarak adlandıran örgütlenmelerin Türkiye’nin ve halkın yararı için değil, emperyalizmin çıkarları için çalıştığını, bu örgütlenmelerin kullandıkları “milliyetçi” ve “milli” gibi etiketlerin birer maske ve aldatmaca olduğunu belgeleriyle ortaya koydu.Uğur Mumcu sahte vatanseverleri deşifre etti ve bu gerici odakların devleti nasıl ele geçirdiğini belgeledi.
Uğur Mumcu, Kürtçü bölücü örgütlenmelerin Britanya, ABD ve İsrail ile bağlantılarını da belgeleriyle ortaya koydu. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra başlayan Kürt isyanlarının Britanya tarafından nasıl desteklendiğini ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu rolü ABD’nin ve İsrail’in nasıl üstlendiğini aktardı, terör örgütü PKK’nin emperyalizmin tetikçisi olduğunu vurguladı.
1990’lı yıllar, Türkiye’de gerçek vatanseverlerin katledildiği yıllardı. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu, hukukçu, öğretim üyesi Muammer Aksoy, ilahiyatçı, öğretim üyesi, SHP Parti Meclisi üyesi Bahriye Üçok, yazar, siyaset bilimci, öğretim üyesi Ahmet Taner Kışlalı, araştırmacı, yazar Turan Dursun da bu yıllarda katledildiler. Hepsinin ortak noktası, başta laiklik olmak üzere, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine sahip çıkmaları ve bu alanda etkili çalışmalar yapmalarıydı.
Bugün aydınlanma karşıtı hareket Türkiye’de iktidarda. Bu hareketin iktidarda olmasını sağlayan siyasi partiler de AKP ve MHP. Türkiye’yi ortaçağ karanlığına ve cehalete sürükleyen bu siyasi partilerin liderleri, hocalarının izinde yürümeye devam ediyorlar. Necmettin Erbakan’ın geçmişte üstlendiği rolü bugün Recep Tayyip Erdoğan üstlenmiş durumda. Alparslan Türkeş’in geçmişte üstlenmiş olduğu rolü bugün Devlet Bahçeli üstlenmiş durumda.
Uğur Mumcu, yazılarıyla ve kitaplarıyla, sadece Türkiye’nin yakın geçmişine ışık tutmamış, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini de öngörmüştür. Onu katleden odaklar şunu çok iyi bilmelidirler ki, aydınlanma, kurşunla, bombayla, hapisle ve geçici karşıdevrim hareketleriyle ortadan kaldırılabilecek bir şey değildir. İyi ve doğru olan bir şey, kaba kuvvetle ve baskıyla ortadan kaldırılamaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İsrail-İran savaşı 15 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları