Özdemir İnce

Hacıfışfışlar ve monşerler (15.10.2019)

15 Ekim 2019 Salı

Bugünkü yazımın adı 11 Haziran 2006 günü Hürriyet gazetesinde yayımladığım yazının tersi. Yazı “hariciye mensupları” tarafından alkışlanmıştı. Aradan geçen 13 yıl gösterdi ki “hacıfışfışlar”, “monşer” olmaya pek hevesliymiş. Yazının bir bölümünü bilginize sunuyorum.

***

Monşerler ve hacıfışfışlar
Hacıfışfışlar” Dışişleri Bakanlığı mensuplarına yani “hariciyeciler”e “monşer” derler hakaret olsun diye, ama hariciyeciler kimseye “hacıfışfış” demezler.

***

Bu benim tarzım: Gündemden düştüğü ve unutulur gibi olduğu zaman bir konu hakkında yazmak hoşuma gidiyor. Hacıfışfışlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Dışişleri Bakanlığı’nı ele geçirmek isterler. TSK, Hacıfışfışların fesadengiz amaçlarını çok iyi bildiği için yönetmelik ve özel yöntemlerle kendini korumayı başarmaktadır. Dışişleri Bakanlığı, TSK kadar koruyucu donanımlı olmasa da bakanlığın cumhuriyetçi meslek gelenekleri ciddi sızmalara engel olmaktadır. Monşerlik fitnesinin gerçek nedeni budur. Yoksa, hariciyecilik ya aile geleneğidir ya da mensuplarının çoğunun ailesi öğretmen, memur ve orta sınıf gruplarındandır. Çoğunun soylulukla, yüksek burjuvalıkla hiçbir ilişkisi yoktur.

***

Tanıdıklarım arasında Başkonsolosluktan yukarıya çıkarılmamış çok değerli, çok donanımlı hariciyeciler de vardır, ama onlar da monşerliği kabul etmezler. Monşerlik halktan kopukluğu, snopluk, züppelik ve alafrangalığı temsil eder hacıfışfışların gözünde. Ama hariciyecilik evrensel bir meslektir. Kasaba erkânıharpliği ile bu mesleğe giril(e)mez.
Ama ah Nakşibendileri ve Fethullahçıları hariciye masalarına, konsolosluklara, sefaretlere bir doldurabilseler; türbanlı eşleri, meslek memurlarını dünya başkentlerine bir salabilseler...
Başbakan Erdoğan bereket versin Mehmet Ali İrtemçelik gibi soğukkanlı ve politikacı mizacını yakından tanıyan bir Büyükelçi buldu karşısında.

***

Ya soğukkanlı olmayan ve politikacıyı yeterince tanımayan birine çatsaydı. Ya o Büyükelçi, “Sizin gibi Cumhuriyet ilkeleriyle sorunu olan bir Başbakan’la aynı yerde bulunamam, Cumhuriyetin bir Büyükelçisine hakaret edilmesine izin veremem!” deseydi. (...)
Başbakan’ın eşi Bayan Erdoğan, ABD’ye resmi heyetle birlikte gittiği için ülkeye girebilmiştir. Vize fotoğrafında başı açık olmayan, kulakları tam olarak görünmeyen kimseye pasaport vermezler.
(Hürriyet, 11/6/2006)

***

Uygar dünyanın tamamında diplomatların mezun oldukları çok özel yüksekokullar ve üniversiteler vardır.
Bir Fransız diplomat arkadaşım var. Türkçe, Arapça ve Farsça bilir. Mesleğe Ankara’da başladı. Şam’da bulundu. Daha sonra müsteşar olarak bir kez daha geldi. Dilini bildiği üç ülkenin tarih, sanat ve edebiyatını da çok iyi bilirdi. Şimdi emekli. Aynı niteliklere sahip Fransız, Belçikalı, Bulgar ve Sovyetler Birliği diplomatları anımsıyorum. Hepsi mesleğe ilk basamaktan girmişlerdi.
Türkiye’de de gelenek böyleydi. Tanıdıklarımın tamamı böyleydi. Türkiye’nin ilk Küba Büyükelçisi (1980) Nazmi Akıman İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Columbia Üniversitesi Siyasal Bilgiler fakültelerinde yükseköğrenimini tamamlamıştı. Havana’ya giderken, Nicolas Guillen’den çevirdiğim Küba Şarkıları’nı yanında götürmüş ve Nicolas Guillen’le tanışmıştı.

***

Günümüzde Cumhurbaşkanı’nın tek imzası ile atadığı büyükelçilerin bir tekinde bile diplomasi mesleği için gerekli ve zorunlu evrensel niteliklerin hiçbiri yoktur. İslam ülkeleri dışında her yerde izole yaşamak zorundadırlar.
Büyükelçiliklere dışarıdan atama yapılmaz değildir. Yapılır ama bunlar dünya çapında ünlü, değerleri, tartışılmaz insanlardır: Şair Pablo Neruda (Şili), şair Olcas Süleymanov (Kazakistan), romancı Cengiz Aytmatov (Kırgızistan), vb. Bizden Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal...

***

ÖNEMLİ NOT: Suriye Harekâtı’nın barışcıl amacının dünyaya iyi anlatılmadığı, dünya ülkelerinin yüzde 95’inin bu harekâta karşı olmasından anlaşılmaktadır. Görevlerini iyi yapmayan büyükelçilerin tamamının görevden alınarak yerlerine AKP ruhlu insanların atanması gerekmektedir. Örneğin anayasa âlim ve muallimi Burhan Kuzu ABD’ye “monşer” olarak atanabilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları