Özdemir İnce

Milli irade safsatası (2)

02 Şubat 2024 Cuma

“Milli irade safsatası”nın birincisi ne zaman yayımlandı diye boşuna kafa yormayın, bundan 22 yıl önce 1 Aralık 2002 günü Hürriyet Pazar’da yayımlandı. TİP Hatay milletvekili olup mapus damında esir tutulan Can Atalay’ın milletvekilliğini kaldıranın TBMM’de mukim “milli irade” olduğunu duyunca onun ne türlü ebegümeci olduğunu anlatan eski yazım aklıma geldi:

***

[... İlkin şu “milli irade”yi Türkçe sözlüklerde, ansiklopedilerde bir arayalım, daha sonra yabancı dillere bakarız.

“Milli irade”nin karşılığı “milli”de de var, “irade”de de.

“Milli”deki tanım söyle: “Bir halkın tümünün veya büyük bölümünün duygularını, eğilimlerini yansıtan, onların onayına dayanan irade.”

“İrade”deki tanım da şöyle: “İradei milliye: Milli irade, milletin isteği, arzusu.”

Bizdeki gibi ağızlara sakız olmasa da “milli irade”nin Fransızcası şöyle: “La Volonté nationale.” 1789 Büyük Fransız Devrimi’nden sonra kullanılmaya başlanmış ve devrimin gerekçesi olarak gösterilmiş. Daha sonra, iktidarı zorla ele geçirip Cumhuriyeti yıkan Louis Napoléon kendisini “Tanrı’nın ve milletin iradesi ile Fransızların imparatoru” (Empereur des Français par grâce de Dieu et volonté nationale) ilan etmiş. Görüldüğü gibi Fransızlar bu kavramı bizdeki anlamında kullanmıyorlar. Ayrıca 19. yüzyılın dinci felsefecileri ve metafizikçileri “bireysel bilinç”i kapsayan “üst bilinç”i yani Tanrı’yı işaret etmek için kullanmışlar bu kavramı.

Bizim siyasetçilerin kullandığı anlamda milli irade, bireysel iradelerin üzerinde ve onlardan bağımsız ve onları içeren bir iradeyi işaret ediyor. Bu irade herhangi bir ulusun, milletin iradesi olamaz. Tek tek bireylerin iradelerini ancak Tanrı iradesi içerir. Bu işin metafizik yanı.

Siyasal bağlama gelelim: Milli irade eğer, politikacıların dediği gibi, TBMM’de tecelli ediyorsa tek parçalı, yekpare bir milli irade olamaz. Meclis’teki milli irade parçalı ve yüzdelerle ifade ediliyor. Daha açık söylemek gerekirse, milli iradeninin yüzde 34.27’sini AKP ve yüzde 0.19’unu ise TKP temsil etmektedir. Ama TKP’nin payı ne kadar küçük olursa olsun, herhangi parti onun temsil ettiği milli iradeye sahip çıkamaz. (...) AKP sadece birinci partidir ve varsayılan milli iradenin tümüne sahip değildir.

Dobra konuşmak gerekirse: “Milli irade” kavramını, “İhtilal” ve “zorbalık” rejimlerinin dayanağı olduğu için, demokratik ülkelerde seçim sonuçları bağlamında kullanmak çok yanlış. Ama bizim politikacılar ve kimi basın mensubu bu yanlışlığın farkında bile değiller.

Bir seçim yapılmış ve bu seçimi AKP kazanmıştır (...) AKP’nin kazandığı seçime bütün taraflar saygı göstermek zorundadır. Ama seçimin sonuçlarını, metafizik, hatta dinsel bir tanımlama ile “milli iradenin tecellisi” olarak ilan etmenin hiçbir saygın yanı yoktur. Bu, safsata olur!

Milli irade tikel ve tekil bir olgu değil. Tümel ve bütünsel olduğu zaman Tanrı ile özdeşleşiyor. Bu nedenle, gelecek seçimlerde mutlaka değişecek olan Meclis aritmetiğini bizim siyasetçilerin “milli irade”nin yansıması olarak kabul etmeleri çok yanlış. 

Çünkü demokrasilerde siyasal anlamda “kutsal” bir milli iradeden söz edilemez. Her seçimin sonucu dünyevidir. Her seçimde yanılması olası seçmenin verdiği karara hukuki saygı göstermek gerekir ama bu kararın farazi bile olsa milli iradeyi temsil etmesi mümkün değildir. Zaten milli irade diye bir şey de yoktur!]

***

Milli irade bir faşist ninnidir ama yazdıklarımı yok sayıp milli iradeyi var sayalım ve bu irade Meclis’te tecelli etsin. Çoğunluk oldu diye milli irade AKP’nin tapulu malı değil. Bir milletvekili çalınan TİP’in de payı var.

Kurucu Meclis’in 1921’de ve 1924’te yaptığı anayasalar milli iradenin gerçek temsilcisidir. Anayasanın milli irade temsilciliği TBMM’de olduğu gibi parçalı değil yekparedir ve TBMM’nin temsil gücünün önünde yer alır. AKP ve MHP genel başkanlarından başlayarak bu partilerin milletvekilleri bu gerçeği kesinlikle bilmiyorlar. Milli irade alanında en büyük pay anayasaya ve onu temsil eden Anayasa Mahkemesi’ne aittir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamayanlar, her kim ise, milli irade’ye karşı darbe yapmıştır. O halde Yüce Divan’a !



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Din ve vicdan hürriyeti 13 Aralık 2024
Üst kimlik olarak İslam 10 Aralık 2024
Yandaş hakem 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları