TBMM başkanı ve 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

TBMM başkanı ve 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu

14.04.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Basından aktarıyorum: [TBMM Başkanı Kurtulmuş, Meclis’in önündeki ikinci sorumluluğun ise yeni bir anayasa olduğunu anlattı.

“Aynen 1921 Anayasası’nda olduğu gibi Türkiye’nin katılımcı, güçlü bir anayasa yapma imkânı bu Meclis’te vardır” diyen Kurtulmuş, “Şunu söylememiz gerekir: artık kaç kere değiştirilirse değiştirilsin 1980 ve 1960 darbelerinin o karanlık eserlerini bünyesinde taşıyan bu mevcut anayasadan Türkiye’nin sivil siyasetinin kurtulma vakti çoktan gelmiştir” dedi.

Anayasa değişikliğinin Türkiye’nin demokratik standardının yükseltilmesi için bir zorunluluk olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Ümit ediyoruz ki burada yeni dönemde ortaya çıkacak anlayış birliği içerisinde hele hele hiç millete gitmeye hiç gerek kalmadan Meclis’te oluşacak çok büyük bir ittifakla yeni anayasamızı yapmak mümkün olur ve bu şeref de 28’inci dönem milletvekillerinin üzerinde olur” diye konuştu.]

***

1921 yılında Millet Meclisi’nin çıkardığı Teşkilat-ı Esasiye Kanunu üzerine 2007’den bu yana en azından bir düzine yazı yazdım. Sonradan anayasa adını alan bu geçici metin 10, 11 ve 23. maddeleri yüzünden hiç de tekin değildir. Çünkü 11. madde ayrılıkçıların; mevcut anayasanın “Başlangıç Bölümü” ile ilk dört maddesi ve 174. maddesine karşı olan siyasal İslamcıların umut kaynağı olmuştur. Bay Kurtulmuş’un dünyanın en iyi anayasalarından biri sayılan 1961 Anayasası’nı karalamasına göz yumalım ama 1921 ile 2024 yılları arasında geçen 103 yıllık zamanı yaşanmamış saymasına ne demeli? Üstelik yapılan yeni anayasanın halkoyuna gitmesi hiç de temenni edilmemekteymiş.

10 Nisan 2024 gününe kadar, 1921 metninin 11. maddesini referans alanlara karşı neredeyse tek başımaydım. Nihayet tarihçi Sinan Meydan o gün Cumhuriyet gazetesinde “1921 Anayasası Tuzağı” başlıklı mükemmel bir yazı yayımladı ve 1921 metninin nasıl ve neden zamanaşımına uğradığını anlaşılacak bir biçimde açıkladı.

Numan Kurtulmuş, Başyücelik rejiminin ıskartaya çıkardığı bir Meclis’in başkanıdır. Bunu içine sindirmektedir. Mevcut yönetim, 1921 döneminin yanında despotizm sayılır ama Bay Kurtulmuş bu duruma ses çıkarmamıştır. Başyücelik rejimi yavaş yavaş kurulurken demokrasiyi ve güçler ayrılığını savunmak aklına gelmemiştir. Başkanlık ettiği Büyük Millet Meclisi artık işlevsizdir, anayasa rafa kaldırılmış, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay’ın kapılarına kilit vurulmuştur.

TBMM başkanı, “Meclis’te oluşacak çok büyük bir ittifakla yeni anayasamızı yapmak mümkün olur ve bu şeref de 28’inci dönem milletvekillerinin üzerinde olur” diyor. Yani mevcut anayasayı yürürlükten kaldırarak yeni bir anayasa yapmayı hayal ediyor. Bu nasıl olacak? Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in Anayasa Hukuku kitabının 20. basımına bir bakalım.

Asli kurucu iktidar, daha önceden konmuş hiçbir hukuk kuralına bağlı ve kayıtlı olmaksızın, bir devleti kuran; ona hukuki/siyasi statüsünü kazandıran; anayasayı ilk kez ya da yeniden yapan iktidardır. Asli kurucu iktidar, yeni bir hukuk düzeni oluştururken eski hukuk düzeni ortadan kalktığı ya da hukuki bir boşluk bulunduğu varsayımına dayanır. Ancak, istisnai olarak, asli kuruculuk yetkisi hukuken yürürlükteki anayasa ile de öngörülebiliyor.

Asli kuruculuk değişik durumlarda ortaya çıkabilir. Bunlardan birincisi yeni bir devletin kurulması durumudur. (...)  İkincisi, bir savaş sonu olan devletin yeniden ortaya çıkmasıdır. (...) Üçüncüsü, var olan anayasalı düzenin bir ihtilal ya da darbe ile ortadan kaldırılması durumudur. Örneğin 1961 ve 1982’de Türkiye gibi. Şu halde, asli kuruculuk yürürlükte bir anayasa olmadığı ya da yürürlükteki anayasal düzene son verildiği durumlarda söz konusu oluyor. (s.178)

Katı anayasaların değiştirilme usulleri: Türkiye’de, 1982 Anayasası’na göre, TBMM üye tam sayısının en az üçte biri tarafından yazıyla önerilebilir. Halk (seçmenler) ve yürütme bu konuda yetkili değildir. TBMM’de değişikliğin kabulü için nitelikli çoğunluk (üçte iki, beşte üç) aranır.

1982 Anayasası’na göre anayasa değişikliği Fransa ve İtalya’da olduğu gibi halkoyuna sunulur. Ancak anayasanın 175. maddesinde 1987 yılında yapılan değişikliğe göre değişiklik halkoyuna sunulmayabiliyor. (s.193-197)

Ne var ki konuşmasının bir yerinde “yeni bir anayasa”dan, daha sonra “anayasa değişikliği”nden söz eden TBMM başkanının ne yapmak istediği belli değil. Ama ben her iki durumda da ne yapılması gerektiğini yazdım.

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025