Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Nesin'den 'Büyüklere Masallar'!
29 Ocak’ta bu köşedeki yazım şöyle başlıyordu:
“Gel de büyük yazar Aziz Nesin’e hak verme! Türk halkının yüzde 60’ının zekâsından kuşku duyan yazarın, yaklaşık yarım yüzyıl önce okuduğum ‘Büyüklere Masallar’ kitabından bir öyküyü anımsadım.”
“Halkı mutlu, zengin bir ülkede yılanlar, çıyanlar, çakallar, çeşitli haşereler çoğalmaya başlamış. Ne kadar mücadele edilirse edilsin bu yaratıkların tüm ülkeye yayılışı önlenememiş.
Ülke ileri gelenleri ne yapacaklarını şaşırmışlar. Biri, bir ulu insanı anımsamış. Ülkeyi, kurtarsa kurtarsa onun kurtaracağını algılamışlar. Ulu, insanların isteklerini kabul ederek başa geçmiş. İlk talimatı ‘Doğu kapısını kapatın!’ olmuş. Güç bela doğu kapısı kapatılınca, yaratıkların ülkeye girişleri önlenmiş. Yaratıkların daha da çoğalmaları önlenince, içeridekilerle mücadele kolaylaşmış. Ülke eski mutlu yaşamına dönmüş.
Aradan uzun bir süre geçmiş. Ülkenin ileri gelenlerinden bazıları ötekilerin önüne geçme sevdasına kapılmışlar. ‘Doğu kapısını azıcık aralarsak, gelenler bize oy verir, biz de seçimi kazanır, başa geçeriz’ düşüncesini uygulamışlar. Doğudan gelen yılanlar, çıyanlar, çakallar oylarını kapıyı aralayanlara vermişler. Bir sonraki seçimde öteki ileri gelenler de ‘Bu sefer doğu kapısını biz biraz daha fazla aralayalım. Yeni gelenlerin oyları ile seçimi biz kazanırız’ demişler. Gerçekten yeni gelenlerin oyları ile seçimi kazanmışlar. O günden sonra seçimi kazanmak isteyen herkes, kapıyı kendine göre aralamış, sonuçta ülke ulu’nun müdahalesinden önceki duruma dönmüş. Öykü, ileri görüşün güzel bir örneği değil mi?”
Bugün köşemizde “türban” ve “kara çarşaf” olgusunu değerlendirmek için o yazımı anımsayalım istedim. Bu “masal”dan sonra tarihsel bir gerçeği de anımsayalım. Fransız İhtilali’nin ardından 1796’da Paris’e atanan ilk Osmanlı Büyükelçisi Mora’lı Seyit Ali Efendi denizyolundan gittiği Marsilya’da büyük törenle karşılanır. Napolyon Bonapart başta olmak üzere, özellikle Fransız sosyetesinin bayanlarından olağanüstü ilgi görür. Ali Efendi’nin sarığı Fransız kadınları arasında moda olur. Farsçadan dilimize giren “dülbend (tülbent)” sözcüğü, Paris’te Ali Efendi’nin sarığına özenilerek değerli kumaşlarla saçları örtme biçimi “türban” sözcüğüne dönüşür. Fransızca “türban” sözcüğü ve biçimi yeni adıyla Türkiye’ye geri gelir. Dolayısıyla “türban”ın İslamiyetle en ufak bir ilişkisi yoktur.
Erzurum’daki İran Başkonsolosluğu “Doğu kapısını” açıncaya değin Türkiye’de “türban” görülmez. Daha önce yazdığımız gibi, İran Başkonsolosluğu 1985’te “İslamiyeti” değil “Humeyni dinini” Türkiye’ye ihraç etmeye, Atatürk Üniversitesi’ndeki genç öğrenci kızlarla başlar. Burssuz, yoksul kız öğrencilere, devlet bursunun iki katı bir aylığı karşılıksız verir. Tek koşul “Humeyni dininde” olduğu gibi “türban” takmaktır. Bu girişim kısa sürede bu üniversitede yaygınlaşacak, sonra öteki üniversitelere sıçrayıp “siyasal simgeye” dönüşüm gerçekleşecektir. Tahran, doğu kapısını aralamıştır.
Kapatılan Kadınlar!
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı Cumhuriyet’in “ekonomi muhabirliğini” yaparken Odalar Birliği başkanlığına 1969’da seçilmeden önce genel sekreterken tanımıştım. Başkan seçildiği günü çıkan kavgada “ülkücü yandaşları” bir grup gazeteci arasında beni de tartaklamışlardı. Bu olaydan sonra Erbakan nazik bir dille “geçmiş olsun” ve “özür” içerikli bir mektup göndermişti.
İki yıl önce, 41 yaşındayken sekreteri 24 yaşındaki Nermin Hanım’la evlenmişti. Alımlı bir kadın olan rahmetli Nermin Hanım’ı da o günlerde tanımıştım. Başı açıktı. Nikâhta da başı açık bir gelinlik giymişti. O yıllarda moda olmaya başlayan mini etek giymese de etekleri diz boyundaydı. Ancak yıllarca sonra Nakşibendi eşinin baskısı ile örtünmek zorunda kaldı. Erbakan Hoca, birlik başkanlığını sıçrama tahtası olarak kullanıp aynı yıl Konya’dan bağımsız olarak TBMM’ye girdi. Bir yıl sonra Milli Nizam Partisi’ni kurdu. 12 Mart’ta partisi kapatıldı. Ardından çeşitli partiler kurdu ve kapatıldı. “Doğu kapısını” aralatan İran büyükelçileri ve kara çarşaflılarla seçim alanlarında boy gösterdi.
Erbakan Hoca’nın “rahleyi tedrisinden” geçen, günümüzde devlet protokolünün tepesindeki üç kişinin eşlerinin evlilikleri öncesindeki giysilerine bakalım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 30 yaşındayken 14 yaşında evlendiğinde Hayrünnisa Hanım’ın da başı açıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Hanım’ın yandaki resmine bakarsanız evlenmeden önce bırakın başının açıklığını, eteğinin diz boyunun üstünde olduğunu görürsünüz. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in eşi Gülten Hanım’ın gelinliğinde türban nerede?
Türkiye’de bazı siyasacılar, iktidara gelmek için kadını, ikinci sınıf “kapatma” insan olarak görmüyorlar mı?
Baykal’ın CHP’sinin Tespihi!
CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 1925’te Kastamonu’da ne demişti: “Biz her açıdan uygar insan olmalıyız. Düşüncemiz, aklımız, tepeden tırnağa kadar uygar olacaktır. Uygar ve uluslararası giysi ulusumuza layıktır, onu giyeceğiz.” Partinin bugünkü başkanı Deniz Baykal ne diyor: “Türban siyasal simgedir, kara çarşaf değildir.” Yandaşlarına göre Baykal ne yapmış: “Açılım!”
Değil şu anda koltukta oturması, daha önce de çeşitli kereler yazdığımız gibi, çoktan çekip gitmesi gereken Baykal’ın seçim karnesine göz atalım:
Genel seçim: 1995’te yüzde 10.7, 1999’da ise 8.7 ile “CHP’yi barajın altına gömen Genel Başkan” diye tarihe geçmemiş miydi?. 2002’de yüzde 19.4, 2007’de DSP’nin payandası ile yüzde 20.9.
Yerel seçim: 1994’te yüzde 4.6, 1999’da 11.8 ve 2004’te 18.2.
Baykal, aklı sıra Nesin’in “masalında” olduğu gibi Doğu kapısını aralayıp partisine oy kazandıracak. Erdoğan, Baykal’ın bu girişiminden dolayı zevkten dört köşe olduğunu acaba neden açıkladı dersiniz?
Baykal’a çok tepki geldi. Ama Baykal her şeyin iyisini bildiği için tepkilere tepki gösterdi. Bugüne değin “iktidar” yüzü göstermediği CHP’yi “iktidarsız” yapmış bir genel başkan hakkında Hürriyet gazetesinde Latif’in bir karikatürünü, komşu taksi durağımdan, CHP’ye oy vermiş ve yine de vereceğine inandığım bir şoför arkadaş, “sokaktaki adam” diliyle yorumladı.
Latif’in karikatüründe, eşi kara çarşaflı olan bir satıcıya bir müşteri, “CHP tespihi var mı otuz üçlük!” diye soruyor. Şoför arkadaş, karikatüristi eleştiriyor: “Tespih zaten 33’lüktür. İktidarsız CHP’nin tespihi olsa olsa 31’lik olur!”
Baykal CHP’de “açılım” derken, “kapalım” uygularken yoksa yine çarşaflamıyor mu?
Rahmetli Ertuğrul Baydar!
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde benden iki yıl önceki sınıfta okuyan rahmetli ağabeyimiz Ertuğrul Baydar, uzun süre Çalışma Bakanlığı’nda müfettiş olarak görev yaptı. Fakültede anlattığı bir olayı anımsıyorum.
Babasına dayanarak anlattığı gerçek öykü kolay kolay unutulacak gibi değil. Öyküyü Baykal gibi eşi ve SBF’den çalışkan sınıf arkadaşım Olcay Hanım’ın da anımsayacağını sanıyorum.
Celal Baydar, “Ağır ceza başkanlığı” yapmış bir yargıç... Doğu Anadolu’da bir kentte bu görevde eşi Samime Hanım ile “kara çarşaflı kadınların çokluğundan” yakınmaktadırlar. Atatürk kuşağının aydın çifti bu durumdan çok üzgündürler. Ertuğrul’un öyküsü şöyle gelişir:
“Bir gün babam eve geldiğinde anneme ‘gözün aydın’ dedi. Annem nedenini sorunca babam anlattı. Kent kara çarşaflılardan kurtulacak. Vali bey bir genelge yayımladı. Bundan böyle genelevde çalışan kadınlar ‘çarşı iznine’ çarşaflı çıkacaklar. Yarın belediyenin tellalı da valinin genelgesini sokaklarda duyuracak. Sonuçta kentte bir hafta içinde tek bir çarşaflı kadın kalmadı!”
Elmek: oacar@superonline.com \tFaks: 0312. 442 79 90
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi