Suriye’de Pişen Aş!

Türkçede “Komşuda pişer, bize de düşer” diye bir söz var. İnşallah komşu Suriye’de “Arap Baharı” sevdası ile pişmeye başlayan aş bize düşmez!

Cuma günü “Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu”nda (BMGK) Suriye konusunda bir karar tasarısı iyi ki veto edildi! Tasarıda şöyle bir madde de vardı: “Komşu devletler, Suriye muhalefetiyle çalışma konusunda yüreklendirilir.” Komşu devletlerin başında kim geliyor?

Beşşar Esad yönetimine karşı ortaya çıkan “Özgür Suriye Ordusu” adlı muhalefetin safına Türkiye itilecekti. Yine de Türkiye’ye, Suriye’de sahnelenen oyundaki başrollerden biri oynatılıyor. Oyunun kahramanlarına kısaca göz atalım:

Suriye: Diktatör ve Türkiye karşıtı baba Hafız Esad ölünce Suriye’de ılımlı bir hava esmeye başladı. Türkiye’de AKP iktidarı ile çok olumlu ilişkiler kuruldu. Bu değişim ABD’yi ve İsrail’i de sevindirir oldu.

Ancak, Kuzey Afrika’daki “Arap Baharı”nın ateşi Suriye’ye de sıçrayınca, çeşitli etnik ve dinsel gruplardan oluşan halk, daha çok demokratik özgürlük istemeye başladı. Haklı isteklerin sağlanması yerine karşıtların üzerine ordu birlikleri sürüldü; ateş açıldı, bazı kentler bombalandı. 11 ayda 5 bin 400 kişi öldürüldü.

İstanbul’un nüfusundan biraz daha fazla insanın yaşadığı ülkede, 270 bin kişilik ordu da bölündü, bazı komutanlar karşıtların arasına katılınca çatışmalar tırmandı.

Son olarak kutsal “kandil” gününde bile ve baba Esad’ın Hama kentinde 40 bin kişinin katliamından sorumlu olduğu haftanın yıldönümünde, bu kez Humus’ta 340 gösterici öldürüldü 1300 kişi yaralandı. Ölümlü gösterilerin olduğu gün olaylar BMGK’nin gündemindeydi.

Türkiye: Ankara, burnunu komşunun içişlerine sokmakla kalmadı, 3 milyar dolarlık ticaretin yanı sıra Türk işadamlarının yeni yatırımlarının önü kesildi. Türkiye, Suriyeli sığınmacıların ve karşıt liderlerin karargâhı oldu.

ABD Başkanı Barack Husein Obama’nın “En yakın beş adamımdan biri” dediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esad’ı dışladı ve muhalefete destek verdi.

Almanya, Münih toplantısında Türkiye’nin Arap Birliği ile işbirliği yaparak Suriye’ye karşı “merkez (cephe)” oluşturmasını önerdi. Bu öneri BMGK karar tasarısına bir cümle ile de olsa yansıtıldı.

Rusya: BMGK’nin daimi üyesi Rusya’nın tepkileri dikkate alınarak karar tasarısı uzun görüşmelerden sonra yumuşatıldıysa da Moskova, “Esad’ı değiştirmek rejimi değiştirmek anlamına gelir” gerekçesiyle yine de “veto” etti.

Rusya’nın Suriye’de, Tartus Limanı’nda 40 yıldır deniz üssü bulunuyor. Ayrıca Suriye’ye 4 milyar dolarlık silah sattığı da unutulmamalıdır.

Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bugün yanında gizli haber alma örgütünün başı ile Şam’da Esad ile görüşmeye gidiyor.

Çin: BMGK’de bir başka veto Çin’den geldi. Yabancı haber kaynaklarına göre bu vetonun nedeni, İran’ın Çin’e “ucuz petrol satma sözüne” bağlandı. Ayrıca Çin’in Suriye üzerinden Akdeniz ülkelerine yönelik ticaretinin de varlığına dikkat çekiliyor.

ABD: Suriye’nin İsrail üzerindeki baskısını azaltmayı da amaçlayan Vaşington, BMGK’den istenen, üstelik yumuşatılmış bir kararı çıkaramamanın kızgınlığını yaşıyor.

Kadınlığına rağmen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, kararı veto eden Rusya ve Çin’i “travesti (dönme)” sözü ile suçladı. BM’deki büyükelçisi de, bir kadın olan Susan Rice “Suriye’de akan her kan damlası Rusya ve Çin’in eline bulaşacak” diyerek vetoculara katliamın suç ortaklığını yükledi.

Bu gelişmeler başka Arap ülkelerinde Rusya ve Çin karşıtı gösterilere yol açarken “vetonun” da Esad yanlılarını cesaretlendireceğinden söz ediliyor. Bu gidişle, Suriye’deki iç savaş tamtamlarının başka ülkelerden daha çok Türkiye’de duyulacağı anlaşılıyor.

Amerikalı yazar Paul Auster ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki “söz dalaşı” yabancı basında gündem oluşturdu. Time dergisi, Amerikan AP haber ajansı, CNN televizyonu Auster’a destek verirken, Türkiye’deki özgürlük kısıtlamalarına da dikkat çektiler. Kim zarar gördü? Elbette Türkiye!

Bu arada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Amerikalı yazar hakkında “Atatürk’e müthiş benziyor. İnanınız bundan daha fazla benzeyenini görmedim. Hazır Türkiye’ye gelmişken o yönünü de keşfedip belki bir film senaryosu üzerinde onu aktör olarak da düşünebilirler” dedi.

Arınç’ın bu sözleri internet iletilerinde şu yoruma dönüşerek dolaşıyor:

“Erdoğan’ın, Auster’a düşmanlığının nedeni şimdi daha iyi anlaşıldı!”

***

İnternetteki iletilerden biri daha:

“Galatasaray Kulübü Başkanı’nın ‘25 milyon Galatasaraylının yirmi milyonu AKP’ye oy verdi’ demecinden sonra kulübün sarı-kırmızı olan renklerinin morardığı söyleniyor!”

***

Bir başka internet iletisinde şöyle bir çetele var: