Özgür Mumcu

Ah O Kutlu Önder

23 Nisan 2015 Perşembe

Bakınız, her şeyi bilmek çok zor bir yük. Her şeyden bahsediyorum. Kâinatta olmuş, olan ve olacak her şey. Bugüne dek insanlık tarihinde kimseye nasip olmamış bir kabiliyet. Bir düşünün, bütün sırlara vakıfsınız. Hiçbir şeyin farkında olmayan ve ancak size umut bağlamış insanlığa bu sırları onları alıştırarak vermek zorundasınız.
Her şeyi bilen kişi başta hepimiz gibiydi. Hakikat geniş bir perdenin ardında yatan devasa bir manzaraysa o da biz faniler gibi o perdede açabildiği pencerenin gösterdiğiyle yetiniyordu.
Perde kadimdi. Perde ağırdı ve sert dikişsiz kumaşı bir ufak pencereden fazlasına elvermiyordu.
Ancak göklerden gelen o çağrıyı duyabilen iki elini perdedeki pencerenin köşelerine yerleştirip hakikatle arasındaki o cehalet kumaşını boydan boya yırtıp atabilirdi.
İnsanlık kendi küçük pencerelerine mahkûmdu ancak o sesi duyanı sezecek ilahi bir hikmetle donatılmıştı.
O derin sezgisiyle o perdeyi yırtacak olanı buldu ve kendisine yol göstermesi için onu seçti.
Sadece kendisinin gördüklerinin ışığı alnına vurmuş o kutlu önder ardında inananlarıyla yola düştü.
Hakikati saklayan sır perdesinin muhafızları vardı. Telaşlandılar. Hakikatin ulu manzarasına bir defa hâkim olan ya herkesi peşinden sürüklerse?
Ya gözlerdeki, gönüllerdeki o perdeyi çekip atarsa?
Toplandılar. Konuştular. Ellerinden geleni artlarına koymadılar. Oyuncak ettiklerini göreve çağırdılar. Kutlu önderin yoluna tuzaklar kurdular.
Fakat Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Ve Allah o seçilmiş insanın arkasındaydı. Tuzaklar bir bir, kara muhafızları acıyla sağır eden bir gümbürtüyle yerle yeksan olup buharlaştı.
Yürüyordu büyük önder, yürüyordu inananları.
Bir memleket mecbur bırakıldığı uykusundan uyanmış, becerikli ellerini dizlerine bir defa vurmuş ve ayağa kalkmıştı.
Bir memleket, bir millet, tek vücut, senelerdir onu zincirlemiş olanların gözlerinin içine bakarak omuriliğini doğrultmuş ve geniş göğsüyle ileri atılmıştı.
Bir memleket, bir millet bir adamda yeniden doğmuştu.
Her şeyi bilen o kutlu önder millete kesmiş vücuduyla bütün engelleri kararlı ama zarif hamlelerle aşmış, hakikatin kıyısında gülümsüyordu.
Ardından yürüyenlere döndü. Çoğalın dedi. En az üç çocuk yapın. Çoğalın ki sırları bilenler çoğalsın. Çoğalın ki bu millet kainatta ona verilen görevi yerine getirebilsin.
Her şeyi biliyordu. Geleceği görebiliyordu.
Tuzak kuranlar son bir defa denediler. Telefonlara 4g’yi getirmeye çalıştılar. Durun dedi 3g’de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdi.
Bekleyin ve iki sene sonra 5g’ye geçelim diye buyurdu. İzleyenler alkışladılar.
Bütün uzmanlar 5g teknolojisine en erken 2020’de geçileceğini söylüyor. Kutlu önder ise iki sene verdi.
Sarayında kendi elleriyle 5g teknolojisini üretecek ve bir seher vakti Ankara semalarında havalanan kırlangıçların müjdesi eşliğinde hepimizin telefonuna bizzat elleriyle 5g’yi yerleştirecek.
Her şeyi biliyor. Her şeyi bilmek büyük bir yük.
İnsanın aklının çeperlerini zorlayacak kadar büyük bir yük.
Erdoğan, o kutlu önder!
Kıymetini bilelim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları