Özgür Mumcu

Çocuk Oyunu

19 Ocak 2015 Pazartesi

Müzmin muhaliflikten sıkıldım. Hem bir işe yaradığı yok hem de iktidarı sinirlendirip ülkeyi geriyoruz. Bu sebeple artık iktidarın olumlu taraflarına odaklanmaya karar verdim. Gül düşünelim ki gülistan olsun.
Mesela Cumhurbaşkanı. O sert, diklenmeden dik duruşunun ardında bir çocuğun ruhunun gizli olduğunu kim bilebilirdi.
Önce kendine kocaman bir bina yaptırdı. Masallardaki gibi içine bin oda kondurdu. Bunu Beyefendi’nin otoriterleşmesinin bir sembolü olarak değerlendirerek ne kadar büyük bir hata yaptık.
Oysa çocukluk düşlerinin nihayet gerçekleşebileceği bir büyük oyun parkıydı burası. Odadan odaya yakalamaca oynamanın, bin oda içinde saklambacın özgürleştirici keyfini hayal etmek bile insanı gülümsetiyor.
Her masalın canlandırılabileceği bir dekor da aynı zamanda. Kafdağı ararsanız yüksek mi yüksek, padişah olmak isterseniz heybetli mi heybetli.
İnsan boyunda canlı oyuncak askerler de boşuna yapılmadı herhalde. Canın sıkıldığında “Muhafızlar!” diye haykırmanın keyfi az şeyle boy ölçüşebilir.
Dilersen oyuncak askerleri birbirleriyle dövüştürürsün, canın çektiyse avluda Japon kale maç yaptırırsın.
Michael Jackson’ın Neverland’i gibi bir mucize Ankara’nın kalbinde. Diktatör diye suçlanan Erdoğan’ın aslında uçarı bir Peter Pan olduğunu fark edeli beri daha mutluyum.
Memleketin çocukluğun o sorumsuz ve neşeli vadisinden yönetildiğini bilmek insanın gönlüne su serpiyor.
Çocuklara özgü sözünü sakınmazlıkla yufka yüreklilik nasıl da birleşiyor şahsında. Ne dedi geçen hafta:
“Büyük düşünmek cücelerin işi değildir. Tabii bu lafıma cüceler alınmasın, onlar benim canım ciğerim.”
İnsanın gözleri şefkatle doluyor.
Çocukların bir oyuncağı sahiplenmesini izlemek nasıl da tatlıdır aslında. “Benim”, “Hayır, benim” diye bir oyuncak ayıyı çekiştiren iki yumurcak, ayının üzerinden hayatı da öğrenmektedir.
“Bakanlar Kurulu’na başkanlık benim” diyen Erdoğan’ı her şeyi ele geçirmeye çalışan biri olarak değil, sahiplenmeyi ve mülkiyeti öğrenen ve içselleştiren biri olarak görmek gerek.
Yeni sarayında oyun üzerine oyun oynayacak. Oyuncak askerlerinin kostümlerini, silahlarını uzun uzun inceleyecek. Oyuncaklar yeni olduğu için hemen yerlerine kaldıramayacak. Kâh merdivenlerin üzerinde, kâh evin bahçesinde unutacak. Gelen misafirlere yeni cicilerini göstermek için can atacak. Sonra dönüp bize “Baak, Putin de çok beğendi n’aber, pışık” diye sevimli sevimli hava atacak.
“Efendim, sen devletin reisini çocuk gibi resmederek, aslında onun bir vasiye ihtiyacı olduğunu söylüyorsun” diyenler olur diye korkuyorum. Vakti zamanının vâsileri bu oyuncak askerlerin ilham kaynağı 16 Türk devleti masalını bulanlar.
Onlar da az çocuk değildi.
İçindeki çocuğu yaşatan devlet yönetimimizden memnun olmaya karar verdim.
Eski Türkiye, yeni Türkiye ayrımı da yapmıyorum. İnsan çocuklarını nasıl ayırsın.
Çocuğu yaşat ki devlet de yaşasın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları