Özlem Yüzak
Özlem Yüzak ozlem.yuzak@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye İlaçta Üs Olabilir mi?

02 Kasım 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Ortalama yaşam süresinin yükselmesi ve yaşlı nüfus sayısının artması, halkın sağlığa erişiminin eskiye kıyasla kolaylaşması doğal olarak ilaç sektörünü de hareketlendiriyor. Referans ilaç, jenerik ilaç, biyoteknolojik ilaç derken ülkeler arasındaki rekabet de giderek kızışıyor. Frankfurtta düzenlenen ve dünyanın önemli ilaç üreticileri, tedarikçileri ve alıcılarını bir araya getiren Uluslararası İlaç Endüstrisi Fuarını (CPhl) gezerken bir yandan da Türkiyenin önde gelen ilaç şirketlerinden biri olan Abdi İbrahimin yönetim kurulu başkanı Nezih Barut ve genel müdür Candan Karabağlı ile sohbet ediyoruz.

\n

Az buz değil, 675 milyar dolarlık küresel bir ilaç pazarından söz ediyoruz. Üstelik bu rakam sadece reçeteli ilaçların. Ve dünya ilaç endüstrisi hızla değişiyor. Biyolojik ilaçlara yöneliş artıyor; patent süresi tamamlanan ilaçların eşdeğerleri piyasaya çıkıyor, bu ilaçlar üreticiler tarafından geliştiriliyor, örneğin yutma zorluğu çeken hastalar için ağızda eriyen ya da iki ilacı birleştirerek tek ilaç haline getiren özellikler ortaya çıkarılıyor ve ruhsatlandırılıyor. Eşdeğer ilaçlara yöneliş doğal olarak büyük firmaların tekellerini de birçok alanda yıkıyor. Hintlisi, Çinlisi, Korelisi herkes yeni pazardan pay alma peşinde.. Buna karşın Dünya Sağlık Otoritesinin düzenlemeleri çok daha zorlaşıyor.

\n

Türkiye 11 milyar dolar cirosu ile dünyanın en büyük 14. ilaç pazarı. Toplam 49 ilaç şirketi faaliyet gösteriyor. Bunların arasında yüzde 100 yerli üretici sayısı ise 11. Sektör 25 bin kişiyi istihdam ediyor. 2010 yılında 4.4 milyar dolar ilaç ithalatı yapmış Türkiye; buna karşılık ihracatı sadece 0.6 milyar dolar. En büyük alıcı, devlet. İlaçta Türkiyenin gerek üretim tesisleri, gerek teknolojik düzeyi, gerekse bu alandaki insan kalitesi son derece güçlü. Aynı zamanda Türkiye İlaç İşverenleri Sendikasının başkanlığını da yürüten Nezih Barut, Türkiye küresel arenada önemli ilaç üretim üslerinden biri olabilir’’ diyor. Zaten Abdi İbrahim olarak kendi oluşturdukları Vizyon 2021 stratejisi de bunun üzerine inşa edilmiş. Şirketin hedefi bölgesel lider olmak. Hangi ülkelere yöneldiniz diye soruyoruz Baruta. Cezayir, Rusya, İran, Irak, Kazakistan, Suudi Arabistan ve Cezayirde ya ortaklık ya da yatırımlar yaparak büyüyeceklerini söylüyor. Barut, Aslında Cezayirde üretim tesisi yapmak için arazi aldık. Tam inşaata başlamak üzereyken devlet kanun değişikliği yaptı. Cezayirli ortak olmadan yatırım yasak. Üstelik Cezayirli ortağın hissesi yüzde 51 olacakmış diyor. Bu tür korumacı politikaların yalnız Cezayirde değil, biraz önce bahsettiği birçok ülkede yeni yeni uygulanmaya başladığını öğreniyoruz. Aslında bir sektörün gelişebilmesi için doğrusu da bu. Türkiye ise bu konuda bir açıdan Gümrük Birliğinin kurbanı. Yatırımlarda Türk ortak şartı getirememiş yıllarca. Yerli üretim potansiyeli hızla ithalata dönüşen ve giderek yerli üreticiler yerine yabancı sermayeli üreticilerin ağırlık kazandığı bir sektör var karşımızda. Buna karşın yoğun rekabet, ayakta kalmayı başarabilen bir avuç yerli üreticiyi güçlü düzeye de getirebilmiş.

\n

Önümüzdeki dönem ise hayli kritik. Birçok ilacın patent süresi bitiyor. Bu tüm endüstri için önemli bir değişim ve dengelerin değişmesi anlamına geliyor.

\n

Nezih Barut 14. ülkeyiz ama rahatlıkla 6.-7. sırada olabilirizdiyor. Ancak sektör büyük potansiyeline karşın ciddi sorunlarla da boğuşuyor. Kur farklarından doğan zarar işin bir tarafı ancak önemli bir diğeri de hükümetin ilaç fiyatlarında yapmayı planladığı yeni indirimler. Aman bu tüketici açısından iyi; ne var ki?diye düşünebilirsiniz ama Candan Karabağlının dediği gibi indirim bir yere kadar güzel, eğer bu işletmeyi yeni yatırım ya da Ar-Ge yapamayacak hale getiriyorsa o zaman durup bir kere daha düşünmek gerek”. Karabağlı Ülke olarak 5 yıl sonra acısını çekeriz bunun ... diye de ekliyor. Öyle bir noktadayız ki yatırım yapmayan ve Ar-Geye önem vermeyen oyundan düşerdiye sözü alıyor Nezih Barut ve Türkiyenin ilaç üssü olmak için yapması gerekenleri de sıralıyor:

\n

Sürdürülebilir, istikrarlı bir iç pazar olmalı.

\n

Devlet ilaç sektörü ile güç birliği yapmalı. Teşvik ve Ar-Ge desteklerle üreticiyi desteklemeli.

\n

Devletin ilaçta bir fiyat politikası olmalı.

\n

ABD ve AB ülkeleri ile karşılıklı ruhsat tanıma anlaşmaları yapılmalı. Bu sayede global rekabete girmenin önü açılmalı.

\n

Benim tüm bu konuşmalardan anladığım şu oldu: Türk ilaç sanayii ya küçük bir hamle ile ilk 10a girecek ya da giderek yok olacak. Gerek fuarı dolaşırken, gerekse Barut ve Karabağlının anlattıklarını dinlerken aklıma diğer ülkelerin bu alanda yaptıkları geliyor. Örneğin daha birkaç hafta önce Parise 1 saat uzaklıktaki Eure-Loire bölgesinde gezdiğim kozmetik ve ilaç şirketlerinin kümelenmesi ya da Singapurda biyoteknoloji kümelenmesi gibi yapılanmalar. Neden küresel bir güç olmak için sektörün tüm oyuncuları ve devlet bir araya gelerek ulusal ilaç politikası oluşturamıyor? Neden üniversite-sanayi işbirliğinden çok daha iyi yararlanılamıyor? Bu soruları tartışmaya açmakta yarar var

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları