Öztin Akgüç

19 Mayıs'tan İzlenimler

01 Haziran 2013 Cumartesi

Eşimle birlikte 19 Mayıs’ta Şişli’de Atatürk’ün evinin önündeki toplantıya, yürüyüşe katılmaya niyet etmiştik; her şeye karşın, toplantıya katıldık. Açık söyleyeyim, belki gözü doymazlık olarak da yorumlanabilir, kalabalık daha görkemli olmalıydı. Ülke, Atatürk, haksızlığa karşı tepki, bağımsızlık söz konusu olduğunda gözüm kalabalıklara doymuyor. O kalabalıkları Türkiye’nin kurtuluşu olarak görüyorum. Kalabalık özlediğim kadar görkemli değildi, ama umut vericiydi.
AKP’nin ülkeye faydası ne oldu diye sorgulanabilir. Bence en büyük yararı, Türkiye’de körleşmeye başlayan bazı duyguları, özlemleri uyandırması, canlandırması. Ülkenin en azından belli bir bölümü bu dönemde özgürlüğün, bağımsızlığın yaşamsal önemini daha bilinçli olarak hissetti. Kaybetme kaygısına kapılarak değerini anladı. Sahip çıkma gereğini duydu. Ülkeyi sevme, ülkeye sahip çıkma duygusunu canlandırdı. Atatürk’ün büyüklüğünü anımsattı. Gerçekten ulusal bayramlar resmi formaliteler halini almaya başlamıştı. AKP ulusal bayramları yok sayma girişimi, halkın en azından bir bölümünde ulusal bayramlara sahip çıkma tutkusunu canlandırdı, güçlendirdi. Bundan sonra ulusal bayramlar daha içtenlikle, daha çok içselleştirilerek, benimsenerek, daha büyük coşkularla kutlanacak.
Başlarında
“Atatürk İzindeyiz” bantlı, ellerinde Türk bayraklı genç kızlarımız güven verdi. Başı bezle bağlanmış, bandanalı kızlarımıza karşı, “Atatürk İzindeyiz” bantlı kızlarımız Türkiye’de kadın haklarının korunabileceği konusunda umut ışığı yaktı. Kızlarımıza eğitim, kadınlarımıza karşı artan şiddet, cinsel istismar, çocukluğunu yaşayamamış gelinler, başlık parası, kızlara alınıp satılabilir meta muamelesi... Bu sorunlara çözüm aranacağına, karşı çıkılacağına, gündeme özgürlük sembolü olarak getirilen kızlarımızın, kadınlarımızın başlarına bez bağlamaları, kesinlikle başörtüsü değil. Başörtüsü alalaması altında belki bir simge, belki bir siyasal akıma bağlılık göstergesi, belki mezhepsel bir ileti, belki bazı çevrelere hoş görünme çabası, belki çevre baskısı. Ama herhalde başa bez bağlamak, bandana geçirmek, özgürlük sembolü değil, örtünme değil. Sadece beyin tutulmasının göstergesi.
Önemli ve anlamlı olan bizim yaştakilerin ülkeye, Cumhuriyete sahip çıkması değil, gençlerin ülke sevgisi, ülkeye, Cumhuriyete sahip çıkmalarıdır. Gençlerimiz bence yanlış yerlere özendiriliyor. Maddi yaşam, para, marka tutkusu, gösteriş gibi... Bağımsızlık, özgürlük, vatan sevgisi gibi duygular ise körleştirilmeye çalışılıyor. Gençlerimizde körleştirilmeye çalışılan duyguların güçlenmesi hem ülkemiz, hem gençlerin geleceği açısından umut veriyor.
Para, işgal olunan orun, mevki, marka giyim, insana değer katmaz. Bunlar ortadan kalktığında kişinin gerçek değeri ortaya çıkar.
Tersine ayıklama, ayırım, cavalozlaşma, kıtipiyozlaşma süreci yaşandığı savunulan bir toplumda, gençlere kişilikli olun, bilgili olun, dik durun, özsaygınızı kaybetmeyin, toplum çıkarını düşünün gibi sözler, öğütler samimiyetsizlik gibi gelebilir. Dikkat edin! Para ile, mevki ile, dış destekle toplumda statü kazananlar, para, mevki ve desteğin ortadan kalkması ile tüm saygınlıklarını yitirirler, değersizseler, başlangıçtaki değersiz hallerine geri dönerler.
Ziya Paşa’nın ünlü dizesini anımsayalım. Altın palan, özür dilerim eşeğe değer katmaz.
Süreç ne olursa olsun, nasıl işlerse işlesin, kimse sizden kişiliğinizi, bilginizi, artamlarınızı alamaz; olsa olsa bir süre hüviyetinizi kısıtlar, dışlar ancak özünüze dokunamaz. Olanak buldukça söylemeye, yazmaya çalışıyorum.
“Kişiliğinizi koruyun, ülkeye sahip çıkın, Cumhuriyeti ve bağımsızlığı bize kazandıranlara olan minnet borcunu unutmayın.”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları