Wu-ti (İÖ 156-87) 57 yıl hüküm sürmüş bir Çin hakanıdır. Uzun iktidarı süresinde ülkesinin topraklarını genişletmiş, Konfüçyus ilkelerini benimsemiş, bu ilkelerin devlet memurlarına öğretilmesi için okullar açmış. Ancak Wu, bugün, başarıları yanında despotluğu, çok sayıda suçsuzu gözünü kırpmadan öldürtmesi nedeniyle de anımsanıyor. Sarı Nehir taştığında kızar, hava koşullarının ne olması gerektiği konusunda bile buyruklar yayımlarmış.
Yaşlanmaya başladığında insanı ölmez kılabileceklerini söyleyen sihirbazlarla ilgilenmeye başlamış: Bunlardan birini damat edindiği biliniyor. Zamanla ölmezliğe kavuşmak için kutsal yerlere yaptığı yolculukların giderleri, devletin bütçesine ağır gelmeye başlamış, fakirleşen köylüler ayaklanmışlar.
Dahası da var: Topraklarına komşu ülkelerde bulunduğunu duyduğu atları istemeye, verilmediğinde de savaş ilan etmeye başlamış. Atların en iyisinin Fergana’da bulunduğunu, Fergana hanlarının “Cennet atları” olarak anılan kısraklara binip dolaştıklarını duyduğunda elçiler, hediyeler yollayıp bu atlardan istemiş, verilmeyince askerlerini saldırtmış.
Bu zorbanın ileri yaşlarında belirginleşen, at merakı nasıl yorumlanmalı? Atları neden istiyordu? Acaba ordusunu güçlendirmek için mi istiyordu bunları?
Bu konuda kafa yormuşlardan Arther Wiley, bu tutkuyu bambaşka bir şekilde yorumlamış: İnsanlar öldükten sonra bedenden ayrılan ruhlar göğe nasıl yükselirler? Eski Çin inançlarına göre imparatorları birtakım atlar alıp götürürmüş. İmparator Wu günün birinde yeryüzündeki yaşamının sona ermekte olduğunu gösteren alametler belirdiğinde olması gerekenleri şöyle tasarlarmış: Sarayından çıkacak, nerelerden geldiği belirsiz hoş ezgilerin eşliğinde tüm görkemiyle merdivenlerden inip Fergana atlarının çektiği bir arabaya kurulacak ve bu atlar, Wu’nun arabasını Cennet’e yani sonsuz huzur ve sükûnun egemen olduğu kutsal bir dağın tepsindeki yeşim taşından yapılmış bir saray külliyesine taşıyacaklar.
Bunları, Bruce Chatwin’in “Benim Burada Ne İşim Var?” başlıklı kitabında okudum. Çin imparatoru Wu’nun yıllar boyunca asıp kesmeye, aklına eseni yapmaya bir türlü doyamadığını, iktidarının ebediyen sürdürmek için çareler aradığını öğrendiğimde bu yaşamöyküsünün günümüzün diktatörlerini daha iyi anlamamıza yarayabileceğini düşündüm: Onlar da oturdukları yerlerden kıpırdamamak için akıllarına geleni yapmıyorlar mı? Onlar da -tıpkı eski zalimler gibi- günün birinde çok istedikleri halde yerlerinden kalkıp başka yerlere gitmek zorunda kalacaklarını bilmiyorlar mı?
İşte onlar da bunu bildiklerinden Fergana atları değil ama Fergana atları gibi hızlı kaçan jetler bulundururlar saraylarına yakın alanların birinde.
Fergana atları
Yazarın Son Yazıları
Cumhuriyet gazetesinin benim için anlamı
Ekonomi hemen düzelecek!
Böcek yeriz o zaman!
Saraydan kız kaçırma...
Mahmut Makal’ın önemi..
Dondurmacı
Parmakla gösterilecek ülke
İmparatorun ruh sağlığı
O, Google’dan çok bilir!
Gorillere nüfus kâğıdı
Stefan Zweig’a yazık oldu!
Şimdi ne mi olacak?
Emekli olmana az kaldı!
Prof. Onur Hamzaoğlu hürriyetine kavuşmalıdır!
Kıyamet mi kopacak?
Peki, yalakalara ne olacak?
Diktatörler için rehabilitasyon
Seninki yine görücüye çıkıyor
Her şey kuşun pislemesiyle başladı
Gurulara inanalım mı?
Yangın çıkarıyor, sonra itfaiyeci oluveriyor
İstanbul Tabip Odası seçimlerinde ne oldu?
Savaşlar ve yalanlar
Tabip Odası’na kadın başkan
Yapay zekâmız
İçmeyelim mi?
Göçmek mi? Kalmak mı?
Cumhura başkan mı gerekir?
Yalancıyla köpeği
Körler ülkesinde
Onur Hoca ile timsah
Sol elin kötülükleri
Seçmeni korkutmanın yararları
Mizah yasaklandığında
Bilge bir dostum Rusça öğreniyordu
Fergana atları
Yürüyüşlerden neden korkuyorlar?
2023’te yılbaşı
Barış istenmesin mi?
Düşmanlarımız olmalı!