Selçuk Erez

O, Google’dan çok bilir!

19 Temmuz 2018 Perşembe

Her kafadan ses çıkması iyi olmuyordu. Ohh, şimdi gerçek huzura kavuştuk: Nerde çokluk orda yokluk, nerde teklik orda dirlik!
Bir yerde, gelişmişliğin bu en son aşamasına varıldığında o ülkeyi çekemeyen, kıskanan iç ve dış düşmanlar hemen mitozla bölünerek çoğalır ve saldırıya geçerler. Önce yeni kuşakların beyinlerinde kuşkular yaratmaya çalışırlar.
Çaresi, gençlere çoğulculuğun ne kötü, buna karşılık tekizmin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatmaktır. Okullarda çocuklara her sabah güven pekiştirici andlar söyletilirse gelecek kurtarılabilir:
-Artık ben sabah mutlu uyanıyorum, çünkü biliyorum: O daima bizden önce uyanıp her yeri denetliyor, dağ, bayır sonra çayır çimen geze geze her yere bakıyor ve beni sokabilecek bütün yılanları, çıyanları, keneleri elleriyle tek tek toplayıp yok ediyor. Biliyorum ki ona hiçbir şey olmaz, haşarat onu sokamaz, gerekirse haşaratı O sokar.
Onun yapamayacağı hiçbir şey yoktur. O İsviçre çakısı gibidir: İsterse testere, isterse keski ya da tornovida, jülyen meyve-sebze soyucu, hatta tirbuşon bile olur. Aynı zamanda cep telefonlarının tümünden marifetlidir: Selfiler de çeker, tweet’ler de atar; milyonlarca tweet’e rağmen başına asla bir şey gelmez.
O bilmediği dillerde bile konuşur. Anlamadığı dillerde ise söylenenleri rahat bir şekilde yanıtlar.
Fedakârların en özverilisidir O: Yeraltında solucan gibi giden vagonları, olmayan alanlara inen uçakları, raydan çıkabilecek trenleri, gözden bir şey kaçmıştır da mazallah bindiğimizde kaza maza çıkar diye önce gider O dener. O, denizde cansimidimiz, karada, kazalarda şişen hava yastığımızdır.
O olmasa biz ne yapardık? Kaos çıkar, putlara tapardık!

***

Peki, bu laflar acaba yeter mi? Benzer durumlarda başkanlık yapmış kimselere böyle şeyler çok söylenmiş. Mesela Haiti’de kendisini ömür boyu cumhurbaşkanı seçtirmiş olan Papa Doc Duvalier yaşarken okunan bir hayır duasında buna benzer sözler var:
“Yaşam boyu Ulusal Saray’da oturan, bugünkü ve gelecek kuşaklar tarafından adıyla kutsanan Papa Doc’umuz…
Bize yeni Haiti’mizi verin. Ülkemize her gün tüküren o hainleri bağışlamayın.”
(Bakın: Diederich, B ve Burt, A: Papa Doc kitabı s.283)
Bu sözlerin kafiyelisi, çıngıraklısı bile söylenmiş ama yetmemiş: Papa Doc’un 15 yıl sonra, diğerlerinin çoğunun da daha kısa zamanlarda kalkıp gitmeleri gerekmiş.
Demek ki bu tür sözler yetmiyor. Ne yapılması gerektiğini bugüne kadar bulan da maalesef yok!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları