Dünya Müslümanlar için giderek daralıyor

08 Aralık 2015 Salı

IŞİD’in Rus yolcu uçağını düşürmesi, ardından Paris saldırısını gerçekleştirmesi, son olarak da ABD’de Kaliforniya’nın San Bernardino kentinde aşırı İslamcı bir karıkocanın gerçekleştirdikleri katliama ilham sağlaması sonucunda dünya Müslümanlar için iyicene daralıyor.
Bu sadece Batı için değil, Rusya, Hindistan ve Çin gibi ülkeler için de geçerli. Fakat Müslümanlar asıl sorunu Batı ile yaşayacaklar. Kendisi de Müslüman asıllı olan CNN International’ın ünlü ismi Fareed Zakaria’nın hafta sonunda belirtiği gibi Müslümanlar şu anda ABD’de en çok nefret edilen azınlık konumundalar ve yakında sokağa çıkamayacaklar.
Durum Avrupa’da farklı değil. Macaristan’ın aşırı sağcı Başbakanı Viktor Orban’ın Müslüman karşıtlığını biliyoruz. Polonya’da yapılan son seçimler sonrasında yönetim Müslüman karşıtlı bir hükümete geçecek. Fransa’da hafta sonunda yapılan yerel seçimlerde sağın ve özellikle Ulusal Cephe’nin elde ettiği başarıyı da bu çerçevede görmek gerekiyor.
ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adaylığı için yarışanlar arasındaki tartışmalar da ağırlıklı olarak bu konu etrafında dönüyor. Başkan seçilirse dünyanın başını ağrıtacağı belli olan Donald Trump’ın Müslümanlar hakkındaki sözleri dehşet verici.
Bu arada aşırı sağcı Batılı yorumcular “medeniyetimizi bu ilkel dine yedirmeyiz” tütünden açıklamalarla televizyonlarda gece gündüz meydan okuyorlar. İster IŞİD, ister El Kaide, ister El Nusra, isterse bunlara benzer diğer gruplar olsun, bunların istediği tam da bu.
Huntington’ın medeniyetler çatışmasını Müslüman ve Müslüman olmayan dünya arasında büyük ve kanlı bir savaşa çevirmek istiyorlar. İslam âlemi ise bunun karşısında hep işin kolayına kaçıyor. “İslamiyet terörü lanetler” demekle yetinip olanlardan İsrail’i, ABD’yi veya Fransa’yı suçlayarak kendi sorumluluklarından sıyırmaya çalışıyor.
Bu söylenenlerde bir doğruluk payı olsa da durum değişmiyor. Müslüman olmayan dünya yavaş yavaş tüm Müslümanlara “dinleri gereği” potansiyel terörist olarak bakmaya başladı. Peki, bu durumda İslam âlemi ne yapabilir?
Suudi Arabistan gibi Vahhabi ve benzeri irticai dünya görüşüyle yönetilen Müslüman ülkelerden hayır beklenemez. Bu ülkeler yapıları itibarıyla İslamiyet ile çağdaş uygarlığın uyumlu olabileceğini gösterecek durumda değiller.
Bunu başarabilecek ülke ararken akla sadece Türkiye geliyor. Daha doğrusu, AKP’nin laiklik ve demokratik çoğulculuğu bir yana itip İslami dünya görüşünü toplumun tümüne dayatmaya çalışmasına kadar öyleydi.
Ancak gelişmeler AKP’den yana işlemedi. Siyasi İslamın başarısız olduğunu ve İslamiyet’in imajına büyük zarar verdiğini bizzat Müslümanlar, aydınlar dile getirmeye başladılar.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, kısa süre önce Brüksel’de yapılan ABTürkiye zirvesinde, Türklerin özde Avrupalı olduklarını savundu. Birçok Türk öyle ama bunun AKP’yi destekleyenler açısından doğru olduğu tartışmalıdır.
Onun için Davutoğlu AKP’yi destekleyenlerin de Avrupalı olduklarını savunuyorsa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte bunu İslam âleminde uygar yaşam tarzlarından yana bir umut ışığı görmek isteyenler için de kanıtlaması gerekiyor. En önemlisi, günden güne Müslümanlardan daha çok nefret eden dünyaya kanıtlaması gerekiyor.
Birçok kişi “fıtratlarına aykırı olduğu için” bunu Erdoğan ile Davutoğlu’nun yapamayacaklarına inanıyor. Ancak Türkiye burada çağdaş demokratik değerlerin öncülüğünü yapamazsa ve Müslüman olmayan dünyaya bu değerlerin İslamiyet ile uyumlu olduğunu kanıtlayamazsa, meydan IŞİD’e ve “medeniyetlerini ilkel Müslümanlara yedirmeyeceklerine” dair yeminler eden aşırı sağcı Batılılara kalacak.
Sonunda kaybeden ise yine Müslümanlar ve İslamiyet olacak.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları