Tek Tip...

07 Haziran 2011 Salı
\n

Yine kritik bir seçim, yine önemli bir dönemeç.

\n

Aslında son dönemde bu nitelikte olmayan hangi seçim oldu ki?

\n

Kurumsal anlamda, bürokrasi tamam.

\n

Medya, üniversite, iş dünyası, askeriye ve yargı sessiz, susturulmuş ya da tamam.

\n

Davalar, soruşturmalar, dinlemeler, kasetler ve yasaklamalarla sindirilmiş bir ülke...

\n

Özellikle medya... Türkiyede hiçbir dönem medya, iktidar yandaşlığını bu boyuta taşımamıştı.

\n

AKPnin ikinci döneminde bazı liberal kalemlerin aklı suya erdi ama televizyonlardaki tartışma programlarına bakın, birkaçı dışında aynı isimler, benzer yaklaşımlar.

\n

Bütün televizyonlar gelecekte kurgulanan toplum gibi tek tip”.

\n

Tek tip demokrasi...

\n

İktidara soru sormak yasak.

\n

Soranlar da öyle usturuplu, öyle hassas ve dikkatliler ki... Otosansür bağır bağır bağırıyor, paçalardan akıyor.

\n

Uzunca bir dönem muhalif kaç gazeteciyi ekranlarda görebildiniz, kaç gazeteci özgürce yazdı?

\n

Toplumun üstünde baskı, korku, yıldırma... Bu unsurlarla yürütülen bir seçim süreci.

\n

Seçimlere bir hafta kalmış, alın büyük gazeteleri önünüze, hiç seçim havasını yansıtıyor mu?

\n

Politikada bel altı vuruşlar, gizli ses ve görüntü kayıtları.

\n

Başbakanın işadamlarına, gazetecilere yönelik tehdide varan haksız suçlamaları.

\n

Daha ne olsun? Açık açık,Bırakın diğer gazeteleri, Zaman okuyundiyen Bülent Arınç gibi, üstelik medyadan sorumlu devlet bakanı var, pervasız konuşabilen.

\n

Başbakan, ana muhalefet liderinin televizyonda tartışma önerisine yanaşmıyor. İktidarın milletvekili adayları, ekranlarda muhalif adayların olduğu programlara katılmıyor.

\n

Neymiş?

\n

Polemikten kaçınıyormuş iktidar...

\n

Siyaset sahnesinde ağır hakaretlere uzanan suçlamalar da cabası.

\n

Halk bu söylemden bezdi. Çocuklarını korumak için televizyonlarını kapatanlar var.

\n

En sert, en ağır üslubu Başbakan kullanıyor ama sürekli kendisinin hakarete uğradığını savunuyor.

\n

Bütün bunlara bakınca birçok yurttaş, seçimleri kazanmak için baskı politikalarının özellikle kullanılıp kullanılmadığını sorguluyor.

\n

Ancak insanlık tarihi sayısız örnekle dolu. Baskı, korku, sindirme ve yıldırma politikaları belki bir dönem sonuç veriyor, ancak uzun erimli olmuyor.

\n

Hatta ters tepiyor; zulmeden, haksızlık yapan en azından halkın vicdanında mahkûm oluyor. 12 Martlarda, 12 Eylüllerde böyle olmadı mı?

\n

İnsanlık vicdanı sonunda ayağa kalkıyor.

\n

Politik mücadelenin alanlarından birisine dönüşen çevre hareketine bile tahammül edemeyenler; neler yapıyor?

\n

Bakar mısınız, derelerinin, akarsularının sermayeye peşkeş çekilmesine karşı çıkıp, Anadoluyu vermeyeceğizdiye yollara düşenler, günlerdir Ankaraya sokulmuyor, Gölbaşında tutuluyor.

\n

Baskıdan ürken, yılan birçok insan var. Ama umut da var.

\n

Gölbaşında Ankaraya sokulmayanlar arasında Yörük kadını Pervin Çoban Savran, bir umudu yansıtıyor.

\n

Polis çemberinde, nasıl olduysa birkaç televizyon ekranına da yansıyan sözlerine bakar mısınız:

\n

Bizi biz yapan Anadolu, tarihimizle, kültürümüzle, geleneklerimizle birlikte yok ediliyor. Bu gidişe durdemek için bizler binlerce kilometrelik mesafeyi adım adım yürüyerek 21 Mayısta Gölbaşına ulaştık. Bu alanda polis müdahalesi ile durdurulduk. Ancak bu baskılar bizi yıldırmıyor…”

\n

Başka söze gerek var mı?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları