Uğur Mumcu’yu dinleyelim...

23 Ocak 2025 Perşembe

Ta 1970’lerde, “Cumhuriyetin temelini elsiz ayaksız yeşil yılanlar kemiriyor, devletimiz NATO generallerinin emrinde, ülkemiz IMF’lerin ipoteğinde. Uyan Gazi Kemal uyan!” demiştin. Mustafa Kemallerin uyanmasının zamanı geçmiyor mu Uğur Bey? 

“Devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmek için uyan, uyan Gazi Kemal! İnsanlara can güvenliği sağlayamamış bir düzene hukuk devleti denilemez. Devrimcilerin faili meçhul cinayetlere kurban gittiği bir düzene demokrasi denilemez. Yolsuzlukların devlet yetkililerini sardığı bir düzene anayasa düzeni denilemez. Bu, katiller demokrasisidir. Bu, hırsızlar düzenidir!” (Aralık 1970).

Söyle Kalpaksız Kuvvacı, söyle!

“Mustafa Kemal İzmir’de emperyalizmi denize döktüğü gün, İstanbul hükümetinin idam fermanını boynunda taşıyordu. Bugün de Mustafa Kemalcilerin Damat Feritlerden ne korkuları olabilir? Devrimciler ölür; devrimler sürer. Hodri meydan!” 

Laik cumhuriyetimiz, adalet ve demokrasi için çırpındın; hukukun üstünlüğü herkesi kuşatsın diye savaşırken canından oldun Uğur Bey. Yıllarca eğitimin durumunu, okullarda devrim tarihi okutulmayışını, siyaset-tarikat-ticaret üçlüsünün din-köken farkını siyasaya araç yapmasını, gericiliğe verilen ödünleri, yurtdışında zenginleşip içeride milliyetçi kesilen dinci/ırkçı örgütlenmeleri, paraya tapan uyuşturucu-silah kaçakçılarını, Kürt sorununu, halkın ekmeğiyle güvenliğine yönelik yolsuzlukları, usulsüz şirket banka kurtaranları, “kontrgerilla”yı kışkırtıcı ajanları, faili meçhulleri, Atatürkçüleri etkisizleştirmek için kurgulanan karanlık oyunları belgeledin. 

Uğur Bey, yazdıklarını ezberlesek sana borcumuz azalmaz; siyaset-tarikat-ticaret üçlüsünün laik eğitimi önceleyerek devletin kılcal damarlarına inişini, okula imamı sokan ÇEDES’li sistemin kılıfı “Türkiye Maarif Modeli”ni, ta 1970’lerde görmüştün. Yıl 2025, haklı çıktın Uğur Bey. 

“(...) Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi. (...)”

25 Ağustos 1975’teki bu Sesleniş’in, ekin ve siyasal tarihimizi kirletenleri utandırmadı. Mustafa Kemal’i, seni, laik cumhuriyet için can verenleri unutmadık demek kolay; zor olan direnmekti, sen zoru seçtin Uğur Bey. Milyonlar olup seni uğurlarken de düşündük; demokrasi, adalet, terörsüz özgürlük savaşımcısı aydınları çok mu yalnız bırakmıştık? “Evet!” 

Hiç aldatmadın Uğur Bey; aldatma üstüne kurulu tuzakları gösterdin... 24 Ocak 1993’te alçakların patlattığı o bomba ne kulakları açtı ne gözleri... Katillerini bulmak için “şeref” sözü verenlerle senin “şeref” anlayışın örtüşemezdi; siyaset-tarikat-ticaret temelli siyasada en ucuz sözdür bu. Olur olmaz “Söz namustur” diyene inanmamakta haklıydın Uğur Bey, biz geciktik... 

Keşke sensiz geçen 32 yılda yolsuzluk haksızlık bitse, terör anılarda kalsaydı Uğur Bey... Siyaset sahnesinin oyuncuları değişmedi, ekmek askıdayken “politika demirbaşları” bahar havasında... İşler sarpa sardıkça, gözlerini orun çıkar hırsı bürüdükçe fatura çıkarılacak adres gibi omurgasını iktidarların biçimlendirdiği basının “dönek liboş”ları da değişmedi. Sen tertemiz düşüncelerin, ödünsüz Atatürkçülüğün, onurlu yaşamınla düşün-hukuk-basın dünyamıza yerleştin. 

Bize nasıl bir kalıt bıraktın Uğur Bey?

“Kahramanlara gerek duyulan bir ülkede, herkes kendisine düşen şu ya da bu ölçüdeki görevi savsaklamış demektir.” Haklısın...

Bizeydi, “Uyan Gazi Kemal!” seslenişin... 

Dal boylu teğmenlerle uyandık Uğur Bey...

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dilim seni... 6 Şubat 2025

Günün Köşe Yazıları