Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
En kirli savaşın kördüğümü neden Suriye?
Sadece bu hafta sonunun sıcak gündemine giren gelişmeler bile, dünya çapında en kirli emperyal savaşların ateşinin harlanması, körüklenmesi boyutlarıyla nefesleri kesiyor. Esad yönetiminin eseri olduğu savlanan, kimyasal silahların da kullanıldığı çocuk ölümleri BM’nin gündeminde. Gerçek mi, yalan mı, provokasyon mu? Amerika, kimyasal saldırının gerçek, Esad yönetimi odaklı olduğu savıyla, BM’den gereken kararın alınmasında ısrarcı. Rusya yalan, provokasyon derken, İsrail’in üslerini hedef alan yeni saldırısının ellerinde kanıtları olduğunu söylüyor. Fransa, İran kendi çıkarları, tezleriyle uyumlu duruşlarıyla Suriye’de söz sahibi olmaktan vazgeçmeyeceklerini ortaya koyuyorlar.
Ankara’da yapılan, Suriye kördüğümünün çözülmesinde İran-Rusya-Türkiye, bölge ülkelerinin ağırlıklarının olmasını öngören anlaşma, deklarasyonun ilanının üzerinden çok gün geçmemişti. Dünya ölçeğinde ülkelerin katılması, BM’nin önceliği olması gereken masada uzlaşma hâlâ ufukta görünmüyordu. En çok Suriye’de yaşayanların, Suriye kördüğümünün çözülmesinde ağırlıklı olması konusunda ilkeler üzerinden varıldığı ilan edilmiş bu uzlaşmada özünde değişen çıkarlara göre farklı bakışlar söz konusu olsa da, yadsınamayacak bir gerçeklik üzerinden bölge ülkelerinin ağırlıklarının konulması gündemdeydi.
En kirli savaşın kördüğümü neden Suriye? Bilimsel teknolojik devrimler çağında, küreselleşme ile tek kutuplu dünyaya geçiş yaşandığı savları ile çok çok büyük ukalalıklarla ortaya atılmış tezlerin suyu çok hızlı çıkmıştı. Küreselleşen sadece ve sadece dini imanı olmayan paranın, emperyal çıkarların, kuralsız, insana, dünyalıların tümüne, canlılarına, doğasına aykırı, katledilmesi olunca... Geleneksel sömürgecilik sözde ortadan kalkmıştı. En vahşi boyutlarıyla yoksul güney-zengin kuzey, bölgeler, dinler, ırklar.. terör üzerinden ayrımcılıklarla, iç savaşlarla.. çok kanlı, çok karmaşık çıkar çelişkileri içinde.. en donanımlı silahlarla, en ilkel geriye savrulmuşlukta, en etkin medya güdüleme gücünün de kullanılabilirliğinde.. akıl almaz iç savaşlar bataklığı, kaosu, kördüğümlerinin yaşandığı bir dünya düzenine geçilmiş oldu.
***
Saf saf uygarlıkta, sosyal devlet, demokratikleşmede en gelişmiş, çokkültürlülüğe yol alma savındaki AB içinde, özünde çokkültürlülüğün de en ileri sayılabilecek somut uygulaması Tito Yugoslavya’sında bilerek neden o kadar vahşi, din odaklı ağırlıklı iç savaşların çıkarılması ile 9 devletçik yaratıldığını sorguladık. Balkanlar’ın iç karmaşalı yapısında işin doğası, kaçınılmaz olduğuna inananımız var mı? AB üyelik şemsiyesinde, arka bahçede en geri koşullara itilmişler olarak kolay toparlanacaklarına inanabiliyor musunuz?
Dünya daha büyük sorunları, dinler, kültürler üzerinden, işin doğası gereği de İslam dünyası odaklı yaşayabilirdi? Eski en vahşi sömürünün yaşandığı Afrika’nın tüketilişi üzerinden de çok acılı gelişmeler gündemdeydi? Doğrusu en ezilmiş, en aşağıda çaresizliğe sürüklenmişler boyutunda en vahşi toplu katliamlar da ağırlıklı Müslümanlığı seçmişler, kimi kavimler hedef seçilmiş olarak, Afika’da yaşandı. Çok uzun yıllar aralıklı olmadan en vahşi katliamlarda bir gecede binler değil on binlerce kadın, çocuk içinde cinayetler, insanlık tarihinin en yüz karası vicdansız, orantısız, vahşet uygulamaları eylemleri olarak yazılsalar da, sınırlı insan hakları örgütlülükleri, savunuculuğu dışında çok fazla tepkiyi, ilgiyi bile çekmediler. Afrika’nın dünya emperyal çıkarlar düzeni işleyişinde çok da fazla caydırıcılığı, etkisi olamadığı algısı belirleyiciydi.
Amerika’nın kendi kurdurduğu terör örgütlerinin ters tepen silahı ile, kendi 11 Eylül terör travması sonrası, Irak, Afganistan işgalleri ile gelişen süreç, hem Türkiye’ye yansımaları, hem de Ortadoğu ağırlıklı enerji odaklı savaşları hortlatması boyutlarıyla, aynı zamanda din ve mezhep savaşlarının ateşleyicileri olarak çok ürkütücüydüler. Bölge, ülkeler halklarına kan, can kayıplarından da daha vahşi boyutlarda yoksullaşma, yoksunlaşma, iç savaşlar bataklıklarına çekilme boyutlarıyla emperyal güç odaklarını çok fazla sarsmayacaklardı.
Yine de Irak, Afganistan işgalleri sonuçları, Pakistan’ın savaşsız gibi içten paramparça oluşu, Kuzey Kore krizi gelişmeleri soluk keserken, petrolsuz Suriye krizi kördüğümünde, dünyadaki dengeler, savaşlarda ateşin alevlerinin harlanmasını, Türkiye’ye patlayan sonuçlarını çok ama çok akılcı sorgulamak yaşamsal önemde... Hele de bizim odak olduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının, kazanımlarının hedef alındığı boyutlarıyla...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'