Saray siyasetinde baskın seçim tuzakları..

22 Mayıs 2020 Cuma

Nasrettin Hoca göle maya çalmaktan vazgeçmemiş, “Ya tutarsa!” demiş.. Ülkesini seven her yaştan bireyin, çıkacak, bayrağını, kendisini gösterecek bir balkonu varsa; İstiklal Marşı, Dağ Başı ile kendisini göstermek, başkaları ile paylaşmak için çırpındığı 19.19 buluşması çağrısı da Saray’a ait değil miydi?

Oysa daha çok, muhalefet partileri liderleri, kadroları, belediyeler yönetimleri, kendi siyasal tonlarına uygun dozlarda 19 Mayıs ile Kadir gecesi buluşmasının, çifte kutlamanın altını çizmeye özen göstermişlerdi.. Pandemiyle henüz çıplak boyutları ile algılanamayan, ülkemizin, halkımızın içinde bulunduğu travmatik ekonomik krizin acıları ile yüz yüze kalınmadan, ülkemizin, çocuklarımızın geleceği adına güçlerin birleştirilmesi gerçeğinin Saray yönetimince de kavranması zorunluluğunun altının çizilmesi çabası içinde, yine siyasal çizgilerinin ton farkları içinde çağrılar yapıyorlardı..

Pandemiyle henüz sonuçlarının algılanması bilinçlere kazınamayan ekonomik krize ilişkin çöküşün birinci elden, gerçek sorumlu odağı 2002’den günümüze Cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu iktidarı AK Parti, lideri Erdoğan, son haliyle Tekadam rejimi olduğuna göre ne menem bir çelişkidir bu?

19 Mayıs gününe ilişkin, bilinçlere kazılı kalacak fotoğraf karesinde AK Parti kimliğini, siyasal öncelikleriyle öne çıkarmada her zaman özenli Erdoğan’ın, pandemi koşullarına uygun çekimin düzenlenmesinde, Diyanet İşleri Başkanı, Kadir gecesi duaları eşliğindeki yayından en çarpıcı enstantane var..

Siz siz olun TRT yayınında kasıtsız, 19 Mayıs ile Cumhuriyet Bayramı yazısının görüntüsünün bir cehalet, yanlışlık ürünü olduğuna inanmayın. Görevlerinde var oluşlarını en yüksekten maddi manevi ödüllendirmelerini borçlu oldukları Tekadam rejiminin ayakta kalmasına bağlamış yandaşlıklar öylesine sınır tanımaz militanlıkları, yağdanlığı da gerektirir ki.. Gidenlerin yerine, umutlu nemalandırmalar adına işgüzarlıklarda sınır yoktur..

***

Yine siz siz olun yargıda yeni göreve alınacakların kura çekimindeki görüntülerde, yargı görevlilerinin bağımsız karar verirlerken, vicdanlarına, Allah korkusuna öncelik verme sorumluluklarının altının çizilmesinin büyülü gerçekçiliğine kapılıp geleceğe dönük çok fazla umutlanmayın.. Hak, hukuk, adalet, guguk olarak algılanmasa, en çıplak yakın tarih yaşanmışlıklarıyla, yargısız infazın, düşünce suçlarının en kabarık dosyalarının gerçekleriyle yüzleşilmiş ülkemizde, en çıplak hukuksal gerçeklerle yüzleşilmiş sayısız yargılamada, en azından söz konusu kanıtlarla bağlantılı verilmiş tahliye kararlarının altında imzası olanlar görevlerinden alınmış olarak, başka kişiler eliyle sil baştan yeni davalar, tutuklamalar gündeme gelebiliyor olabilir miydi?

Sözün bittiği yerde olduğumuz son günlerin birkaç uygulamasını bile bu köşeye sığdırmanın olanağı olamayacağına göre, en son en çarpıcı verileriyle birkaçıyla yetinmek zorunluluk. Meslek örgütü olarak uzmanlık alanı çalışması olarak makine mühendislerinin son raporundan pademiyle 16 milyoncuk yeni işsizle yüz yüze kaldığımızı öğreniyoruz. İstanbul’un çıplak verileriyle birçok işsizin olduğu kalabalık ailelerde, en düşük gelirden bir çalışan gerçeğini, oruçlu günlerin sevabına, insanlık adına silinen bakkal defteri borçlarında yıllık tutarların on binleri bulduğunu, iftarlık yemek paketlerinin dudak uçuklatan rakamlarla sürdürüldüğünü biliyoruz..

Bizim ödediğimiz, ödeyemeyenler için borç olarak ertelenmiş faturalardaki vergilerin payları dudak uçuklatıcı oranlarda olsa da algılamaktan hâlâ çok uzaktayız.. Umutlar yine Kaf Dağı’nın arkasından geliveriyor.. Dün parlak törenle açılan son, en yüksek oranlarla yeni vergilerimize bağlanmış, kaç kuşak gelecek bilinmez gelecek kuşaklarımızın da borçlanmaları anlamına da gelen dünya ölçeğinde en en zenginlerinin gelip tedavi olmaları umuduna bağlanmış pompalanmış umutlarla düş görmemize ne demeli?

On yıl önceki tünel açılışını da anımsatarak yatırımları, ileri teknolojileri ile övünen Japon Başbakanı elbette haklı.. Artık çok pahalı olduğu için çok az en zenginlerin geçebildiğinin, verdiğimiz garantili gelir farkının borcu bizim sırtımızda..

İnsanlar boşu boşuna baskın seçim düşlerinden kimlerin sorumlu olduğunu sorgulamıyorlar mı? Tartışmalarda en en yandaş taraftarların ne zaman, nerelerde yaşanan öfke patlamalarına bir baksanız ya? Anketlerde, hele bir pandeminin örtüsü altında saklı kalmasına dayalı çıplak gerçeklerle yüzleşmeden baskın seçim şansı görülse.. Ama nerde? Göl maya tutmaz ki..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları