Ülkü Tamer

Güle Güle Dodo

21 Temmuz 2012 Cumartesi
\n

\n

Anılı da yitirdik. Anıl Meriçelliyi. Yitirdik değil, yitirmişiz demem daha doğru belki; çünkü ölümünden dört gün sonra Nurullah Candan öğrendim bunu.

\n

Anıl, asıl adıyla Anıl Boduroğlu, Robert Kolejde okuduğumuz sıralarda en iyi arkadaşım oldu.

\n

Yalnızlık Mevsim Olur kitabında yazdığı gibi, aynı sınıfı, aynı odayı, aynı gökyüzünü paylaştık”.

\n

Ayrılmaz ikiliydik. Dodo derdik kendisine. Mezun olduktan sonra baba işini sürdürmek için dericilik eğitimi almak üzere Londraya gitti. Döndü, zamanla bu işin duayeni oldu.

\n

***

\n

Ama asıl işi şiirdi Dodonun. Şiirle yatar, şiirle kalkardı. Bir dergide güzel bir şiir mi gördü, onlarca kere okurdu bize. Kendisi bir şiir mi yazdı, odanın ışıklarını karartır, bir abajurun loş ışığında, sesi titreyerek okurdu bize.

\n

Genco Erkal, Spiro Kostof, Günel Orgun da okul sıralarında o günleri birlikte yaşadığımız arkadaşlardı.

\n

Okul bahçesinin arkasındaki keşhaneye gider, sigaralarımızı, Marmara şaraplarımızı içerek sürekli sanat konuşurduk.

\n

Okul bitti, herkes bir yerlere savruldu. Genco tiyatroyu seçti, unutulmaz oyunlar sergiledi; Spiro ABDnin önemli üniversitelerinden birinde Sanat Tarihi Kürsüsü Başkanı oldu, ses getiren, övgüler alan önemli kitaplar yazdı: Günel ise Polonezköye vurdu kendini, yazmayı bıraktı (adım gibi biliyorum, sürdürseydi edebiyatımız ölümsüz bir öykücü kazanacaktı).

\n

***

\n

Anıl edebiyatı neredeyse yaşamının nedeni yaptı. Şiirler yazdı, şiirler çevirdi, denemeler, incelemeler, eleştiriler kaleme aldı. Beş şiir, iki deneme kitabı yayımladı, Hemingwayin Irmağın Ötesi romanını dilimize aktardı, antolojiler hazırladı.

\n

Londra dönüşü, benim çeviri şiirlerden oluşan Alacakaranlığın Sesleri kitabımı bile yayımladı.

\n

Yazdığı şiirlerde hep aşk egemendi. Bu alanda başarılı örnekler verdi.

\n

Ne diyor Sennur Sezer: Aşkın eskimezliğine inanıyorsanız, bu şiirleri kaçırmayın.

\n

Talat Sait Halmanın yargısı: Güçlü, dokunaklı, coşkulu, hüzünlü, yüceltici, aşkın kendisi gibi.

\n

***

\n

Evet, Dodo da gitmiş sonunda. Yanında olmayı, gitmiş değil, gitti demeyi nasıl isterdimİçimdeki sevgisi hiç azalmamış kadim bir dostumdu.

\n

Ortaklaşa anılarımız o kadar çok ki Birini anlatarak onu gülümsemeyle anayım.

\n

Okuldaki son yılımızda bir oyun hazırlamıştık. Ugo Bettinin Tatiller Ülkesini. Günel çevirmişti. Başrolleri Çiğdemle (Talu) ben paylaşıyorduk. Oyunu turneye çıkaralım dedik. Eskişehir, Adana, Gaziantepte sergilemek için yollara düştük. Anılın rolü yoktu; ama birlikte olmak için o da geldi bizimle.

\n

Eskişehirde temsil vereceğimiz gün Anıl bir gazete aldı. Falımı okuyayımdedi. Okudu: Bugün hiç ummadığınız bir şey olacak, kendinizi kalabalıkların önünde bulacaksınız.

\n

Anıla takıldık: Bari bu akşam seni de figüran olarak çıkaralım sahneye. Fal gerçekleşsin.

\n

Kaldığımız otele gittik. Çiğdem bizi bekliyor kapıda. Yıldız felaket hasta dedi. Yıldız Yenal. Oyunda halamı oynuyor. Odasına çıktık. Anneciğim, sen mi geldin diye sayıklıyor.

\n

Sahneye çıkması olanaksız. Uzun sözün kısası, Anılı attık sahneye. Ophelia Hala, Ophel Dayı oldu, fal da gerçekleşti.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları