Ülkü Tamer

Şiir Üstüne Dağınık Düşünceler

10 Eylül 2011 Cumartesi
\n

\n

\n

\n

Kimi okurlarımdan, çoğu şiirle, özellikle şiir yazmaya nasıl başladığımla ilgili sorular alıyorum. Geçen hafta katıldığım Ayvalık şiir şenliğinde de benzer sorular geldi. Onları harmanlayıp yanıtlamaya çalışayım.\n

\n

***\n

\n

Şiirle okul öncesi buluştum ben. Sanırım 5-6 yaşlarında. Annem tahsilli bir kadın değildi. Ama kitap okumayı severdi. Muazzez Tahsinden, Kerime Nadirden Cronine, Margaret Windsora, belki inanmayacaksınız, Anatole Francea uzanan bir yelpaze içinde, okurdu. Bana okuduğu ilk kitap, Grimm Kardeşlerin Gençlik Hikâyeleriydi. Ama sık sık okuduğu başka bir şey vardı: Şiir. Çocuk şiirleri. Ezbere okurdu. Belki benim için ezberlemişti. Çünkü ezbere okuduğu o çocuk şiirleri dışında, başka bir şiir okuduğunu hiç görmedim. O dinlediklerime özenip, ilkokulda ben de başladım şiir yazmaya. Mevsimler üstüne, 23 Nisan üstüne, kardanadam üstüne... Antep savunmasının ünlü Şehit Şahini üstüne... Babam da ilgimi o yaşlarda hep destekledi. Sonraları mühendis olmayıp da kendimi edebiyata verince hayal kırıklığına uğradı elbet, ama o yaşlarda hep destekledi. Kitap değil, dergi okurdu babam. Ayda Bir, Realite... Bana da hiç aksatmadan Binbir Roman, Çocuk Haftası alırdı... Benimle kardeşlerim için koca bir kitaplık kurmuştu. Sabahattin Aliden OHenryye, Gorkiye kadar birçok yazarı o kitaplıkta keşfettim. 1940ların Antepinde.\n

\n

***\n

\n

Robert Kolej 1950lerde, inanılmaz bir okuldu. Şimdiki Boğaziçi Üniversitesinin bulunduğu yerdeydi. Okulda kim neyle ilgileniyorsa, o ilgisini geliştirme olanağını buluyordu. Ders dışı etkinliklerin kimyadan resim sanatına kadar uzanan yelpazesi çok genişti.\n

\n

Edebiyata ilgim Kolejde gelişti. Karı-koca MacNealler gibi iki öğretmenim oldu. Orta 3te Odisseia İngilizce tam metin okuyorduk. Lisede Shakespeare, Modern Roman gibi dersleri seçebiliyorduk. Gidein Kalpazanlarını inceliyorduk. Konuşma derslerinde Chaucer ezberliyorduk. Necatigilleri, Cumalıları, Dağlarcaları, Orhan Kemalleri okuyor, aramızda tartışıyorduk. Okulda edebiyat matineleri, sohbetler düzenliyor, Sait Faikle, Oktay Akballa, Haldun Tanerle yüz yüze konuşabiliyorduk.\n

\n

***\n

\n

Şiir yazarken, o şiiri yazmaktan başka bir şey düşünmedim hiç. Ne kuramlar, ne birtakım endişeler, ne başka bir şey... Beni hiç ilgilendirmedi. Şiirimin geldiği yolu da, gitmesi gereken yolu da düşünmedim. Sadece yazdım. Ben değişirken şiirim de değişti. Doğru, şiirimde imge ağırlıkta. Sanırım biraz da sinema tutkumdan geliyor bu. Belki başkaları için hiçbir anlam taşımayacak imgeler de var şiirimde. Çok özel, çok kişisel imgeler. Elden ne gelir... Onlar da öyle belirdi işte.\n

\n

***\n

\n

Beni besleyen, yaşamımdı. O yaşamıma egemen olan kaynaklar. Sinema, edebiyat, resim. Elbette insanlar. Tanıdıklarım. Gördüklerim. Yolculuklarım.\n

\n

Ama başlangıçta edebiyat besledi beni. Okuduğum Türk şairlere, sonra okulda İngiliz-Amerikan şairlere özendim, sevdiklerimin sesleri yansıdı yazdıklarıma. Kaçınılmaz bir şey bu. Yeni yeni yazmaya başlayan bir insanın, kendisini etkileyen sanatçılara öykünmesi çok doğal. Önemli olan, o öykünmenin yerini özgünlüğe bırakması. \n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Notlar... 5 Ocak 2013
Yoksul Köylü 29 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları