Utanmak

17 Mayıs 2012 Perşembe
\n

\n

İki hafta kadar önce Silivri Kampusuna(!) gitmiştik biliyorsunuz... Ardından Can Ataklı Vatandaki köşesinde Cehennemde 10 Saatbaşlığıyla üç günlük bir dizi hazırladı. Ben de kendi köşemde gördüklerimi, yaşadıklarımı ve hissettiklerimi, yerim sınırlı olduğu için iyice özetleyerek anlatmaya çalıştım. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel de CNN Türkte 5N1K programında izlenimlerini anlattı.. Şimdi ben bu girişi niye yaptım peki? Çünkü bizler yazıp konuştuktan yalnızca iki gün sonra Adalet Bakanı, acil davet ettiği çoğu yandaş 12 köşe yazarını, turist taşımakla görevliJollytourotobüsüne doldurup Silivriye götürdü de ondan!.. Ben Milliyetten Aslı Aydıntaşbaşın yalancısıyım; yazısında, bakandansürpriz davetaldığını söylüyordu. Vatan gazetesinden Ruşen Çakıra davet Bosnada ulaşmış, apar topar dönmüştü. İyi de oldu vallahi, en azından Silivriyi gördü arkadaşlar!..\n

\n

***\n

\n

Gittiler, gördüler, yazdılar... Yandaş takımının yazdıklarını okuyunca, deyim yerindeyse en hafif tabiriyle şok geçirdim!.. Yoksa bir hafta önce ben Silivri diye başka bir yere mi gitmiştim?.. Öyle anlatmışlardı ki, insanın gidip kalası geliyordu, artık 3 sene mi desem, 5 sene mi?!. Örneğin Sabahın kahverengi dilli tosununa göre, yemekler nasıl da lezzetliymiş, hele mercimek çorbası ne biçim şahaneymiş... Kampusun içinde modern mi modern bir hastane varmış, içinde de bir değil, tam iki tane kalp uzmanı varmış, yaaa!.. Sonracığıma, çarşafların, yastık kılıflarının sakız gibitemizlenip, jilet gibiütülendiği çamaşırhanesi bile bulunuyormuş iyi mi?!. Pişirilen ekmeklerin mahalle bakkalında, kurabiyelerin köşe başındaki pastanede rahatlıkla satılabileceği modern fırını da eksik değilmiş tabii ki... Üstelik artık o eski tip hangara benzer koğuş sisteminden yaşam ünitelerinegeçilmiş, artık bir odada en fazla 3 kişi yatıyormuş. Tabii isnat edilen suça göre başka tip üniteler de olabilirmiş... Her ünitede (hücre diyecek, diyemiyor!) evlerdeki salonu andıran TV seyredilen, çay kahve pişirilen gündelik faaliyet alanları varmış, bu alanı kullanmak 24 saat serbestmiş. Ayrıca hemen öndeki avluya çıkmak, dolaşmak, güneş görmek de mümkünmüş... Zaten lokanta ve otel müşterilerine nasıl misafir deniliyorsa, kampus tarzı cezaevlerindeki mahpuslara da yargı misafiridiyenler çıkarsa şaşırmamalıymışız... Az daha yazının üstüne kusuyordum...\n

\n

***\n

\n

Birkaç kişi dışında diğerleri Silivriyi işte böyle anlattılar. Her şey mükemmeldi, her yer pırıl pırıldı. da ufak bir ayrıntı vardı; ortalıkta insan yoktu!!! Bu arkadaşlara her yeri, her şeyi göstermişler, bakan bazılarıyla masa tenisi bile oynamıştı ama ilaç niyetine bir tek tutukluyla bile mahkûmla görüşememişlerdi!.. Hele gazeteci tutuklulara yanaşamamışlardı bile!.. Aslı Aydıntaşbaş, insan yoktu diye yazdığı yazısında,Belki de iyi oldu. Onları görsek ne diyecektik, başımızı öne eğecektikdiyordu. Ergun Babahan, hani şu Fenerbehçe yenilince öfkeden deliye dönüp Kupa Amerikaya girsindiye twit yazan, bunun üzerine Todays Zaman gazetesindeki yazılarına son verilince Fethullah Gülene hitaben açık özür yazısı yazan onurlu köşe yazarı, “Görmediğimiz iyi oldu, rencide olacaklardıdiye yazdı, inanabiliyor musunuz?.. Okurken aklıma elleri sapsarı ve buz gibi soğuk Tuncay geldi. 21 kişilik koğuşta tek başına yatan, kantindeki bisküvi ve krakerleri devletin verdiği yemeğe tercih eden, 45 kiloya düşmüş Müyesser geldi. Barış Pehlivanın Mustafa Abinin hücresini görünce gözlerime inanamadım. Sen bir yılı aşkın süredir tek başına burada mı kalıyorsun, diye sormaya bile utandımdeyişi geldi... Akciğerinde 3 litre su toplandığı halde üniversite hastanesine gönderilmeyen Ergin Saygun geldi... Acı acı gülümsedim... Onların, o gazetecilerinnamına çok utandım... Ama onların haberi bile olmadı!..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkemizi Geri Almak 3 Ekim 2013
Ülkemizi Geri Almak 11 Temmuz 2013
İhanet!.. 4 Temmuz 2013

Günün Köşe Yazıları